İKTİDAR GÜCÜNÜ MEDYA ÜZERİNDE DE SÜRDÜRDÜ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevkat Çetin, Bursa Milletvekili İsmet Ataman ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ile Balıkesir Belediye Başkanı İsmail Ok'u ziyaret etti, ardından da Balıkesir Belediyesi tarafından yeniden düzenlenen Milli Kuvvetler Caddesi'nin açılışını yapıp, halka seslendi. 30 Mart seçimlerinin Türkiye'nin geleceğini belirleyecek, yeniden bir siyasi şekillenmeye imkan ve fırsat tanıyan bir seçim sürecine girilecek olması nedeniyle önemli olduğunu vurgulayan Bahçeli, Ak Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yüklendi.
Başbakan Erdoğan’ın 59, 60 ve 61’inci hükümetlerde Türkiye’yi yönettiğine dikkati çeken Bahçeli, sözlerini söyledi:
"Recep Tayip Erdoğan, bu siyasi sonuçla TBMM'de yani yasamada etkin bir konuma gelmiş, oradan hükümet kurarak yürütmede etkin bir konuma gelmiş, arkasından yasama üzerinde bu kuvvetler ayrımındaki gücü yaygınlaştırmak için yargıyı kuşatmak, yargıyı siyasallaştırmak, yargıyı AKP'leştirmek için gayret göstermiş, 2010 yılı referandumuyla da bu imkana kavuşmuştur. Özellikle Hakim ve Savcılar Kurulu üzerinde etkisi olan Recep Tayip Erdoğan bir çok uygulamalarıyla Türk milletinin, yandaşları tarafından sevgisini, ama milletimizin büyüklüğünün de nefretini kazanmaya başlamıştır. Recep Tayyip Erdoğan bu iktidar gücünü medya ve basın üzerinde de sürdürmüştür. Medya ve basın demokratik toplumlarda dördüncü kuvvettir. Varolan medyayı baskı altına almış, kendisine yandaş yapmış, bazılarını da kendi yandaşlarına kurdurmuş, medyanın patronu olmuş, öte yandan da bazı medyaya da baskı yoluyla kendisine hizmet ettirecek bir kuvvete erişmeye çalışmıştır. Bunun en son örneği, herhangi bir açıklama, parti faaliyeti Recep Tayyip Erdoğan'ı incitmiş, kırmış, üzmüş veya eleştirmişse, yeni bir ifadeyle 'alo' demesi yeter olmuş, bunun karşılığında da 'emrin olur' denmiştir.”
“GÜÇ ÇILGINLIĞI ERDOĞAN’IN AYAKLARINI YERDEN KESMİŞ”
“Türkiye'de bazı uygulamalar son yıllarda gelişince halkın desteğiyle iktidara gelmiş olanlar, sevgiyi ve gücü gördükçe kerameti millette değil, kendilerinde aramaya başlıyorlar“ diyen Bahçeli şöyle devam etti:
“Böylelikle, 'Her şeyi ben bilirim. Ben yaparım. Benim dediğim olacaktır. Bana itiraz edenleri de ezer geçerim' felsefesine ve davranış bozukluğuna kapılmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan'da böyle bir hataya düşmüştür. Milletin kendisine vermiş olduğu desteği yanlış anlamış, her şeyi ben yapıyorum, bu millet benim arkamdan geziyor, Ortadoğu'da namım, şöhretim Köroğlu'nu bile geçmiştir, orada padişah, sultan diyorlar. Türkiye'de ise tek adam demeye başlıyorlar. İşte bu haleti ruhiye güç alanı yaratmayı, korumayı sürekli ister hale geliyor ve güç alanı yarattıkça da kendisinden başka kimsenin olamayacağını, tek adam olarak Türkiye'yi yönetmeyi ve demokrasiyi de istismar edip, otoriter bir davranışa doğru yönelmeye başlıyor. Bu güç çılgınlığı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayaklarını yerden kesmiş. Zaten ya havaalanında ya da havada görüyorsunuz. Bütün Türkiye'yi karıştıran, Türkiye'nin değerlerini sarsan, değişim ve dönüşüm safsatasıyla Türkiye'yi farklı noktalara sürükleyen demeçlerin hepsi yandaş medya mensuplarıyla havada seyahat ederken, orada konuşuyor, ertesi gün de alo ile medyanın alayına yayılıyor. Böyle bir Türkiye'nin sonucunda halkımız mutlu ve huzurlu olabilir mi?”u.
“TÜRKİYE BÖLÜNMENİN EŞİĞİNE GETİRİLMİŞTİR”
AK Parti Hükümeti’nin Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirdiğini ifade eden Bahçeli, ülkenin iç ve dış odakların etkisiyle büyük tehdit ve tehlike altında olduğunu söyledi. Toplumsal dokunun aşınmaya başladığına dikkat çeken Bahçeli, "36 etnik unsur zırvasıyla, kimin kim olduğunu, birbirleriyle araştırmaya, eğer farklılıklar varsa ayrıştırmaya yönelik büyük bir tahrik ve kışkırtma topluma yayılmış ve Türkiye Oslo'dan İmralı'ya, İmralı'dan Diyarbakır ve Kandil'e kadar uzanan bir müzakere süreci içerisinde bölünmenin eşiğine getirilmiştir. Öte yandan, Türkiye'nin, Cumhuriyet’in kazanımları itibariyle ne değeri varsa ortadan kaldırılmaya başlanmıştır. Şimdi kalkmış, bir istiklal mücadelesinden bahsediyor. Sen kimsin ki istiklal mücadelesi vereceksin. Verilen bir mücadeleyi şimdi bunun ilk başlangıcı olan Balıkesir'deki Kuvay-i Milliye’yi önce bir anla. Mücadele verenlere saygı duy” dedi.
AK PARTİ’YE OY VERENLERE UYARI
AK Partiye oy verenlere de seslenen MHP lideri Bahçeli, şöyle devam etti:
“Recep Tayyip Erdoğan'ın birlikte yürüyelim şarkısına artık katılmayın ve inanmayın. O yol kirli, kara, haram, hırsız ve o yol ne olduğu belli olmayan bir yoldur. 17 Aralık'tan bu yana Türkiye'de 75 gün geçmiştir. 75 günden bu yana başbakanın ağzından televizyonlardaki konuşmalarda ve devlet eliyle yapılan toplantılardan hangisinde işsizin, emeklinin, çiftçinin, hayvancılıkla uğraşanların, sabit gelirlilerin hangisinin derdiyle ilgili bir cümle vardır. 17 Aralık'tan bu yana hiç farkına varmadığımız, hissedilmesine rağmen fazla konuşulmayan bir olayla milletimiz karşı karşıya kalmıştır. Bu olayın üstünü örtmek için her türlü yalana, dolana, iftiraya başvuruluyor. Devletin tüm imkanları, tüm kurumları bunu örtmek için faaliyet alanına sokuluyor ve Türkiye'de bir gerçeğin üstü kapanmaya çalışılıyor. Buna dikkat etmemiz lazım. Yolsuzlukla rüşvet çok büyük hastalıktır. Eğer toplumda yaygınlaşır, yerleşir, kalıcı olursa o toplum çözülür, çürür, devlet ise çöker. O sebepten dolayı hangi partiden olursak olalım buna dikkat etmeliyiz. Özellikle de Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermiş aziz kardeşlerim bu gerçeği görün. Böyle bir şey olabilir mi? Geçenlerde çıkmış, bir yayın başlatılmış ve ona cevap olsun diye grubunda konuşuyor. Baba-oğulun konuşmasını inkar ediyor ve mecliste yaptığı grup toplantısında bunu anlatıyor. Oraya bir takım taşıma gençler getirilmiş, milletvekilleri orada, sayın başbakan oğlu ile olan muhabbetini anlattıkça onların iftira olduğunu, montaj, dublaj olduğunu söyledikçe sanki -hepsini kastetmiyorum- meclisteki AKP milletvekillerinin büyük bir çoğunluğu elleri yarılırcasına alkışlıyor. Neyi alkışlıyorsun sen? Hırsızlığa destek mi veriyorsun? Hırsızlığın ortağı mısın? Yetimin, öksüzün, kimsesizin hakkını aramak için dünyaca maaşla milletvekili oldun. Şimdi dört tane AKP beslemesi işadamının hırsızlığını mı destekliyorsun? Böyle bir rezillik olmaz. Bunun sonu da yoktur. O sebepten dolayı destek veren vatandaşlarım eğer desteğinizi devam ettirirseniz bu güç çılgınlığı Türkiye'yi çok büyük sıkıntılara sokar. Onun için Adalet ve Kalkınma Partisi uyarılmalıdır. Recep Tayyip Erdoğan'ın kendine gelmesi sağlanmalıdır.”
Hilmi DUYAR - Coşkun YAMAN / BALIKESİR, ()

HD(İÖ/AAA) (FOTOĞRAFLI)