Ümit KOZAN-Birkan YILDIZ / ANKARA, () - BAŞBAKAN Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmada; " Bu ülkenin Başbakanı olarak açıkca ifade ediyorum ki, Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır. Bu ülkenin bakanları, milletvekilleri olarak aynı mesuliyet sizlerin de üzerindedir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan, konuşmasına başlamadan önce, grup toplantısına katılanlarla birlikte Soma'da hayatını kaybeden işçiler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunmaya ve birer Fatiha okumaya davet etti. Saygı duruşunun ardından konuşmasına başlayan Başbakan Erdoğan, Soma İlçesi Eynez mevkiinde meydana gelen kazayla ilgili açıklamalarda bulundu. Kazanın saat 15:10'da meydana geldiğini kaydeden Erdoğan, haberin öğrenildiği sırada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile birlikte olduğunu ve kendisine hemen Soma'ya hareket etmesi talimatını verdiğini dile getirdi. Arama-kurtarma çalışmalarını Ankara'dan anbean takip ettiklerini dile getiren Erdoğan; "Bakan Taner Yıldız beye, ilk andan itibaren oradaki bütün bu ekiplere koordine etmesi ve orada yatıp orada kalkması ve 301 kardeşimizi maden ocağından çıkarma işlemini bitirdiği ana kadar orada kalmak suretiyle ortaya koyduğu bu gayreti sebebiyle öncelikle kendisine çok çok teşekkür ediyorum. Allah kendisinden razı olsun diyorum" dedi.

Başbakan Erdoğan, kazaya ilişkin bilgiler vererek şunları kaydetti; "Kazanın ilk saatlerinde firmadan alınan bilgiler doğrultusunda 787 kişinin olduğu, bunlarında 363'ünün kurtatıldığı tespit edildi. AFAD, 156 personel ve 45 araçla, yine TSK'ya ayrıca teşekkür ediyorum. Onlarda gerek personel noktasında, 1 uçak ve 2 helikopterle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, 226 personelle çalışmalara katıldı. Sağlık Bakanlığımızın 405 personeli, 62 ambulans ve 6 hava aracı bölgede hizmet verdi. Toplamda 2 bin 743 personel, 258 kara aracı, 9 hava aracı Soma'da hizmet etti."

"486 İŞÇİMİZİ SAĞ OLARAK MADENDEN ÇIKARMIŞ OLDUK"

Arama-kurtarma çalışmalarının 4 gün sürdüğünü dile getiren Erdoğan; "486 işçimizi sağ olarak madenden çıkarmış olduk. Ne yazık ki 301 işçimizde bu elim kazada hayatını kaybetti. Şehitlerimizin de tamamının naaşı çıkarıldı ve ailelerine teslim edildi. Ailelere manevi desteğin yanında, maddi destekte sağlamaya başladık. Madende hayatını kaybeden işçilerimizin yasal olarak şehit sayılması için çalışmaların yapılması talimatını verdim. Bakanlar Kurulu'muzda bu konuyu yarın değerlendirmek suretiyle alt yapısını hazırlayarak adımları atacağız. Anne babaların, kardeşlerin, çocukların, şehit yakınlarımızın yararlandığı imkanlardan yararlanması için ne gerekirse bunu yapıyoruz, yapacağız. Ayrıca Başbakanlıkca, Soma için bazı suistimallerin önünü kesmek için AFAD'ın açmış olduğu bir yardım kampanyasını başlattık. Zira birçok dernekler bu arada devreye girdiler. Biz bu işi, dernekler, belediyeler olmasın istiyoruz. Hepsi AFAD, ki bu iş için kurulmuş bir kuruluşumuzdur, ve sadece AFAD Soma'ya ait olmak üzere bu işi yürütecektir" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Soma'da yaşanan facia sonrası milletin birbirine kenetlendiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü; "Bazı çok istisnai hadiseler dışında 77 milyon bir olduğunu, beraber olduğunu bu acı olayda tekrar tüm dünyaya gösterdi. Soma'da kardeşlerimizin yanında olan aziz milletime teşekkür ediyorum. Soma'nın acısını paylaşan tüm devlet erkanına teşekkür ediyorum. Bu elim faciaya bir siyasi istismar vasıtası olarak bakmayıp, sağduyulu, sorumlu şekilde milletin acısını paylaşan siyasi partilerimize teşekkür ederim. Aynı şekilde sorumlu habercilik yapan, Soma'daki acıyı bir haber nesnesinden çok milletin ortak acısı olarak gören ve bu hissiyatla yansıtan, medya mensuplarına, gazeteci arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum."

"NORVEÇ VE İSRAİL'E TEŞEKKÜR EDİYORUM"

Başbakan Erdoğan, kendisine ve Cumhurbaşkanına çok sayıda devletten başsağlığı mesajı geldiğini belirterek, teşekkür etti. Norveç ve İsrail'e teşekkür eden Erdoğan; "Pakistan'da bir gün milli yas ilan edildi, bayraklar yarıya indirildi. Bir şeyi vurgulamak istiyorum, benim telefonla arayarak taziyelerini ileten dost ve kardeş ülkelere teşekkür ediyorum. Katar emiri bizzat kendisi aradılar. Bu arada Rusya Federasyonu Başkanı Putin aradılar, teknoloji noktasında müşterek olarka neler yapılabilir, Enerji Bakanı'na talimat verdim. Bu arada Ankara'daki milli gün resepsiyonlarını iptal eden Norveç ve İsrail'e teşekkür ediyorum. Türkiye'nin acısını yürekten paylaşan, yavru vatan KKTC'de bayraklar yarıya indirildi, KKTC Cumhurbaşkanına, Başbakanına teşekkür ediyorum" diye konuştu.

"BUNUN HESABINI SORACAĞIZ"

Başbakan Erdoğan, tarifi mümkün olmayan bir acı yaşandığını söyleyerek; "Madendeki kaza duyulduğu andan itibaren bütün gayretimizi madendeki kardeşlerimizin sağ olarak çıkarılmasına sarf ettik. Umutlar tükendikten sonra da kardeşlerimizin oradaki cenazelerini çıkarmanın mücadelesi içinde olduk. Bütün bu süreçte, biz de ve sağ olsun bazı siyasetçiler de acılar daha çok tazeyken hep birlikte suçlu aramak yerine bütünüyle şehit ve yaralı kardeşlerimize yoğunlaştık. Şu anda madende hiç işçimiz kalmadı. Bütün şehitlerimizi ailelerine teslim ettik, definleri yapıldı. Şimdi artık bazı şeyleri konuşmanın başladık. Bunları en ince ayrıntılarına kadar konuşacağız. Soma'ya yaptığımız ziyarette de, bu acı hadisenin üzerini hiç kimse örtemez. Bu acı hadisede sorumluluğu olan hiç kimse saklanamaz, gizlenemez dedik. Bu kazanın, facianın takipçisi olacağız dedik. Bunun hesabını soracağız dedik. Biz denetimleri sıklaştırmak, yasalarda, mevzuatlarda eksikleri tamamlamak, gereken adımları atmak konusunda çok daha kararlı olacağız. Özel sektörün ve sendikaların da bu konuda hassasiyetlerini artıracaklarına, bu acı tabloların tekrar yaşanmasının önüne geçeceklerine gönülden inanıyorum" diye kaydetti.

"DİCLE'NİN KENARINDA KURDUN KAPTIĞI BİR KOYUN BİLE BENİM MESULİYETİM ALTINDADIR"

Giden 301 canın geri gelmeyeceğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti; "Hiçbir söz, hiçbir temenni o kanayan yüreklere su serpemeyecek. Ateş tabii ki en başta düştüğü yeri yakar. Ama milletimizin kahir ekseriyeti, bak tamamı demiyorum, bu ateşi yüreğinde hissetti. Yaşamadan, tecrübe etmeden hiç kimse o sofralarda, evlerde, yüreklerde oluşan boşluğu anlayamaz. Rab'bime sonsuz kere hamdolsun ki biz bu topraklarda yaşıyoruz. Bin yıllardan süzülüp gelen bir metanet duygusunu, bir Müslüman olarak yaşıyoruz. Büyük acılar, facialar yaşamış bir millet olarak, belki de yeryüzündeki her milletten çok dayanışmayı, paylaşmayı, acıları ortaklaştırmayı biliyor, bunu yaşıyor ve yaşatıyoruz. İşte bizi millet yapan da budur. Acıları ortak olanlar milletir, aynı anda yas tutabilenler millettir. İşte biz bin yıllardır aynı sevinçleri paylaşabildiğimiz, aynı acılarla ortak yas tutabildiğimiz için milletiz. Bu ülkenin Başbakanı olarak açıkca ifade ediyorum ki, Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır. Bu ülkenin bakanları, milletvekilleri olarak aynı mesuliyet sizlerin de üzerindedir. İnsan bazen gözyaşlarını içine akıtır, insan bazen yutkunur, kendisini sıkar, içine atar. Genç yaşta ahirete intikal eden her şehit için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Sel baskınlarında, soflarına çamur dolanlar için, yavrularını edebiyata uğurlayan anneleri, babaları gördüğümüzde, Bingöl'de, Kütahya'da, Van'da çatıları üzerlerine düşen o masum insanlar gözlerimizin önüne geldikçe gözyaşlarımızı içimize akıttık. Biz, yaşatmanın mücadelesini verenlerden olduk. Bu ülkede en ucuz şey can iken, canları muhafaza etmenin mücadelesi içinde olduk. Faili meçhulleri durdurup, canları yaşatmanın mücadelesini verdik. 30 yıldır canımızdan can koparan, gencecik fidanlarımızı aramızdan söküp alan teröre karşı canımızı ortaya koyduk, çözüm dedik, barış dedik, kardeşlik dedik. Sadece yaşatma mücadelesi vermedik, 77 milyonun her bir ferdi iyi yaşasın, güzel yaşasın, mutlu olsun diye 12 yıl boyunca gece gündüz çalıştık. Her afetten, faciadan dersler çıkardık, ibret aldık. Yenileri yaşanmasın diye bir anne, bir baba hassasiyetiyle yolumuza devam ettik. Soma'da o kömür madeninde emeğiyle çalışan, alınteri dökerek kazançların en helali peşinde koşan, maalesef yaşanan kazayla hayatlarını yitiren her bir şehit, benim özbeöz kardeşimdir. Biz aynı davaların neferleriyiz. Biz onların kömür karalarını onurumuz bildiğimiz için birbirimize kardeş olduk. Bize nasıl makarnacı, göbeğini kaşıyan adam dedilerse, onlara da ne yazık ki aynısını söylediler. Biz aynı damarın, aynı mahsuz anne babaların evlatlarıyız."

"BİZ ONLARI ŞEHİT MERTEBESİNE YAKIŞTIRDIK"

Soma'da hayatını kaybeden işçilerin anne babalarına seslenen Başbakan Erdoğan şunları söyledi; "Siz evlatlarınızı yitirdiniz, biliniz ki biz de bizlerde evlatlarımızı yitirdik. Canlarımızdan canlarımızı yitirdik. Sizin nasıl yüreğiniz yandıysa bizim de aynı derecede yandı, yanıyor. Bu acıyı birlikte yaşayacağız, bu yası birlikte tutacağız. Bu ateş belki sönmeyecek ama sıkıntıları çözmek için yapılabilecek ne varsa bunu birlikte yapacağız. Hakk'a kavuşan o yavruları geri getiremesekte sizin yürek yaranızı sarmak için birlik olacak, her an yanınızda olacağız. Biz onları şehit mertebesine yakıştırdık."

"İNSANIM DİYEN BÖYLE BİR İSTİSMARIN, SİNSİLİĞİN İÇİNE GİRMEZ"

Başbakan Erdoğan, özellikle sosyal medyada yer alan bazı iddiaları gündeme getirenlere tepki göstererek şunları kaydetti; "Başkasının, milletinden bir ferdin, bir kardeşinin ölümünü sincice pusuda beklemek, herhalde esfel-i safilin, yani aşağıların en aşağı bir mertebe olsa gerek. Ne acıdır ki biz bu süreçte bunu da yaşadık, yaşıyoruz. Daha cenazelerimizi toprağa veremeden, sinsice pusuda bekleyenler, esfel-i safilin olanlar, pusularından çıktılar ve kendilerine yakışanı yapmaya başladılar. Millet birbirine kenetlenmişken, millet ortak bir acıyı sessizce yaşamaya çalışırken, daha ilk andan itibaren birileri çıkıp kin kusmaya başladı. Anadolu'da, Trakya'da bir elem karşısında benim aziz milletim susar. Dişini sıkar, kinini, öfkesini bir kenara bırakır. Biz Soma'da tahammül edilemez acısını bastıramayıp feryat edenlerin hissiyatını da çok iyi anlarız, anlıyoruz. Ancak Soma'lı olmayan, hayatında kömür görmemiş, hayatında madencinin kömür karası elini tutmamış o sinsilerin, o pusudakilerin fırsatçılığını hiçbir zaman anlamadık, anlamayacağız. İlla o acıyı hissetmeye gerek yok, insanım diyen böyle bir istismarın, sinsiliğin içine girmez. Daha ilk andan itibaren özellikle sosyal medyada akla hayale gelmeyecek yalanlar yayılmaya başladı. Patlamanın sebebi şuymuş, şirketin ortağı buymuş, içeride 15 yaşında çocuk çalıştırılmış. 120 Suriyeli işçi öldü, üzerlerine beton döküldü diye konuşanlar bile çıktı. Sizin vicdanınıza beton dökülmüş. Bu kadar ucuzluk olur mu? Neyin peşindesiniz, neyin fırsatçılığı içindesiniz? 301 şehitimiz var, biz onları içeriden çıkarmaya çalışırken, bunlar çıkıyor buradan siyasi, ideolojik rant devşirmenin gayreti içine giriyor. Her türlü yalan, iftira, alçakça, haince, insafsızca davranış var. Madenin sahibi AK Partiliymiş. Benim bir yakınımmış. AK Partili olduğu için biz o madeni ona vermişiz. O malum medya kuruluşları, siyasetçiler 301 şehit üzerinden fırsat devşirmek için avuçlarını ovuşturuyorlar. Gezi olaylarında bir kaç ölüm olsa güzel olur diyenler vardı ya, madenden daha fazla şehidin çıkması için ahlaksızca temenni de bulundular. Soma'nın yerini haritada gösteremezler. Bunlar o madencileri, ailelerini değil evlerine, kapılarına, semtlerine bile yaklaştırmazlar. O acılı annelerin acısını ayaklar altına alarak en sefil şekilde, tam bir yağmacı anlayışlar çirkin manzaralar resmediyorlar."

Medyaya yönelik eleştiriler yönelten Erdoğan sözlerine şöyle devam etti; "Çıkmış bir insan müsveddesi Soma'daki madencilerin bizim Manisa'da mitingimizde baretleriyle oraya katılışlarını gerekçe göstererek diyor ki 'Bunlar buna müstehaktır' diyor. Neymiş, sadece zeybek oynarken kendisi diz çökermiş. Şimdi ben diyorum ki, önce sen patronunun önünde diz çöktüğünü söyle, paranın önünde diz çöktüğünü söyle, şöhretin, seviyesizliğin, basitliğin önünde nasıl diz çöktüğünü söyle. Sadece zeybek oynarken diz çökermiş. Evet, sürüngen sürüngendir, ayağa kalkamaz ki diz çökebilsin. Bir başkası çıkmış, diyor ki 'Ne şehit ne gazi, bunlar Niyazi.' Bu da bu kadar alçak. Bir başka edepsiz, ahlaksız çıkmış, bunun bir musibet olduğunu, o madencilerin ve milletin bunu hakkettğini söyleyecek kadar şerefini, haysiyetini, insanlığını ayaklar altına alıyor. Niye? Çünkü Pensilvanya'daki örgüt liderini bir elebaşı değil, haşa bir Mehdi, Mesih gibi görüyor. Ocaklarına ateş düşsün dedi ya, zavallı. Küçük beyinli, liderinin o bedduasının tuttuğunu, o bedduanın da gidip Soma'daki o masum, mazlum madencileri bulduğuna inanıyor. Yazıklar olsun. Bırakın bu milleti, toprakları. Bir başkası uluslararası bir televizyonun Türkiye'deki bir muhabiri gidiyor, 2 tane figüran buluyor, madenci yakınıymış gibi onlara rol yaptırıyor. Bir başkan zavallı 'AK Parti'ye oy verenler evlat acısı yaşasın' diye tweet atıyor."

"BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE BUNA NEBBAŞLIK DENİR"

77 milyonun bu acıyı paylaşacağını dile getiren Erdoğan; "Biz bu fırsatçılığa pabuç bırakmayız, bu ahlaksızlığa eyvallah demeyiz. Bizim kültürümüzde buna nebbaşlık denir. Bu kirli ellerin şehitlerimizin aziz hatıralarına dokunmasına izin vermeyiz. Biz milletçe yasımızı tutacağız. Şehitlerimiz üzerinden rant devşirmek için değil, yaraları sarmak için uğraşacağız. Sokaklardaki o çirkin manzara bilin ki Türkiye manzarası değildir. Milletin hissiyatı hiç değildir. Benim aziz milletim acısını polisle çatışarak, molotof atarak göstermez. Bu aziz millet acısını vakarla, sabırla gösterir. Türkiye bu acyı aşacak, yaraları saracak. Biz büyük bir devlet, milletiz. "

() (ÜK/BY) (FOTOĞRAFLI)