MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin gruq toplantısında konuştu. Bahçeli, "HSYK'yı emrine almaya çalışan AKP hükümeti büyük bir yanlışın içindedir. İktidar rotayı şaşırmış, müsabaka esnasında kural değişikliğine soyunmuştur" dedi.

Türkiye'nin AKP husumetiyle, AKP'nin vurgunuyla, AKP'nin tahrikleriyle pençeleştiğni belirten Bahçeli, "Hem bugünümüz hem de geleceğimiz Başbakan Erdoğan'ın boş kafasının içindeki bomboş hayal ve hezeyanlarla çarpıtılmaktadır. Günden güne, aydan aya, yıldan yıla her alanda biriken kayıplar, her seviyede yaşanan bozgunlar milli varlığımızla birlikte milli birliğimizi de hedef almaktadır. Öz gücüne dayanmayan, siyasetteki özgül ağırlığını çoktan yitiren, ahlaki özdenetimini kaybettiği gün gibi açık olan AKP iktidarı ülkemizin başındaki bir numaralı musibet haline gelmiştir. İktidar eline aldığı savaş baltalarını şuursuzca sallarken, dünkü dostlarıyla düşman saflara ayrılıp tüm cephelerde saldırıya geçerken vatandaşlarımız maalesef ekonomik sıkıntıları göğüslemek zorunda kalmaktadır" dedi.

"DÖVİZDEKİ ARTIŞ, BORCU OLAN VATANDAŞLARIMIZI KORKUYA SEVK ETMEKTEDİR"

17 Aralık'tan sonra Türkiye'nin ekonomik tablosunun umut verici olmadığını ifade eden Bahçeli, "Bir yanda devleti fiili ve hukuki iki iktidar bloğuna kasten, bilerek ve isteyerek bölen hükümet, diğer yanda milletimizin ekonomik sorunlarını bastırmakla, ötelemekle ve kapatmakla vakit geçirmektedir. Başbakan ve yandaşlarına oldukça güzel, oldukça ucuz, oldukça konforlu olan hayat şartları, milyonlarca insanımıza pahalıdır, acımasızdır ve zalimdir. İğneden ipliğe yapılan zamlar, adaletsiz vergi artışları vatandaşlarımızı kara kara düşündürmekte ve kahretmektedir. Özellikle 17 Aralık 'Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu'ndan bugüne kadar milli paramızın değer kaybı yaklaşık yüzde 7,5 civarındayken; Borsa İstanbul 100 Endeksi'ndeki kayıp ise yüzde 11'i geçmiş durumdadır. Faizler yüzde 10'u geçmiştir. Türkiye'nin 17 Aralık'tan bu tarafa ekonomik kaybı 150 milyar Türk Lirasını bulmuş, Dövizdeki artış, bu kapsamda borcu olan vatandaşlarımızı korku ve kaygıya sevk etmektedir. İthalatçı firmalar ise karşılaşacakları külfet ve maliyetin boyutunu bugünden kestirememektedir" diye konuştu.

"DEVLETİN ANA OMURGASI ÇATIRDAMAKTADIR"

"Türkiye'nin toplumsal dokusu yara almakta, milli bünye hasar görmektedir" diyen Bahçeli şunları söyledi; "Devletin ana omurgası çatırdamaktadır. Ülkemizin şu günkü ortamında hukuk devleti ilkesi tahrip edilmektedir. İktidar, rüşvet ve yolsuzluk iddialarını örtbas etmek için 12 Eylül Referandumundaki tutum ve beyanlarından tamamen sapmıştır. Bu kadar kısa süre içinde AKP'nin geri dönüş yapması, anayasal kurum olan HSYK'yı siyasi gayelerle yürütmenin emrine almak için düğmeye basması millet iradesini tanımayan otoriter mizacının bir sonucudur. Başbakan Erdoğan, HSYK'nın, 'Adli Kolluk Yönetmeliği'nin korsan değişikliğine gösterdiği direnç ve tepki nedeniyle hedef haline getirmiştir. 12 Eylül 2010 öncesinde ne demişse şimdi çiğnemiştir. Referandum sürecindeki tüm sözleri yalan çıkmıştır. Başbakan Erdoğan 12 Eylül Referandumuna evet diyen herkesi kandırmış, yüz üstü bırakmıştır. Yetmez Ama Evetçi'ler, acaba bunu içine sindirecekler midir?"

"HÂKİM VE SAVCILAR HÜKÜMETİN EMRİNE SOKULMAK İSTENMEKTEDİR"

Bahçeli, "Başbakan ve hükümeti öyle bir noktadadır ki, HSYK'nın yapısını değiştirmek ve resmen Adalet Bakanlığı'na bağlı bir genel müdürlük haline getirmek için geceyi gündüze katmaktadır. Hâkim ve savcılar hükümetin emrine sokulmak istenmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın HSYK ile ilgili kanun teklifinin sorun yaratması, anlaşmazlıkları alevlendirmesi üzerine devreye girmesi gecikmiş olsa da olumlu bir adımdır. Sayın Gül, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin Genel Başkanlarını Çankaya'ya davet ederek bir çıkış yolu aramaya koyulmuştur. Öncelikle bu temasların sonuç vermesini, TBMM'nde uzlaşma ve sağduyunun hakim olmasının içtenlikle temenni ediyorum. Biz parti olarak HSYK'la ilgili düzenlemeye bakışımızı ayrıntılarıyla ifade ettik" dedi.

"CUMHURBAŞKANI GÜL'DEN BU KONUYA SAMİMİ BİR ŞEKİLDE MÜDAHİL OLMASINI İSTEDİK"

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü; "AKP hükümetinin HSYK konusundaki ısrarından vazgeçmesini, Sayın Gül'den bu konuya samimi bir şekilde müdahil olmasını istedik. Hukuka saygı duyulmasını, 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nın engellenmemesini kararlı bir şekilde teklif ettik. Başbakan Erdoğan'ın tutumundan rahatsız olduğumuzu kendilerine söyleme gereği duyduk. Çünkü Başbakan Erdoğan 'örgüt uzantıları, hainler, militanlar, bildiri dağıtanlar, taşeronlar, maşalar' gibi çok ağır sözlerle savcılara sataşmakta, adaleti geciktirmektedir. Hatta Başbakan'ın İstanbul eski Cumhuriyet Başsavcı Vekilini iki kuryesi vasıtasıyla tehdit ettiği bile açığa çıkmıştır. Hukuk devletinde bir Başbakan'ın görevini yapma mücadelesi veren bir kamu görevlisine mafya gibi gözdağları vermesi çetenin gerçekte kim olduğunu gözler önüne sermektedir. Başbakan 11 yılda çeteleşmiş, organize suç örgütlerinden farkı kalmamıştır."

"AKP HÜKÜMETİ BÜYÜK BİR YANLIŞIN İÇİNDEDİR"

Bahçeli, "HSYK'yı emrine almaya çalışan AKP hükümeti büyük bir yanlışın içindedir. İktidar rotayı şaşırmış, müsabaka esnasında kural değişikliğine soyunmuştur. TBMM Adalet Komisyonu'nda yaşanan ilkellikleri, havada uçuşan tekmeleri, silah gibi kullanılan pet şişelerini ve füze gibi fırlatılan tableti milletimiz öfkelenerek izlemiştir. Olan biten tüm çirkin manzaralar milletimiz adına utanç vericidir. Görülen gerçek şudur: Devlet organları birbirine girmiştir. 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması' AKP'nin gerçek yüzünü deşifre etmiştir. Bugünkü ağır ve tehlikeli süreçten çıkılması için mutlaka tüm devlet organları kendi anayasal sınırlarına çekilmeli ve yetki ihlaline meydan vermeyecek bir konuma gelmelidir. İkaz ve önemle bildiriyorum ki, Türkiye yargı-yürütme ve yasama arasındaki meydan savaşına daha fazla dayanamayacaktır. Demokrasi zarar görürse bunun altından kimse kalkamayacaktır. İktidar sorumsuz açıklamalardan, tahrik edici üsluptan, provoke edici yöntemlerden çok acil vazgeçmelidir. Bölücü terör örgütü pusuya yatmış ve en zayıf anımızı kollamaktadır. Türkiye devlet içindeki hizip ve infialden dolayı güç kaybına uğramakta, ekseni kaymaktadır. Herkesi uyarıyorum, bir oldubittiyle Türkiye'nin bölünme ve toplumsal çatışma girdabına sürüklenmesi, aynı anda ekonomik krize yakalanması mahvımıza neden olacaktır. Devletin tüm kurum ve kuruluşları yetki mücadelesiyle geleceğimizi riske soktuklarını görmeli ve anlamalıdır. Saray darbelerine kimse heves etmemelidir. Hükümet derhal HSYK ile ilgili düzenlemesini gözden geçirmelidir. Israr ettiği takdirde, Sayın Cumhurbaşkanı, kanun değişikliği önüne gelince aynen iade edecek ahlaki tutarlılığı göstermelidir. Başbakan Erdoğan, rüşvet ve yolsuzluğun ucu kendisine ve ailesine dokununca kıyameti kopartmak yerine, yargı önüne çıkıp paşa paşa hesap verecek cesaret ve vakarı sergileyebilmelidir" diye konuştu.

"ÜLKEMİZ İÇ VE DIŞ ZEMİNDE BELİRSİZLİĞE DOĞRU KAYMAKTADIR"

Bahçeli, "Ülkemiz iç ve dış zeminde belirsizliğe doğru kaymaktadır. Suriye'nin kuzeyinde PYD provokasyonu, sınırlarımızın bitişiğindeki terör örgütlerinin güç mücadelesi, İŞİD'in kan ve ölüm saçması milli güvenliğimizi tehdit etmektedir. Dünya'nın gözü bölgemizdedir. 2'nci Cenevre Konferansı öncesi bölgesel denklem yeniden kurulmakta ve kartlar yeniden dağıtılmaktadır. Fakat AKP, illegal örgütlerin çekim alanından çıkamadığından dolayı terör unsurlarını destekleyen bir pozisyonda değerlendirilmektedir. AKP hükümeti Türkiye'yi haydut devlet statüsüne sokmak için sanki özel çaba harcamaktadır. Sınır kapımızda yaşanan tır vakası Türkiye'yi dünya aleme rezil etmiştir. Eğer Türkmenlere yardım götürüldüğü iddiaları doğru ise hükümet bunu dahi eline yüzüne bulaştırmış, acizliğinden bunu bile paralel unsurların üzerine yıkmıştır. Yok eğer, sınırlarımızdaki terör örgütlerine yardım ve yataklık yapılıyorsa bunun adı gerçekten de ihanettir" dedi.

"TÜRKMEN KARDEŞLERİM YALNIZ DEĞİLLERDİR"

Bahçeli, "El-Kaide de dahil olmak üzere Suriye muhalefetinin tüm renklerine, yardım ve destek verdiği kamuoyuna yansıyan hükümetin Türkmenleri görmezden gelmesi, acılarını paylaşacak fazileti gösterememesi vefasızlık örneğidir. Her şeye rağmen Türkmen kardeşlerim yalnız değillerdir. Arkalarında büyük Türk milleti ve dağ gibi Milliyetçi Hareket Partisi vardır. Türkiye kötü yönetimine rağmen Irak ve Suriye Türkmenlerinin elinden tutacak kadar güçlüdür. Hiç kimse Türkmenlerden vazgeçmemizi beklememelidir. Hiç kimse Türkmen kanı üzerinden hesap yapmamalıdır. Türkmenler bizim için bozulmayacak yemindir, düşmeyecek davadır, karalanmayacak şeref tapusudur. Tekbirle kafa kesen caniler ve kanlı Esad rejimi Türkmen ahının yerde kalmayacağını, Türklüğün şafağı söktüğünde nelerin olacağını iyi bilmelidirler. Başbakan Erdoğan okyanus aşıp Kızılderililere kadar su götürmek yerine, yanı başımızdaki soydaşlarımızın feryadına insanlığı kurumadıysa kulak verecek iradeyi gösterebilmelidir. Ve kaynaklarımızı aklına estiği gibi kullanma savurganlığından çok acil vazgeçmelidir" diye konuştu.

YENİDEN YARGILAMA

Bahçeli, "Hepsinden de önemlisi kumpas kurbanı olan kahramanlarımızı, örneğin İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan'ı, Genelkurmay eski Başkanı Sayın İlker Başbuğ'u bir gün fazla cezaevinde tutmak hem hukuken, hem de vicdanen üstesinden gelinmesi çok zor olan bir suç olmayacak mıdır? Herkes, bilhassa hükümet bilsin ki,, 'Yeniden Yargılamayla' gündem değiştirilip ayakkabı kutularının gizlenmesi söz konusu olmayacaktır. 'Yeniden Yargılamayla' akıllar karıştırılıp rüşvetçilerin rahat nefes alması sağlanamayacaktır. 'Yeniden Yargılamayı' fırsat gören bacanaklar, bürokratlar, Başbakan ve Bakan çocuklarından kurulu armatörler ordusu, arazi talancıları yakayı kurtaramayacaktır. Maden suyu şişelerinden dahi Türk ismini çıkaran şuursuzlar 'Yeniden Yargılama' sisi altında kendilerini unutturamayacaklardır" dedi.