PROAKTİF İŞBİRLİĞİ
İçişleri Bakanı Muammer Güler, Polis Akademisi Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) tarafından Antalya'nın turizm merkezi Belek'te düzenlenen 5'inci Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu açılış oturumunda konuştu.
Bakan Güler, günümüz dünyasında güvenliği tehdit eden risklerle başa çıkmanın proaktif uluslararası işbirliğiyle mümkün olabileceğini söyledi. Bununla birlikte küresel ve bölgesel ölçekteki gelişmeleri 21'inci yüzyıl jeopolitiği noktasından değerlendirmenin de son derece önemli olduğunu vurgulayan Bakan Güler, “Stratejik güvenlik kısaca, risk eksenli düşünme ve güvenlik sorununa farklı açılardan bakabilme yaklaşımı olarak ifade edilebilir. Yani olaylara güvenlik perspektifinden bakmayı gerektirir" diye konuştu.
HEDEF, KALICI ÇÖZÜM
Bakan Güler, stratejik güvenlik noktasında çözüm sürecinin uzun bir geçmişi olan terör sorununun kalıcı şekilde sonlandırılmasını amaçladığını belirterek, şöyle konuştu:
“Terör sorunu olan her ülke bu sorunun sosyal, ekonomik, siyasal ve psikolojik boyutlarını dikkate alarak politika ve stratejiler geliştirmektedir. Diğer bir ifadeyle her soruna uygulanabilen tek bir model yoktur. Hükümet olarak yürüttüğümüz çözüm süreci de Türkiye'nin kendi realiteleri üzerine inşa edilmiş bir süreçtir. Bu bizim başka ülkelerin deneyimlerinden yararlanmayacağız anlamına da gelmez."
Bakan Güler, çözüm sürecinin başarısının bölgede Türkiye'nin etkinliğini artıracağı gibi, bölgeye de barış ve istikrar kazandıracağın kaydetti.
SURİYE KRİZİ VE TÜRKİYE
Küreselleşme dünyada karşılıklı bağımlılıkları artırırken yereldeki bir gelişmenin kendi sınırlarını aşarak başka ülkeleri etkiler hale geldiğini kaydeden İçişleri Bakanı Güler, “Tunus, Libya ve Mısır'daki gelişmelerden Suriye'de yaşanan krize, Afrika Boynuzu özelinde Somali'den 2014 sonrası Afganistan'ın geleceğine kadar pek çok kritik husus küresel güvenliğin ilgi alanları olarak kalmaya devam edecektir" dedi. Bu açıdan Suriye'deki gelişmelerin ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Bakan Güler, şunları söyledi:
“Suriye'deki çatışmalar 3 yılını tamamlamak üzere. Suriye krizi, bugün gelinen noktada, hem bölgesel hem de uluslararası dinamikler açısından etki alanını genişletmeye devam etmektedir. Her geçen gün sayıları artan Suriyeli sığınmacılar ve Suriye'deki radikal grupların nitelik değiştirmesi gibi pek çok konu bölgesel dinamiklerle doğrudan ilgili. Suriye krizinin başından itibaren dünya kamuoyunu uyardığımız bir hususu da özellikle belirtmek isterim. Suriye'deki iç çatışma uzadıkça, bu ülke radikal gruplar ve terör örgütleri için çekim merkezi haline gelmiştir. Bazı Batılı ülkelerin 'Suriye'de Esad rejiminin yıkılması durumunda El-Kaide gibi yapılar güçlenir' şeklindeki yaklaşımları karşılık bulmamış, tam tersine çatışmanın uzaması radikal grupları güçlendirmiştir."
BM BAŞARISIZ OLDU
Türkiye olarak Avrupa ülkelerinden terörle mücadelede işbirliği taleplerine olumlu cevap verdiklerini kaydeden İçişleri Bakanı Muammer Güler, Türkiye'nin terörün her çeşidiyle mücadele ettiğini kaydetti. Bakan Güler, Suriye'deki çatışma ortamından kaçan Suriyelileri de kaderleriyle baş başa bırakmalarının mümkün olamayacağını aktardı. Bakan Güler, “Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kamuoyunun bu krizin çözümü noktasında başarısız olması maalesef sorunu daha da derinleştiren unsurlar arasında" diye konuştu.
'TERÖRÜN ANASI MADDİ YOKSULLUK, BABASI MANEVİ YOKSULLUK'
Sempozyumun açılış oturumunda Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Remzi Fındıklı ise değişen dünyada coğrafi sınırların önemini kaybettiğini belirterek, “Güvenlik uluslararası, evrensel nitelik kazanmıştır" dedi. Toplumların sosyo-ekonomik gelişmişliklerinin temelinde güven duygusunun yer aldığını, bu duygunun da varlığını toplumun ortak ahlaki normları ve geleneksel kültürleri içinde bulduğunu belirten Prof. Dr. Fındıklı, güven duygusunu artırıcı tedbirlerin alınmasında geleneksel kültürler ve modern kurumların birlikteliğinin önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Remzi Fındıklı, bugün ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin temel sorununun terör ve terörizm olduğunu belirterek bir sonuç olarak terörü ortaya çıkaran nedenleri “Terörün anası maddi yoksulluk, babası da manevi yoksulluktur" diyerek açıkladı.
'HER 95 KİŞİYE KAHVEHANE, HER 65 BİN KİŞİYE KÜTÜPHANE'
Terörle mücadelenin başarılı olabilmesinin yolunun kitaplar, eğitim ve iletişimin iyi kurulabilmesinden geçtiğini belirten Prof. Dr. Fındıklı, “İletişimin olmadığı yerde itişme ve çatışma vardır. Türkiye'de her 95 kişiye kahvehane, her 65 bin kişiye kütüphane düşmektedir. İşte terörle mücadelenin eğitim boyutunun ne kadar önemli olduğunu gösteren bir rakam" diye konuştu.
Terörle mücadelenin temel ilkesinin teröristi 'zararsız', terör örgütünü 'etkisiz' hale getirmek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Fındıklı, “Terörle mücadele teknik bir mücadele değildir. Beyin, bilgi, bilinç ve kültür mücadelesidir. Çok yönlü bir mücadeledir. Kişiyi terörist eylemden vazgeçiren polis korkusu ve ceza kanunlarının ağırlığı değil, adalete hesap verme, inanç, sorumluluk ve manevi değerlerin ağırlığıdır" dedi.
ANTALYA'DA TERÖR SUÇLARI AZALDI
Antalya Valisi Sebahattin Öztürk ise kentin terörle ilişkisinin düşük seviyede olduğunu belirterek, “Terörde yüzde 27 oranında bir düşüş şimdiden görünüyor. Örgütlü suçlularla mücadelede de sayı itibariyle yüzde 39 azalma var. Uyuşturucuyla nispi olarak ilişkili bir problemle karşıyayız" diye konuştu.
5'inci Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in de yer aldığı aile fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.