2010 yılından beri önce düşük oranda sonra gittikçe artan Fetö üzerinden Haçlı saldırısı şimdiye kadar çeşitli aşamalardan geçti, her seferinde başta RTE'nı teslim alma ve onun Emperyalizme karşı başlattığı mücadeleyi bıraktırma çabaları ve tehditleri boşa çıktı.

15 Temmuz'da zirveye çıkan bu çabaları, darbeyi kendileri yedikten sonra ekonomik olarak Türkiye'yi diz çöktürmek istemeleriyle devam etti. Halk dövizin yükselmesiyle geçmişte asla yapmadığı bişeyi yaptı. Ülkesine yönelik New York'ta RTE'nin masasında "Direnmeyi bırak yoksa senide ülkenide mahvederiz" diyen Rotschild ve Kissenger köpeklerine karşı #dövizinitürkiyeiçinboz #bozdoları kampanyalarıyla bu oyunu da bozdu. Sıra şehir eylemlerine gelmişti yeniden, "Türkiye'de anti demokratik bir devlet var bu devlete de PKK Fetö ve CHP HDP direniyor" algısını BBC ve diğer Batı medyası şişirerek vermiş ve ayrıca "Diktatörün şiddet yanlısı siyaseti şiddetle cevap bulmuştur" yayınları yapmaktadır.

En son BBC tıpkı bu sene Mart ayında Alman gizli servisinin Alman TV muhabirlerine Türkiye'ye gidin orada PKK eylem yapacak sözlerini söylemesi gibi, MI6 da BBC'yi terör eyleminin olacağı yer ve noktayı söylemesiyle skandal görüntüleri oluştu.

Anadolu halkı bunları hep not ediyor...

En son 20'li yaşlardaki genç polislerin ve sivillerin şehit olması ise halkın yüreğini dağladı. Bu yaptıklarıyla yeterince cesaret edebilseler şunu söyletecekler Kılıçtaroğlu'na "Tüm bu şiddet iktidarın uzlaşmaz tutumu yüzünden olmuştur, Cumhurbaşkanının kışkırtmalarıyla olmuştur" diyecekler. Ancak halk çok kızgın, Elbette öfkenin Batılılarca RTE ve hükümete yönlendirmesini istemelerine, bu pis oyunları halkın görmesi her şeyi bozuyor.

Halkta gittikçe yükselen bir Malazgirt Sendromu başladı. Anadolu'da İslam ve Türk varlığı en ciddi tehdit altında. Onlar bunu başaramazlarsa tüm Avrupa'nın Müslümanlaşma tehlikesi var. Bir an önce Anadolu'nun bölünmesini ve Müslümanların parçalanmasını istemekteler. Çünkü nüfusu Müslümanların lehine gittikçe artan Avrupa kıtasında kiliseler bir bir camiye dönerken, aile mevhumu Avrupalılarda bitmişken ama oraya gelen göçmenlerle demografik yapının hızla değişmesi sonucu gittikçe gayri resmi Halife olmaya başlayan ve Yeni Anayasayla BAŞKAN ve hakim konuma gelecek Recep Tayyip Erdoğan'dan sonuna kadar korkmaktalar. Korkularında haklılar. Çünkü hiç bir lider ne Türkler arasında ne de Müslümanlar arasında onun kadar sevilmedi.
Hiç bir lider Batılılar arasından ondan nefret edildiği kadar edilmedi.

Türkiye'de hem AK Parti seçmeni, hem MHP seçmeni hemde CHP içindeki ülkesini seven ve KK'nin terör destekçisi siyasetini beğenmeyen Baykal'a yakın isimler Batı'nın ne yapmaya çalıştığını görüp Bayrağa, Yurduna ve Ülkesine ve kurumlarına daha fazla sahip çıkmaya başladı. Ülkede durmak bilmeyen Batı saldırıları kutuplaşmayı arttırdı bu doğru ama kutuplaşma beraberinde ezici çoğunluğun Devletin yanında yer almasını sağladı. İngiliz üst aklı bir türlü %30 da olsa RTE'ye karşı durabilecek kemikleşmiş bir yapı oluşturamadı. Kemalistlerin büyük kısmının Batı'ya karşı tavır alması da Dingiltere'yi üzen ve başarısız kılan unsurlardandır.


Sosyal Medya'da şimdiye kadar tüm ülke sathına yayılan bir çok paylaşımım oldu ancak bunlardan hiç biri 38 şehidin içinde ölen 21 yaşındaki resmini paylaştığım ve kendi oğlumla yaşıt polis memuru hakkında yazdıklarım kadar beğeniler ve tepkiler almadı.

Niye? Çünkü hepimizin kalbi aynı oranda yanıyordu.

Ayrıca bir polis memuru kendisi ağır yaralıyken Hemşireye söyledikleri ve hemşirenin bunu ağlayarak aktarması Malazgirt Sendromuna girdiğimizin işaretidir.

"Dün gece 26 yaşında bacağı ve kaburgaları kırılmış vücudu yanık et ve barut kokan polis bir hastam, “Hemşire hanım çok ağrım var, dayanamıyorum bağırıyorum; diğer hastaları çok mu rahatsız ediyorum” dedi.

O durumda bile hala kendini değil, diğer insanları düşünüyordu.
Ara ara arkadaşlarının durumunu ve şehit sayısını soruyordu."
Bu sendrom kendisini ve hayatını ülkesi için sevdikleri için kurban etmenin adıdır. Dolarını zarar etse de bozdurmanın adıdır.

Bununla beraber bi sendrom daha var.

Bu sendromda Mankurt Sendromu


Bu sendroma tutulanlar, eskiden olduğu gibi rahatça terör ve terör yanlısı hareket edemedikleri için Demokrasinin elden gittiğini söyleyen HDP'ci PKK'lılar.


Ülkenin gittikçe Din eğilimli bir devlet oluştuğunu iddia ederek Batı'ya koşmak isteyen Stokholm Sendromlu Beyaz Türkler ve Kemal Kılıçtaroğlu,

RTE'yi ülkeyi İran Ajanlarıyla doldurduğunu iddia ederek kendilerini haklı gören FETÖcü teröristler nasıl bir ihanetin nasıl bir pisliğin içinde olduklarını göremeyen kör MANKURT Sendromlulardır.

Bu kutupta duranlar şu an birleşmiş vaziyette sayıları halkın ezici çoğunluğu karşısında bir hiç kadar.

Kazanan elbette Malazgirt olacaktır. İster bu dünyada ister ahirette....