BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanlığı'nda Suriye'yle ilgili toplantının ses kaydının internette yayınlanmasına sert tepki göstererek, "Buradaki konuşma eğer gerçekse, ki büyük ölçüde gerçek, bunun erişime sokulmasından, bunun yayına verilmesinden sadece Suriye istifade eder. Rejim istifade eder. El Kaide istifade eder. İŞİD istifade eder" dedi. Ortam dinlemenin fevkalade bir karmaşık mesele olduğunun altını çizen Arınç, "Buna buradakilerin aklı yetecek gibi değil" diye konuştu.
Bursa'da yerel gazetecilerle biraraya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında askerin, MİT'in, Dışişleri'nin bulunduğu bir toplantıdaki ortam dinlemesi ve bu dinlemenin yayınlanmasının kişilere, Başbakan'a, hükümete yönelmenin dışında bir 'rezalet' olduğunu söyledi. "Büyük bir alçaklık icra edildi" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Türkiye'de devletine ve devletin güvenliğine karşı bir sır mahiyetinde olması gereken askerin, MİT'in, Dışişleri'nin bulunduğu bir toplantı, ortam dinlemesi suretiyle elde edildi ve bu Youtube üzerinden erişime konuldu. Bir şahısla ilgili herşeyi söylersiniz. 'Serbestsiniz' anlamında söylemiyorum. Söylediniz, söyleyebilirsiniz. O kişi bundan üzülür. Yapacağı birşey varsa yapar. Kızar, bağırır, çağırır, size küfür eder, hakaret eder. Onun şahsını ilgilendirir. Onu bir kenara koyalım. Bugüne kadar olan buydu. Ama bugün devlete bir ihanet var. Açıkça casusluk var. En gizli kalması gereken bir bilgi, nasıl MGK'da konuşulanların gizliliği esassa, Türkiye'nin dış politikasıyla komşusuyla, Türkiye'ye yapılan operasyonlarla Türk bayrağının dalgalandığı uluslararası anlaşmalarla korunmuş Türkiye toprağına vuku bulacak bir tecavüz nasıl önlenecek, bunun planlarının konuşulduğu bir yer, ortam dinlemesiyle dinlenebiliyor. Kimdir, neresidir, hangi ülkedir, hangi istihbarat teşkilatıdır, hangi alçaktır? Şu anda bir adres verecek durumda değilim. Ama bunu yapıyor."
'YETKİMİ KULLANDIM'
Buna karşı Youtube'a erişimin yasaklandığını hatırlatan Arınç, "Ben de yetkimi kullandım. RTÜK Kanunu'nun 7'nci maddesinde milli güvenliği doğrudan ihlal eden durum karşısında geçici yayın yasağı getirilebiliyor. Dün imzaladım. Akşam 18.00'den itibaren bunun ilgili yayın yasağı da yürürlüğe girdi" diye konuştu.
Bazı köşe yazarlarının, milletini, memleketini seven insanlarının bugün gazetelerde doğru şeyler yazdığını ifade eden Arınç, ancak ana muhalefet partisi lideri ile bazılarının ise söz konusu Suriye olunca, Esad'a olan bağlılıklarını, Suriye'deki rejime olan sevgilerini ceplerine koyarak, onun adına konuştuklarını iddia etti. Arınç, şöyle devam etti:
"Buradaki konuşma eğer gerçekse ki büyük ölçüde gerçek. Bunun erişime sokulmasından, bunun yayına verilmesinden sadece Suriye istifade eder. Rejim istifade eder. El Kaide istifade eder. İŞİD istifade eder. İçeriğini bildiğimi için söylüyorum. Mahir Kaynak eski bir istihbaratçıdır. Söylediği çok basit bir söz var. 'Bir olay olduğu zaman çok kısabir mantıkla şunu düşüneceksiniz. Bu olay kimin işine yaradı. kimin işine yaradığını bilirseniz. Kimin yaptığını da aynı adreste bulabilisiniz' Basit olarak böyle yola çıkıp, oradan da bu işlerin kimlerin tezgahladığını açıkça bulabilirsiniz. Bu Suriye bizim uçağımız düşürdü. Bu Suriye'deki rejim, karşıdan attığı mermileriyle, balistik füzelerle bizim Akçakalemizi, Viranşehirimiz, Ceylanpınarımızı bombaladı. Onlarca insan öldü. Sonra angajman kurallarını değiştirdik. Bizde mukavele etmeye başladık. Önce helikopterlerini, sonra da uçaklarını düşürdük. Bütün bunları herkes meşru müdafaa içerisinde uluslararası hukuk cevaz veriyor. Ancak bu konuşma bizim planlarımızı deşifre eden yetkililerin konuşmalarındaki bir takım seçenekleri deşifre eden ve doğrudan rejimin istifade edebileceği bir açıklama noktasına geliyor. Bir ana muhalefet liderinin sorumluluk taşıması gerekir. Bu konu Tayyip Erdoğan'ın, Bülent Arınç'ın başkasının meselesi değildir. Bu devletin meselesidir. 'Devletin bekaa meselesidir. Dolayısıyla herşeyi bir tarafa atarak, devletin güvenliğine ait bir şeyi yayınlamak suçtur. Alçaktır, cinayettir' demesi gerekirken, 'Youtube'a erişim neden engellendi. Bırakın herkes bunu okusun. Herkes bilsin' demek, hangi mantığa hengi akla sığar ve kime hizmet eder takdirlerinize bırakıyorum. Bunları yaşadık bu seçimlerde. Daha çok hükümet ölçeğinde veya ana muhalefette siyasi partiler olarak Ak Parti ve diğerleri arasında bir küfür yarışına döndü, bir hakaret yarışına döndü. Halkın kafası karıştı. Herkes 'nedir, nedendir' diye konuşmaya ve araştırmaya başladı. Önümüzdeki seçimde elbette arzu ettiklerine kavuşamayacaklar."
'BUNA BURADAKİLERİN AKLI YETECEK GİBİ DEĞİL'
Ortam dinlemenin fevkalade bir karmaşık mesele olduğunun altını çizen Arınç, "Buna buradakilerin aklı yetecek gibi değil. Dışişleri Bakanlığı'nın en önemli merkezinde bir konuşmayı, ortam dinlemesiyle teknik bir takım imkanları da kullanarak, eğer içeride casus kullanmamışlarsa, bu iş dışarıdan yapılmışsa, bunu teknoloji bakımından tarifini iyi yapmak lazım. Nereye kadar uzanıyor? Kim yapmış olabilir? Bunlar şüphesiz istihbaratla, güvenlik güçleriyle çözmeye çalışacağız" dedi.
'BALIK YERKEN, KAFAYI DA BİRAZ BULMUŞLARIN KONUŞMASINI DİNLEMİYORLAR'
Adres vermesinin mümkün olmadığını yineleyen Arınç. şunları söyledi:
"Telefon dinlemlerine, ortam dinlemelerini de bazı yerlerde yaptıklarını bildiklerini ama buraya kadar sızmış olan bir yapının MGK toplantılarını da izlediği ve dinlediğini eğer varsayılabilecekse veya başka yerlerde tamamen ülkenin iç ve dış güvenliğine ilişkin bir meseleyi 'ben öyle bir zamanda ortaya çıkarırım ki ortalık toz duman olur. Türkiye, dünyada yalnızlaşır ve Türkiye komşularıyla ve başka ülkelerle olan ilişkileri zorlaşır' diye düşünen varsa, bu ortam dinlemesini mutlaka onlar yapmıştır. yoksa bir balıkçı lokantasında balık yerken, kafayı da biraz bulmuş insanların konuşmasını dinlemiyorlar. Devletin üst güvenliğinin gerektirdiği bir yerde yapılan konuymayı dinliyorlar. Şüphesiz bu da araştırılacaktır. Sorumluları bulunacaktır. Hangi kaynaktan ve ne şekilde ve ne amaçla yapıldığı da ortaya çıkacaktır: Şu anda size adres vermem, isimlendirmem mümkün değil. Bilsem bile bunu söylemem doğru değil ama doğrusu bilinmiyor. dün akşam saatlerinde saat 15.00 gibi haberdar olabildik. bütün bunların bir amacı mutlaka vardır. Bu amacın ortak hedefi AK Parti'yi düşürmektir. Başbakan'ı itibarsızlaştırmaktır. Hodri Meydan!. Onlar ellerinden gelen kötülüğü yapacak. Bizde halkımıza güveneceğiz ve halkımızla birlikte bu oyunları bozacağız."
'BU KADAR DERS BİZE YETER'
Ortam dinlemesinin teknik olarak mümkün olduğunu ve bazı yerlerde yapılabildiğini ifade eden Arınç, "Dışişleri Bakanlığı'nın bakan odası veya bu toplantılar için seçilmiş odasında mutlaka dinlemelere karşı bazı tedbirlerin alınmış olması gerekir. Ama bunları da aşabilecek yönde bir teknoloji kullanılabilir mi, kullanılabilir. Bu tür konuşmalarımızı duvarları izole edilmiş, yerin 4 kat altında herhangi bir odada mı yapacağız? Bir bakan odası güvenlikli bir oda sayılmayacak mı? Bir başbakan odası, Genelkurmay başkanının odası, MİT Müsteşarı'nın odası yani konuşmayacak mıyız. İşaret diliyle mi olacak? Veya bir bakanlığın içindeyken bile 'Biz dinlenebiliriz. Ne olur gelin yazarak birbirimizle konuşalım' mı diyeceğiz? Çok aşırı güvenlik gerektiren bir konu, mutlaka bazı özel odalarda ve bazı usullerde yapılıyor olabilir. Ama unutmayın kriptolu telefonları bile, bizde mectu olan telefonları bile bir şekilde dinlendiği bir şekilde bunları kullanan insanların olduğu da bir gerçek. Bence normal ve geçerli usullerle yapılmış bir toplantı ne kadar samimi ise bunu bir şekilde dinlemek ve bundan istifade etmek o kadar büyük alçaklıktır. O kadar büyük hainliktir. dolayısıyla 'Hırsızın hiç mi kabahati yok' sözünü burada hatırlayalım. ne yapacak? Genelkurmay başkanlığının ikinci başkanı, MİT Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı müsteşarı, 'Aman ha biz burayı güvenli zannediyorduk. gelin yer altına inelim veya jammerlerin kullanıldığı bir yerde hafif sesle konuşalım mı' diyecekti. Bu ayıp değli mi? Bu utanç verici olmaz mı? Ama dünyanın geldiği bir noktada teknolojinin küçücük böcekler kadar küçüklükte dinleme cihazlarının bulunduğu bir yerde bütün bunları yapanlara karşı, daha caydırıcı tedbirler alınması belki gerekebilir. Bu kadar ders bize yeter. Teknolojik imkanlarımızı, güvenlikle alanlarımızı bizde daha iyi seçmeliyiz diye düşünebiliriz."
'BU HAYALLERİN BİR KISMI DA GERÇEK OLABİLİR'
"Bu ortam dinlemesinin bizzat yolsuzluk iddialarını örtmek amaçlı MİT tarafından servis edildiği iddialarına ne diyeceksiniz?" şeklindeki bir soruya Arınç, "Bu komplo teorilerinden biri olabilir. Ancak unutmayın. MİT Müsteşarı da o konuşmanın içerisinde ve MİT Müsteşarının konuşmasını MİT'in dışarıya servis edebileceğini düşünmek, akla zarar bir iştir. MİT'in içerisinde de bir başka yapı var da o bunu yapmıştır derseniz, hayal hanesi çok geniş olabilir insanların. Bu hayallerin bir kısmı da gerçek olabilir. Buna söyleyecek hiçbir sözüm yok" diye yanıt verdi.
Hükümet ve cemaat arasında yaşanan gerginlik ile ilgili görüşlerini de açıklayan Arınç, şöyle konuştu:
"Bugün geldiğimiz noktaya bakıyorum. Böyle birşey olacağını, böyle karşımıza çıkacaklarını, böyle Ak parti'yi devirmek için bir kısmının şüphesiz, bu tür eylemler ve beraberlikler içerisinde olacağına birisi birşey söylese inanmazdım. Çünkü biz hep hizmet gördük. Okulları gördük.Siyasi amaçlı hiçbirşey bugüne kadar ben görmedim. Son olayla ilgili olarak belli bir kesimi suçlamıyorum ama bunu yapan kimse, kimlerse, hangi amaçla yapmışlarsa, lanetli bir iş olduğunu söylemek istiyorum. Koskoca bir camianın içinde şu kadar kişi eğer siyasi amaçlarla hele hele şimdi bir parti kurmaktan da bahsediyorlar. Bu seçimde CHP ve MHP'ye oy vereceklerini, CHP ve MHP için kapı kapı dolaşarak, herkesin en azından 70 kişiyi o partilere yönlendireceklerini duyduktan sonra bu hararetin artık bir siyasi harekete dönüştüğünü herkes kabul edebilir. Bu hayır olacaktır. Eğer siyasi bir harekete dönüşürse, bizde artık onlarla siyasetçi diliyle konuşacağız. İsmini bundan sonra bileceğiz. Artık onlara Allah rızası için hizmet yolunda koyulmuş bir grup olarak değil, partilerden bir parti olarak bakacağız."
'ALLAH CANLARINI ALSIN'
Twiteer ve Youtube'a erişimin engellenmesiyle ilgili görüşlerini de açıklayan Arınç şunları söyledi:
"İnternet hayatın bir gerçeği. Bundan hiçbirimiz vazgeçemeyiz. Benimde Twiteer’de bir hesabım var. Meşru, doğal, haklı, makul olan her şeye eyvallah. Öyle siteler var ki, öyle erişim var ki. Gerçek dünyada suç olan herşey sana dünyada da suçtur. Burada bir insanı bıçakla yaralarsınız, sana dünyada yaparsanız, bu suç. Herşey sizin masumane düşünceleriniz mizahınız esprinizden ibaret değildir. Geçtiğimiz günlerde herhalde aklından soru var. bir ühicersite talebesi. Kedisini parça parça etti. Boğazını kesti, ayağını kesti, doğradı, bunu videoya aldı ve Youtube'a koydu. Bu hoş bir şey mi?Bu kıtlansın mı? Nasıl bir yetişmedir, nasıl bir vicdansızlıktır ya Rabbi! Annesini kestiğini gösteren videoda yayınlayanlarda var. Özgürlük bunları da kapsasın mı? Ana muhalefet liderine göre hepsi serbest olmalı. bir devlet, bir insan nasıl varolacak? Böyle bir özgürlük dünyanın hiçbir yerinde yok. Dolayısıyla suça tahrik ederse, çocuk pornosu olursa, şiddet olursa, devletin güvenliği vs. olursa bunların erişime engellenmesi için hukuki imkanlar var. Biz bunları kullanıyoruz ve kullanmaya mecburuz. Kılıçdaroğlu'na göre 'bırakın herşey yayınlansın' Yarın bunlar iktidara geldiğinde herkes birbirinin boğazına sarılır demek. böyle bir özgürlük ve hukuk devleti anlayışı dünyanın hiçbir yerinde yok. Bugün yaptığımız tedbirlerle de buna muvaffak olabiliyor muyuz? Hayır. 40 tane şeytanlık yolu var bunun. Orayı kapatıyorsunuz, bir başka yerden geçiyorlar. Bunu yaptıkları için herşey serbest mi diyeceğiz. Mümkün olanı yapacağız. Youtube'a giriş engellendi. Televizyon ve radyolara yayın yasağı getirildi. Geçici bir yayın yasağı. hoş birşey değilbu. Ben 5,5 yıldır bakanım ilk defa kullanıyorum bu yetkiyi. dün de bunu kullanıp kullanmama konusunda düşündüm ama başka çaresi yok. 'Efendim onlar şu yollardan bu yollardan gene bunu yaparlar'. Allah canlarını alsın. Ne yapalım, yapacaklarsa yapacaklar. Biz de elimizdeki imkanları kullanacağız."
'BENİM MAHKEME KARARIMI UYGULACAKSIN ARKADAŞ'
"Facebook'un kapatılması da gündemde mi?" şeklinde bir soruya Arınç, şöyle yanıt verdi:
"Hayır şu anda gündemde değil, bildiğim kadarıyla. Ama dinleme sorunu tüm dünyanın sorunu. Merkel'de Sarkozy'de dinlendi. bunlarla ne kadar mücadele ediliyorsa, bizim de o kadar mücadale etmemiz lazım. Youtube, Facebook ve Twiiter'da olsa yargı kararlarına uymak zorundadır. Twiteer Amerakin yargısına uyuyor. İngiliz yargısına, Fransız yargısına uyuyor. Ama Türkiye'den gönderilen, yargı kararlarına uymuyorsa, kabahat bizde değil, ondadır. 4-5 mahkeme kararlarından birini uyguladılar. Diğerlerini hala uygulamamakta direniyorlar. 600 şikayetten 4 tanesinde yargı kararı varsa 4'ünü uygulacaksın arkadaş. Bir kadının adına bir hesap açılacak. O hesaptan pornografik yayın yapılacak. kadıncağızın yuvası bozulacak. çocuklarının yüzüne bakamılama hale gelecek. mahmekeye gidecek, mahkeme bunu haklı görecek ama Twiteer bunu uygulamayacak. Bizim ana mahalefet partisi lideri de 'varsın canım. o kadının da yuvası bozlusun. çocukları rezil olursa olsun ama Twiteer kapanmasın diyecek. Böyle birşey yok kardeşim. Yok. Biz de insan onuru şerefi haysiyeti önemli. başkası buna ne kadar sahip bilmem.Twitter, Youtube ne derse desin. Benim mahkeme kararımı uyguyalacaksın arkadaş. sen bir şirketsin. Sen karına bakasın ama ben devleti hükümeti yönetiyorum. Ben 76 milyonun insanın şerefinden haysiyetinden kendimi sorumlu sayıyorum' diyoruz."

IA,EK,Mİ(FK/SS) (FOTOĞRAFLI)