Yeni Yüzyıl gazetesinden Erol Mütercimlerbugünkü köşesinde 'Diyanet işlerilağvedilsin' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Mütercimler nefret kustuğu yazısında daha Diyanet İşleri'nin kime bağlı olduğunu bile bilmezken tüm yalan haberleri yazısının içine fikir diye kaydetmiş. 

Kendi açısından Rıfat Börekçi'yi siyasi bulmayan ama 1946'dan sonra bu kurumun bozulduğunu söylüyor. Yazar burada tek parti yönetimin bitmesini kastediyor. Malum o zamanlarda CHP il başkanı aynı zamanda o ilin valisiydi ve imamları da onlar atıyordu. 

Mütercimler'in söylemlerine bakıldığı zaman terör örgütünün siyasi uzantısı partinin eş başkanı olan şahısla aynı cümleleri sarf ettiğini görüyoruz. 

Bu yazı ulusalcı ve bölücü kesimin din düşmanlığı olduğu zaman nasıl ikiz kardeş gibi davrandıklarına bir kanıt daha.

İşte Mütercimlerin'in o yazısı:

Dün elektronik medya ve televizyon kanallarının birkaçı tüm Türkiye’yi şaşkınlığa sürükleyen bir haberi duyurdu.

Ortalık karıştı. Diyanet iki kez açıklama yaptı ama soruyu da verilen yanıtı da inkâr edemedi. Böyle bir soru olamaz, olmaz türünden açıklama yayınladı. Ancak böyle bir olay olmamıştır diyemedi. Çünkü bu soru ve cevabı kendi internet sitelerinde yayınlandı. Her ne kadar tepkiler üzerine kısa bir süre sonra kaldırıldıysa da!

BİR SAPIĞIN SÖZLERİNE İNANIYOR

Ensest ilişki meraklısı bir sapık Diyanet İşleri Başkanlığı Din Bilgilendirme Platformu’na bir soru sormuş ve Fetva Bölümü Başkanlığı görevlisi de ciddiye almış buna cevap vermiş, üstelik büyük bir iş yapmış gibi bunu da internet sitelerinde yayınlamışlar. Bakın biz çok çalışıyoruz edasıyla. Soruyu ve hele çok ayrıntılı olarak verilmiş yanıtı yazmaktan bile utanırım, kısaca şu: Bir baba öz kızına şehvet duyarsa ne olur?

"LAİKLİK İÇİN KURULDU"

Bu sapık ve sapkın soruya bin yıl önce yaşamış din alimlerinden alıntılarla yanıt veren, toplum barışını bozan, inanan gerçek Müslümanları çok üzen ve İslam dinini bozan bu Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır. Artık zamanı geldi. 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye’yi laikleştiren beşli yasa paketinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş kararı doğruydu. Çünkü Osmanlı Devleti’nde çok önemli işlevi olan “evkaf ve şeriye vekaleti” kaldırılırken, önemli kurumlar olan vakıfların yaşamlarının sürdürülmesi ve Müslüman toplumun ortak dini günlerinin sağlıklı yaşanması gerekiyordu. Bu karar stratejik bir karardı. DİB’in kuruluşu Cumhuriyet’in laik dünya görüşüne aykırı değildir. İlk başkanı olan Börekçizade Rıfat Efendi yalnızca Milli Mücadeleyi destekleyen birisi olmasının ötesinde aydınlık kafalı bir din adamıydı. Kurumu siyasallaştırmadan, tek bir mezhebe hizmet etmeyip, tüm İslami inanç mensuplarını kucaklayarak tam 15 yıl Diyanet İşleri Başkanlığı yaptı. 1946 yılından sonra bu kurum bozulmaya başladı, mensupları yavaş yavaş mezhepçilik girdabına kapıldılar. Bugün artık tamamen siyasallaşmış, dini siyasetin emrine vermiş bir kurum yaratılmıştır. Bu olay, fetva kurulu başkanlığı denilen bölümün ilk yediği halt değildir. Nişanlı çiftlerin nasıl davranması gerektiğine de karar vermekte, Alevilik kırmızı çizgimizdir açıklamasını yapmak cüretini göstermektedir. Aleviliği İslamiyet dışı ilan edebilme edepsizliğini bile ilan etmişlerdir.

MÜTERCİMLER'DEN HADDİNİ AŞAN CÜMLE

Fetvalar yayınlayan kurumun başındaki zat ortalarda yok. Ülke dışında dolaşmaktan, memleketin içindeki olaylardan habersizdir. İran’a ayar vereceğine, başkanı olduğun kurumdaki densizlere hadlerini bildirsene, be adam! Ama soyadına uygun hareket ederek, her şeyi görmezden gelmektedir. Mehmet Görmez kendisini “şeyhül İslam” yerine koymuştur. Ya da bağlısı olduğu bakan ona bu misyonu yüklemiştir ki, o da, buna göre davranıyor. Türkiye Cumhuriyet’i gerçekten laik dünya görüşüne sahip bir devletse zaten DİB gibi bir kurum bu haliyle çok yanlıştır. Olmaması gerekiyor.

KLASİK LAİK KAFA

Cumhuriyetin siyasi tarihine bakalım, bu kuruma başkanlık etmiş kaç kişinin siyasette olduğunu görürüz. Akıl soruyor; bu başkanlar neden milletvekili yapılır? Bu adamları parlamentoya girecek potansiyel adaylar olarak kurgularsanız, işte bu saçma sapan olayları yaşamaya da müstahak hale gelirsiniz. DİB artık kontrolden çıkmıştır, reformla da düzelmez, kapatılmalıdır. Camiler cemaate devredilmelidir. İmamların maaşlarını vergi mükellefleri değil, cami müdavimleri ödemelidir. Ensest ilişkiye ilgi gösteren din alimlerine ve görüneni görmezden gelenlere ihtiyacımız yok, Cuma’ya da gideriz, bayramı, kandili de biz hakkıyla kutlarız.