İZMİR'de, 'İmbat Dalgası' adıyla TCDD Liman İşletmesine yönelik yolsuzluk operasyonunda tutuklanan 14 şüpheli arasında bulunan işadamı M.C.B. hakim huzurunda verdiği ifadesinde, operasyonun siyasi olduğunu söyledi.
İzmir Liman İşletmesinde yolsuzluk yapıldığı yönünde İzmir eski Valisi M.Cahit Kıraç’a 2011 yılında gelen ihbar mektubunun ardından başlatılan soruşturmanın tamamlanmasıyla, beş gün önce 5 ilde, 27 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin teknik takip sırasındaki telefon görüşmelerinde sık sık rüşvet amaçlı alınan para, elbise gibi konulardan bahsettikleri, ortaya çıktı. Şüphelilerden, Liman İşletme Müdürü T.Y. de, arkadaşıyla yaptığı görüşmede, komisyonunda bulunduğu ihaleyi alacak olan İtalyan firmasının konteyner taşıma vincini ilk kez yapacağını buna uygun olmadığını, şartnamenin buna göre düzenlendiğini, bunda imzası olanların da ortaya çıkması durumunda ağır cezaya çarptırılabileceklerini söylediği yer aldı.
İşlemleri tamamlanan zanlılardan 4'ü ifadeleri alındıktan sonra savcının talimatıyla emniyetten serbest bırakıldı. Dün, emniyette işlemleri tamamlanan 23 zanlı da adliyeye sevkedildi. Soruşturmayı yürüten Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Ali Çelik 23 zanlıdan 14’ünü tutuklama talebiyle mahkemeye gönderdi.
İstanbullu işadamı M.C.B., Ş.Ç., Ş.A., H.B., A.O.Y., B.K., İ.Ç., M.E.S., F.Y., M.A.A. ve M.T.U. 'Rüşvet almak ve vermek', İzmir Liman Müdürü T.Y. ve N.A. 'Rüşvet almak ve verme', 'İhaleye fesat karıştırmak' ile B.B. 'İhaleye fesat karıştırmak' suçlarından tutuklandı.
BACANAĞI NÖBETÇİ MAHKEME SERBEST BIRAKTI
Polise dün teslim olan Binali Yıldırım’ın bacanağı C.H. ise adliyeye akşam saatlerinde getirildiğinden 14 sanığın tutuklandığı mahkemeye değil, nöbetçi mahkemeye tek başına sevk edildi ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayla ilgili 9 kişinin aranması ise sürüyor.
"BİNALİ YILDIRIM NİKAH ŞAHİDİMDİ"
Tutuklanan 14 şüpheli savcılıkta verdikleri ifadelerinde, yöneltilen suçlamaları kabul etmedikleri öğrenildi. Tutuklananlar arasında bulunan fabrika sahibi M.C.B., “Bu olaylar nedeniyle bankalar tarafından fabrikama tedbir konuldu. Süpheli sıfatıyla mahkeme huzuruna getirildim. Ancak televizyon yayınları nedeniyle tedbir kararı konulmasından dolayı suçlu ilan edildim. M.T.U., benim yeğenimdir. Çin'den ziyaret dönüşü hediye vermiştim. Kimseye rüşvet vermedim. 17 Aralık’ta Oda TV’deki yayında ismimin geçmiş olmasından dolayı Menemen Emniyet Müdürlüğü ile Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade vermek için başvurdum. Bana herhangi bir suçlama olmadığı belirtilerek ifademin alınmayacağı bildirildi. TCDD’den değişik tahrilerde 4 ihale aldım. Her defasında ihale neticesinde zarara uğradım ve ceza kesintilerine mahruz kaldım. Binali Yıldırım, benim nikah şahidimdir. Onun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvurusu nedeniyle 17 Aralık tarihinden sonraki olaylar nedeniyle isnat altında kaldığım görüşündeyim. Sanıklardan Ş.Ç’i tanırım. Kendisi, ihale grup müdürümüz G.A. ve M.T.U., şahsi ihtiyaçları nedeniyle yeni ev almak için borç para istediği iletildi. Her defasında reddettim. Daha sonra Ş.Ç., benim çalışmış olduğum yere teknik bir konuyu görüşmek amacıyla geldi. Şahsi ihtiyacı nedeniyle borç para isteme yönündeki talebini yineledi. Kabul ettim. Kendisi gittikten sonra banka havalesi ile borç parayı gönderdim. Daha sonra geri ödemesi bir yıl sonra muhasebemize yapıldı” dedi.
RADAR CİHAZIYDI
Şirket çalışanı olduğunu söyleyen M.T.U. ise, “M.C.B., yurt dışından gelirken lazer kalemi ve radar cihazı getirdi. Ankara’daki alışveriş merkezinin bahçesinde görüşmede elektronik lazer kalemini bana teslim etti. Diğer radar cihazını da M.Y., isimli kişiye teslim etti. Rüşvet vermedim. Rüşvete aracılık etmedim” dedi.
Ş.Ç., ise “Ben 27 yıldan beri devlet memuru olarak görev yapıyorum. Mevzuatı da iyi bilirim. Rüşvet almak ve vermekle suçlanıyorum. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Böyle bir suç işlemiş değilim” dedi.
YEMEK PARASINI BEN ÖDEDİM
Alsancak Liman Müdürlüğüne 2010 yılında tayin ile geldiğini belirten T,Y., 2011 yılına kadar limana gelen gemilerin atıkları kamu kurumu tarafından işlemlerinin yapıldığını, daha sonra bu işlemlerin taşeron firmalar tarafından yapılacağı konusunda kararların alındığını belirtip, “Yakamoz ve Akmar isimli firmalar doğrudan temin yöntemiyle talepte bulundular. Akmar isimli firma ihaleyi kazandı. Daha sonra Neta isimli firma da ihaleye girdi. Hangi firma ihaleyi kazandığıda bizim çok iyi başaralı bir görevli olduğumuz yönünde methiyeler düzer, ihaleyi kaybeden kişiler ise suçlamalarda bulunur. Bu suçlamaların bunlardan kaynakklandığını düşünüyorum. En son olarak limanın ihalesini Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğünce denizcilik vakfı isimli bir firma almıştır. Bunun sahibi de devlettir. İhaleye fesat karıştırma yönündeki suçlamaları kabul etmiyorum. İhale şartnamesine göre bir ihale komisyonu kurulur ve tüm ihale işlemleri bu komisyon tarafından yürütülür. Rüşvet aldığım yönündeki suçlamayı da kabul etmiyorum. Tanıdığım kişilerle yemek yediğimde kimi zaman yemek parasını benim tarafımdan ya da karşı tarafça ödenmiştir. Bunun rüşvet olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Üzerime atılı suçlamaları reddediyorum” dedi
BORÇ ALDIM
Alsancak Liman İşletme Müdürlüğü’nde şef olarak çalıştığını söyleyen N.A., “Dört husus konusunda suçlandığımı öğrendim. Benim aynı zamanda özel olarak bir kooperatif üyeliğim ve başkanlığım vardır. Bu kooperatif daha sonra feshedildi. Ancak kooperatif başkanlığı dönemim içerisinde vermiş olduğum çekler nedeniyle karşılıksız çek keşide ettiğim iddiasıyla yargılandım ve hakkımda ceza tahakkuk edildi. Bu ceza nedeniyle cezaevine alınacaktım. Çek bedelini ödemek amacıyla o dönemde iş yapmış olduğum firmalardan çek bedelini ödemek amacıyla borç aldım. Daha sonra borçları ödeyecektim. Kardeşimin hesabına da gönderilen paralar da bu paralardır. Ben komisyon üyesi olarak katıldığım işlemlerde tek başına yetkili kişi değilim. Benden başka yetkili dört görevli daha mevcutttu. Bu nedenle ihaleye fesat karıştırmam söz konusu olamaz. Akmar firması doğrudan temin yöntemiyle kazandığı işlerde herhangi bir şikayeti olmamıştır. Ancak almadığı işler nedeniyle firmanın yöneticisi olan Y.K.’nın bir çok suçlamasına maruz kaldım. Bu nedenle müfettiş soruşturması da geçirdim, ancak ceza almadım. Genel bir isnata tabi tutulmuş bulunmaktayım” dedi.
BORÇ VERDİK
Sanık F.Y., ise “Ben şirket sahibi ve ortağı değilim, sadece çalışanıyom. N.A., isimli kişinin çeklerinin karşılıksız çıkması nedeniyle borç para talebinde bulundu. Ben de bunu şirket sahiplerine ilettim. Borç olduğu taktirde verebileceklerini söylediler. Para trafiği benim banka hesabımdan yapıldı. Zira N.A.’nın hesabı ile benim hesabım aynı bankadaydı. Daha sonra bu para şirkete iade edilmiştir. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
CIMBIZLA ÇEKİLMİŞ
Alsancak Limanın’nda servis şefi olarak çalışan Ş.B., ise “2011 yılında oturduğum evi satın almaya karar verdim. Oturduğum eski evimin satılıncaya kadar bankadan kredi çektim. Aynı zamanda uzun zamandır tanıdığım İ.Ç., İ.K. ve B.K.’dan ev satın almak amacıyla borç para aldım. Evim satılır satılmaz borcumun bir kısmını bu kişelere ödedim. Daha sonra da ödemelere devam ettim. Çalıştığım süre içerisinde beni telefonla arayan tüm kişilere işim gereği sorulan sorulara cevap verdim. Eve gittiğim zaman dahi beni telefonla arayan şahıslara da telefonla sorulmuş olan sorulara cevap vermeye devam ettim. Ancak bu telefon kayıtlarında benim görüşmelerim cımbızla çekilmek suretiyle ve benim aleyhime olacak şekilde değerlendirilmiştir. Kimseden rüşvet almadım bu yöndeki suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
Diğer zanlılarda üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi.

BK(İÖ/AAA)(FOTOĞRAFLI)