MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan Erdoğan ile bir haber kanalının yöneticisi arasında iddia edilen telefon görüşmesine değerlendiren Bahçeli, "Şimdi de biz fatihciklere sesleniyoruz: 'Alo Fatih', haberiniz olsun tehlike büyük, çünkü MHP sel gibi, kurşun gibi, fırtına gibi geliyor. Sayın Başbakan yeter ki sıkma canını, bu kadar çırpınma, bu kadar dert etme, her şeyin orta yolu vardır ve bize bir 'Alo' demen kâfidir" dedi.

KIBRIS'TAKİ YENİ MÜZAKERE SÜRECİ

"Bugün itibariyle Kıbrıs’ta yeni bir müzakere süreci başlamaktadır" diyen Bahçeli, "KKTC yönetimiyle Rum tarafının üzerinde anlaştığı iddia edilen ortak metin baz alınarak müzakerelerin yürütüleceği kamuoyuna yansımıştır. İlk olarak Kıbrıs sorununun Mayıs ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerine kadar çözülmesi planlanmaktadır. Bize göre Kıbrıs konusunun tekrar gündeme gelmesi oldukça ilginç ve üzerinde durulması gereken bir zamana denk düşmüştür. Doğu Akdeniz’deki enerji hesapları, İsrail, ABD ve Rum yönetimi arasındaki paslaşmalar Kıbrıs’ı milli tezlerin aleyhine olacak bir güzergâha sokmuştur. Rumların adaya hâkimiyet kurma arayış ve özlemleri, Türk toplumunu sindirme ve silme çabaları uluslararası toplumun açık ya da örtülü desteğini her zaman almıştır. Annan Planı kapsamında 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan referandumdan çıkan 'Yes Be Annem' iradesi bir yönüyle Rumlara ve Batı planlarına taviz olmuş, adadaki Türk varlığına karşı bitmeyen mücadelelere yeni bir halka eklemiştir. Kıbrıs Türk halkının kimliğini koruması ve kazanılmış haklarının çarçur olmaması çok ama çok önemlidir. Bizim için adada adil, kalıcı ve iki kesimliliği teminat altına almayan hiçbir plan, proje, karar meşru ve geçerli olmayacaktır. Dileğim yeni müzakere sürecinin Kıbrıs Türklüğünün çıkarlarını ve egemenlik haklarını tescil etmesidir" dedi.

"VİZYONSUZ BİR EĞİTİM SİSTEMİNİN DİREKLERİ DİKİLDİ"

AKP hükümetinin milli eğitim sisteminin ahengini bozmakla kalmadığını yarınları da sabote ettiğini belirten Bahçeli, "Bizi kaygılandıran en temel meselelerden birisi eğitim ve öğretimdeki millilik vasfının küllenmiş ve karartılmış olmasıdır. Bu durum milli bekamız ve milli varlığımız açısından ilave riskler doğurmuştur. Başbakan’ın reform diye gündeme getirdiği her yeni düzenleme artan problemlere, yayılan uyum zorluklarına, yoğunlaşan kafa karışıklıklarına fazlasıyla önayak olmuştur. Sonuç olarak da ufuksuz, ruhsuz, vizyonsuz, mefkûresiz bir eğitim sisteminin direkleri dikilmiş, kirişleri kurulmuş, çatısı örülmüştür. Atamayı dört gözle, sabırsızlıkla ve zorluklara katlanarak bekleyen öğretmenlerimizin feryatları duyulmalı, bu sosyal kangren tedavi edilmelidir. Sormak istiyorum ki, Başbakan Erdoğan her tarafa harcayacak para bulmuştur da, sıra öğretmenlere gelince mi bütçe imkânlarını hatırlamıştır?" dedi.

"BAŞBAKAN ÇOCUKLARI MASUM, HAKKINI İSTEYEN ÖĞRETMENLER SUÇLU"

Bahçeli, "Para kasalarına tıkıştırılan milyon dolarlarla azan bakan çocukları, iş takibi yapan, işadamlarını markaja alan, kamu arazilerini zimmetine geçiren Başbakan çocukları masumdur, komplo kurbanıdır; ancak hakkını isteyen öğretmenler suçlu ve hadlerini aşmaktadır. Başbakan’ın birinci derece sit alanlarına villa yapması, devlet hazinesini ona buna peşkeş çekmesi normaldir, ama öğretmenlerimizin çalışmak istemeleri, hakları olan siyasi tasarrufu talep etmeleri anormaldir, falsolu davranışa girmektedir. Sayın Başbakan böylesi vicdansızlık, böylesi adaletsizlik emin ol ki, ne Angola’da, ne Zambia’da, ne Tanzaya’da, ne Uganda’da ne de Honduras’da vardır. Hükümet Türkiye’yi her zeminde küçük düşürmekle kalmamış, milyonlarca Türk vatandaşını yokluğa, yoksulluğa, açlığa, muhtaçlığa terk etmiştir. Nasılsa Başbakan’ın işleri tıkırındadır" diye konuştu.

DERSHANELERİN KAPATILMASI

TBMM’ne sevk edilen dershaneleri içine alan Kanun Tasarısı’nın kendi içinde birçok tutarsızlığı ve tartışılacak yönü olduğu her türlü izahtan varestededir. Şunu hemen söylemek isterim ki, bizim dershanelere bakışımız net, duruşumuz bellidir. Daha önce de dile getirdiğimiz gibi, dershanelerin kapatılması ilkesel düzeyde benimsediğimiz bir husustur. Fakat öncelikle dershanelerin ihtiyaç olmaktan çıkarılması ve milli eğitim sisteminin beklentileri yeterince karşılaması lazımdır. Evlatlarımızı dershanelere mahkûm eden yürürlükteki bozuk ve bulanık sistem değişmeden yapılacak her hamle, alınacak her karar boşlukta kalacak, bir ayağı sakat olacaktır" dedi.

"…MHP FIRTINA GİBİ GELİYOR"

Bahçeli, "Başbakan Erdoğan Dünya’nın neresinde olursa olsun aslan parçası fatihleri, kula kulluk eden iki ayaklı dama taşları tetikte beklemişler, adeta amuda kalkarak emre amade olduklarını göstermişledir. Şimdi de biz fatihciklere sesleniyoruz: 'Alo Fatih', haberiniz olsun tehlike büyük, çünkü MHP sel gibi, kurşun gibi, fırtına gibi geliyor. Bu nedenle yayınımızı derhal kesin, durum raporunu da sahibinize takla ata ata bildirin ve ezile büzüle en kısa yoldan ulaştırın. Buradan Başbakan’a bir teklifte bulunuyorum: Madem sözlerimizden çok alınıyorsun, üzüntüden fatihlerini iki de bir azarlıyorsun, o halde gel bu işi çözelim, sonuca erdirelim. Şahsımın; ne zaman, ne kadar süreyle, hangi sınırlarda, nerede ve nasıl konuşması gerektiğini bildirirsen senin gönlünü kırmaz, deyim yerindeyse sana bir güzellik yapmaktan çekinmeyiz. Sayın Başbakan yeter ki sıkma canını, bu kadar çırpınma, bu kadar dert etme, her şeyin orta yolu vardır ve bize bir 'Alo' demen kâfidir" dedi.

"MAZLUM KARAKTERİNİN KOPYALARINI YANA DÖNE ARIYORDUR"

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü ; "Özel hayatın mahkeme kararı olmaksızın dinlenmesi, kayda alınması ve sonra da siyasi spekülasyona malzeme yapılması kesinlikle maruz görmeyeceğimiz, doğru bulmayacağımız bir ahlaki düşüklüktür. Bu gelişmelerden Başbakan’ın sızlanmasına ve rahatsızlık duymasına lüzum yoktur. Şayet kamuoyuna servis edilen dinleme kayıtları, sızdırılan tapeler bizzat Başbakan’ın mahremiyetini ilgilendirmiş olsaydı, buna en başta biz karşı çıkar ve kararlıkla da lanetlerdik. Fakat kazın ayağı hiç de öyle değildir. Bu vesileyle Başbakan’a kendisinin çok sevdiği, geçmişte de sıklıkla kullandığı sözleriyle seslenmek istiyorum: Sayın Başbakan şunu iyi anla ki, bu ses kayıtlarının içeriği özel değil, genel genel, genel ahlaksızlığın daniskasıdır. Başbakan işi gücü bırakmış Milliyetçi Hareket Partisi’ni takibe girişmiştir. Bu elbette bizim için memnuniyet vericidir. Başbakan bizi ne kadar izlerse, ne kadar dinlerse, ne kadar örnek alırsa o kadar çok şey öğrenecek ve doğruyu görecektir. Ancak kendisi bizden istifade için değil, sesimizi kısmak, ekranlardaki nefesimizi kesmek için çırpınmıştır. Muhtemeldir ki, şu anda ekran karşısında başını iki eli arasına alarak odasında terör estiriyor ve merhum Kemal Sunal’ın bir filminde sürekli dayak yiyen mazlum karakterinin kopyalarını yana döne arıyordur. Başbakan nereye gitse gözü bizdedir. Başbakan ne yapsa bir kulağı bize çevrilidir. Başbakan ne yöne dönse karşısında bizi veya hayalimizi görmektedir. Muhtemeldir ki, geceleri bile adımızı sayıklamaktadır."

"BAŞBAKAN İŞİ GÜCÜ BIRAKMIŞ EKRAN DEDEKTİFLİĞİNE, MERAK SALMIŞTIR"

Bahçeli, "Evet efendim, emriniz olur efendim, tamam efendim, üzülmeyin efendim' diyen arkadan kurmalı fatihler yeniden ekranları karartmış, aldıkları buyrukları harfiyen yerine getirerek bize ambargo koymuşlardır. Bunlar şu ana kadar öğrendiğimiz anti demokratik uygulamalardan bazılarıdır. Bizimle ilgili haberlere daha birçok müdahalenin olduğuyla ilgili derin kuşkularımız vardır. Başbakan işi gücü bırakmış ekran dedektifliğine, gazete zabıtalığına merak salmıştır" dedi.

"ÜLKÜCÜ HAREKET BAŞBAKAN'I KORKUDAN TİR TİR TİTRETMEKTEDİR"

"Milliyetçi-Ülkücü Hareket Başbakan’ı korkudan tir tir titretmektedir" diyen Bahçeli, şunları söyledi; " Çünkü biz haklıyız, çünkü biz doğruyuz, çünkü biz Türk milletinin hissiyat ve düşüncelerinin yegâne tercümanı ve sözcüsüyüz. Hainlerin bizi sevmemesi doğaldır. Diktatörlerin bizden hoşlanmaması normaldir. Özgürlük ve demokrasi vurguncularının, milli kimlik ve milli kültür düşmanlarının, bölücü ve yıkıcı tüm unsurların bizim sözlerimizden, değerlendirmelerimizden ürkmesi, kulaklarını tıkaması boşuna değildir. Ancak unuttukları bir şey vardır. İster anketlerdeki oy oranlarımızla oynasınlar, ister iktidar kahyası fatihler ekranlardan, gazete sayfalarından bizleri mahrum bıraksınlar. Milli irade hırsızları, medya zebanileri, ekran hafiyeleri, istibdatçılar, medyayı istila eden çıkarcılar ister hiç haberimizi vermesinler, ister bizi yok farz etmeye devam etsinler."

17 ARALIK OPERASYONU

Bahçeli, "Başbakan’ın rüşvet tanımından sonra 17 Aralık Operasyonun ibresi değişmeye meyyaldir. Halen 11 tutuklu ve 91 şüphelinin yer aldığı ‘Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması’na bakan yeni savcı, tutuksuz olarak yargılananlara yönelik adli kontrol ve yurtdışı yasağı tedbirlerini de kaldırmıştır.Anlaşılan Başbakan ve hükümeti hazmettire hazmettire hırsız ve rüşvetçileri serbest bıraktıracaktır. Bize göre, Başbakan’ın hayırsever olarak takdim ettiği İranlı şahıs iktidarın yasa dışı iş ve işlemlerinin kara kutusudur.Bu kutunun şifreleri çözülür, bu karanlık kişi dili çözülür ne var ne yok itiraf ederse bakanların ve Başbakan’ın foyası tümüyle ortalığa dökülecektir. Başbakan gerçeklerin açığa çıkmaması için ecel terleri dökmektedir" dedi.

İNTERNET YASASI

Bahçeli, “İnternet erişimini baskı altına alan, sanal medyaya kelepçe vuran bu çağdışı kararın kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Elbette internet yoluyla işlenen suçların, yapılan hakaretlerin önüne geçmek önemli ve zorunlu bir ihtiyaçtır. Ne var ki izlenen yöntem arızalı ve kusurludur. Yasaların amacı, özgürlüğü kısmak veya kaldırmak değil, korumak ve genişletmek olmalıdır. Şayet kişi hak ve hürriyetleri güvencede değilse demokrasinin bırakınız yaşamasını isminden dahi bahsetmek imkansızdır. Demokrasiden vazgeçmek, özgürlükten taviz vermek insanlığı askıya almakla eşdeğerdir" diye konuştu.