Her gün milyonlarca insana yöneltilen ve asla kimsenin cevabında mutabık olamadığı kadim soru yanıtlandı. Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları, “İlk önce iyi haberi mi vereyim, kötü olanı mı?” sorusuna bilimsel yöntemlerle cevap verdi. Personality and Social Psychology Bulletin dergisinde yayımlanan araştırmayı yürüten ekipten Angela M. Legg, “Önce verilmesi gereken kötü haber. Haberi veren kişi için ilk başta iyi haberi vermek daha cazip olsa da, haberi alanlar iyi haberi sonda duymalı. Çünkü eğer iyi haber önce gelirse, kişi daha sonra gelecek kötü haberin korkusuyla o iyi habere odaklanamaz. Bu da haberin çok da iyi gelmemesine sebep olur. Ayrıca kötü haber önce verilirse, arkasından gelen iyi haberin kişiye iyi gelme şansı doğar. Birçok denekle yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki, insanlar için ideal formül kötü haberi önce vermek” dedi.

“Kötü haber sandviçi” konseptini de eleştiren Legg, bu yöntemin haberi alana değil verene yaradığını ifade etti. “Kötü haber sandviçi, birine kötü bir haberi verirken, onu iki tane iyi haberin arasında sunma anlamına geliyor. Bu şekilde, kötü haberi alan kişinin travması minimize edilmeye çalışılır. Ancak bu yöntem yüzünden, haberi alan kişi haberle düzgün bir biçimde yüzleşemez. İki iyi haberin arasındaki kötü habere odaklanmak zor olur ve insanın kafası karışır. O yüzden birine kötü bir haber vermek söz konusuysa, yanına sadece bir tane iyi haber konmalı” diyen Legg, esas önemli olan kriterin “hedef nokta” olduğunu ifade etti. Araştırmacı, “Karşınızdaki insanın bir davranışına dair kötü bir haber verip onu değiştirmesini bekleyecekseniz, bu süreçte kafasını karıştırmak doğru olmaz” dedi.