"2'nci dalga operasyonu" ve sonrasındaki tartışmaların ortasındaki isim olan Savcı Muammer Akkaş'ın imzasını taşıyan Gezi olayları iddianamesinde, 4'ü tutuklu 36 kişi hakkında 3 yıldan 58 yıla kadar değişen hapis cezası istendi.
İddianamede, Taksim Meydanı yayalaştırma projesi kapsamında Taksim Gezi Parkı'nda 28 Mayıs 2013'de başlayan protestolar, demokratik tepkinin ötesine geçerek terör örgütleri ve marjinal grupların yönlendirmesiyle terör örgütlerinin propagandalarına ve eylemlerine dönüştüğü ifade edildi.
Kamu mallarına, özel mülkiyeye zarar verme, kamu görevlilerini aciz düşürme, güvenlik güçlerinin yaralanmasına sebebiyet verildiği belirtilen iddianamede, 11 Haziran 2013'de Taksim Meydanı'nda bulunan terör örgütlerinin bayrak ve flamaları ile posterlerinin toplanmasına yönelik yapılan faaliyet sırasında terör örgütü mensuplarının güvenlik güçlerine molotof kokteyli, ses bombası sapan atmak suretiyle engellemeye çalıştıkları kaydedildi.
"DEVLETİ VE GÜVENLİK GÜÇLERİNİ HALKIN GÖZÜNDE ACİZ GÖSTERME"
Yapılan eylemlerin terör örgütü propagandasına dönüştürüldüğü belirtilen iddianamede, “Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde kimliklerinin gizlenmesi amacıyla yüzü tamamen veya kısmen kapatma, görevli memurlara görevini yaptırmamak için direnme eylemleri ile Taksim Gezi Parkı protestolarının masum bir demokratik halk kullanımı eylemi olarak kalmadığı" belirtildi.
Ana arterler ve ara yollarda kurulan barikatların örgüt mensuplarının yönlendirmesiyle yapıldığı anlatılan iddianamede, “Devlete karşı isyan etme, cebir şiddet kullanarak kurtarılmış bölgeler oluşturma, kargaşa ve kaos ortamı yaratılarak vatandaşı sindirip devleti ve güvenlik güçlerini halkın gözünde aciz göstermeye doğru yöneltmiş" ifadelerine yer verildi.
TAKSİM MEYDANI'NI SAVAŞ ALANINA ÇEVİRDİLER
Molotof, ses bombası, havai fişek, sapan, taş sopa ve balyoz kullanan saldırgan grupların Taksim Meydanı'nı savaş alanına çevirdiği belirtilen iddianamede, “Taksim ve çevresindeki işyerlerinde hayat durmuş, oteller boşalmış, eylemci haricinde Taksim'e giriş çıkış durmuştur" denildi.
POLİS ORANTILI GÜÇ KULLANDI
İddianamede, “Dünyada ülkemizi zor duruma sokmak, devletimizi itibarsızlaştırmak isteyen terör örgütlerinin istediği ortama son vermek, Atatürk Kültür Merkezi'nde ve Atatürk anıtındaki illegal pankart ve dövizleri indirmek amacıyla" güvenlik güçlerinin Taksim Meydanı'na girdiği ancak başlarını Devrimci Karargah örgütünün çektiği terör örgütü mensuplarının bombalı, molotoflu, havai fişekli saldırıda bulunduğu ve birçok polisin yaralandığı belirtildi.
Defalarca uyarı anonsu yapan polisin eylemcilere “orantılı güç" kullandığı belirtilen iddianamede, Sosyalist Demokrasi Partisi binasında yapılan aramalarda ele geçen belgelerin, “Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilerek yeşil alanın yok edilmemesi gibi masumane bir taleple meydanlara çıkan vatandaşları provoke ederek terör ortamı oluşturmak ve halkı kışkırtmak olduğu anlaşılmaktadır" ifadeleri kullanıldı.
EYLEMLERİN BİLANÇOSU
İddianamede şu ifadelere yer verildi. "Sol terör örgütlerinin öncülüğünde çeşitli mihrakların yardımları ile büyüyen olaylar provokatörlerin çağrıları ile gelen gruplar tarafından kitlesel bir şiddet eylemine dönüşmütür. Sopa taş sapan havai fişek ve molotof kokteyliyle yapılan saldırıda 280 işyeri 103 polis otosu 259 özel araç, bir konut, bir polis merkezi, 5 kamu binası, 12 parti binası, reklam panoları, trafik levhaları, otobüs durakları, kaldırımlar, MOBESE kameraları, sinyalizasyon sistemleri, park ve peyzaj düzenlemeleri, aydınlatma direkleri, polis noktalarına zarar verilmiş, milyonlarca lira zarar meydana gelmiş, olaylar sırasında 915 vatandaş ve 514 güvenlik görevlisinin yaralandığı anlaşılmıştır."
Davanın ilk duruşması 15 Mayıs'ta Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görülecek.
(BB)