Samatya'da Ermeni asıllı Türk vatandaşı Maritsa Küçük'ün (85) öldürülmesi olayının faili olduğu iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle tutuklu yargılanan Murat Nazaryan üçüncü kez hakim karşısına çıktı. "Ben bu suçu işlemedim" diyen Nazaryan, cinayeti 3 kişinin işlediğini, bu kişilerin kendisini zorla maktulün evine götürdüklerini söyleyerek, "Üçü de birlikte içeride maktüleye saldırdılar. Benim önce parmağımı kesip parmağımdan kan aldılar. Bu kanı oradaki bir telefon faturası gibi bir belgenin üzerine sürdüler" dedi. Mahkeme sanığın akıl hastalığının olup olmadığının araştırılması için dosya ile birlikte Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi'ne sevk edilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanık Murat Nazaryan ve taraf avukatları hazır bulundu. Küçük Ailesi'nin avukatı Eren Keskin, "Dava açıldıktan sonra mahkemenize gönderilen ekspertiz raporlarında olay yerinden alınan kan örneklerinin, sanıktan başka şahıslara ait olduğu ve başka kadınların kan örneklerinin de olduğu belirlenmiştir. Soruşturma alelacele yapılmıştır. Adli Tıp Kurumu'nca verilen rapor yetersizdir. Biz tüm bu raporların tomar halinde Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek yeniden inceleme yapılmasına, başka faillerin olayda olup olmadığının tespitini istiyoruz. Kanaatimize göre olayda sanıktan başka faillerde vardır" dedi.
"3 KİŞİ BENİ MAKTÜLÜN EVİNE ZORLA GÖTÜRDÜ"
Tutuklu sanık Murat Nazaryan da "Ben bu suçu işlemedim. Esasen bu işin içerisinde var diye kendi yakın akrabalarıma bilgi verdim. Beni bu suça sürükleyen üç kişiyi tanımıyorum. Beni bu suça sürükleyen üç şahıs normal insandı. Fiziki özelliklerini hatırlamıyorum. Bana bu 3 kişi, 'Seni öldürürüz, akrabanı da öldürürüz' dediler. Beni maktülün öldürüldüğü evine zorla götürdüler. Birlikte içeri girdik bana dediler ki 'Bu iş acemi işi olsun' dediler. Birlikte içeri girdiğimizde kapının tam girişindeydi. Üçü de birlikte içeride maktüleye saldırdılar. Üzerlerinde silah vardı. Ancak bıçakla yaptılar. Hatta ellerinde ki bıçak küçük bıçaktı. Maktülün evinden bıçağı aldılar. Tek bir bıçak vardı. O da meyve bıçağıydı. Zaten maktüleye bir bıçak vurduktan sonra ben kaçtım. Benim önce parmağımı kesip parmağımdan kan aldılar. Bu kanı oradaki bir telefon faturası gibi bir belgenin üzerine sürdüler. Karakolda da psikolojik baskı altındaydım. Orada anlatamadım. Sorgu hakimliğinde ve ilk mahkemede de korktuğum için bunları söyleyemedim. Artık yapacak bir şeyim kalmadı. Bu nedenle olayın oluş şekli ile ilgili açık beyanda bulunuyorum. Cezaevinde de kendimi güvenlikte hissetmiyorum. Uyuyamıyorum ve hap kullanıyorum" diye konuştu.
"ÜÇ KİŞİNİN RESİMLERİNİ GÖRSEM TANIRIM"
Nazaryan, "3 ay pansiyonda kaldım. Bu cinayeti işlemiş olsaydım kaçardım. Zaten pansiyonda kalırken de kimliğimi vermiştim. Bu üç kişinin maktüleyi neden öldürdüklerini bilmiyorum. Fiziki özelliklerini tarif edemem. Ama resimlerini görsem tanırım .Ben olaydan önce maktülenin evine gitmedim" diye konuştu.
KUMKAPI'DA HARAÇ ÇETESİNDEN KAÇTIM
Sanığın avukatı Cafer Gül ise "Müvekkilim birilerinin zorla kendisini maktulün evine götürdüğünü bana cezaevinde anlattı. Ayrıca Kumkapı Çetesi'nden bahsetti. Kendisinden de haraç istediklerini söyledi" dedi. Mahkemenin soruları üzerine sanık Nazaryan “Kumkapı'da oturduğumda Diyarbakırlılar, Bingöllüler benden haraç alıyorlardı ve başka şeylerde isterdiler. Ben bu çeteden kaçarak Koca Mustafa Paşa'ya geldim. Ama beni orada da buldular. Ancak benim oturduğum yer Koca Mustafa Paşa değildir, akrabalarım var onlara giderken beni yakaladılar. Ancak beni maktulün evine götüren üç kişi, Kumkapı'daki şahıslar değildir. Onlar kabadayı olarak tanımladığım kişilerdir. Beni olay yerine götüren şahısların hangi suç tipi ile uğraştıklarını bilmiyorum" dedi.
AKIL HASTALIĞININ OLUP OLMADIĞININ ARAŞTIRILMASI İÇİN ADLİ TIP KURUMU'NA SEVK EDİLDİ
Mahkeme sanığın akıl hastalığının olup olmadığının araştırılması için dosya ile birlikte Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi'ne sevk edilmesine karar vererek duruşmayı 30 Aralık 2013 tarihine erteledi.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİSLE CEZALANDIRILMASI İSTENİYOR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Nazaryan'ın, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor. Nazaryan mahkemedeki diğer ifadelerinde kimseyi öldürmediğini söylemişti.