Hicri ayların ikincisi olan safer ayına girdik. Ancak bu ayla ilgili halk arasında bela ve uğursuzlukların gök katının 1. katına intikal edeceği, musibetlerin insanların peşini bırakmayacağına inanılır.

İlahiyatçılar ise safer ayına dair birçok kişide yanlış bilgi ve inanışın hakim olduğunu söylüyor.
 
Hicri takvimde bazı ayların ve günlerin; gerek içinde farz kılınan ibadetler, gerekse bir kutsi tarihin unvanı olmaları hasebiyle mukaddes tanındığı biliniyor. Safer ayı ise bu aylar içerisinde suçlu, musibetli ay gibi dertli bir ay ilan ediliyor. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Paksoy, makbul ve sahih rivayetlerde böyle olayların vuku bulacağını destekleyen bir hadisin olmadığına dikkat çekiyor. Zaman ve mekanın insanlar için uğursuz olmadığını, aksine insanların beraatindeki zirve dilimler olduğunu vurgulayan Paksoy, safer ayının yanı sıra diğer ayların da uğursuz olduğuna inanmanın İslam düşüncesine zıt olduğuna işaret ediyor. Bu gibi inanışların Cahiliye devrinden kalma inançlar olduğunu söyleyen Kadir Paksoy, “Allah hiçbir ayı, bir günü uğursuz şekilde ve kötülük için yaratmamıştır. Safer ayının da uğursuzlukla alakası olmadığını bilmememiz gerekiyor.

Allahü Teala’nın birçok ayette zamana yemin etmesi de bizim bu zaman dilimlerine önem vermemiz gerektiğini anlatıyor.” diyor. Safer ayında yapılan işlerin hayırsız uğursuz olacağı noktasındaki iddiaları destekleyen herhangi bir rivayetin olmadığını hatırlatan Paksoy, “Safer ayının uğursuz, musibetli olduğuyla ilgili sahih, makbul bir rivayet olmadığı gibi zayıf rivayet de mevcut değil.  Uydurma bir rivayet varsa bunlar da uydurma olduğu için merduttur, yani reddedilmiştir. Bu itibarla makbul rivayetlerde böyle bir husus yoktur.” şeklinde konuşuyor. Bu sebeple aya, güne, herhangi bir olaya bakarak uğursuzluk ve ümitsizlik manası çıkarmanın yanlış olduğunu belirten Paksoy, “Böyle bir görüş ve düşünce bidattir. Bidat, İslam’da olmayan bir şeyi öne sürmektir. Bunu teyit eden herhangi bir rivayet ve dayanak da yoktur. Uydurma hususlar varsa onlar bizi bağlamaz deyip anlatmakta fayda var.” ifadelerini kullanıyor.
 
Bu ayı oruç ve dualarla süsleyin
 
Kadir Paksoy, diğer aylardaki gibi safer ayında da nafile ibadetlerin, Allah’a yaklaştıracak vazifelerin tekrarlanmasını öneriyor. Bu ayın nafile oruç ve dualarla ihya edilebileceğini vurgulayan Paksoy, Efendimiz’in (sas) de her ayın başlangıç, orta ve son günleri ile pazartesi ve perşembe günlerini oruçlu geçirmeye önem verdiğini kaydediyor. “Pazartesi ve perşembe günleri haftalık ameller, Allah’a arz olunur. Müslim ve Tirmizi’de Peygamberimiz’in oruçluyken amellerinin arz olunmasını istediği ve bugünleri de oruçlu geçirdiği bildiriliyor.” diyen Paksoy, bu günlerde oruç tutmanın sünnet ya da müstehap kabul edildiğini aktarıyor.