DİYARBAKIR Büyükşehir belediyesi önünde açıklama yapan 3 aile, PKK'nın kaçırdığı yaşları 15 olan 1'i kız 3 çocuklarının serbest bırakılmasını istedi. Aileler, gözyaşları içinde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Abdullah Öcalan'a seslenerek, çocuklarının bırakılmaması halinde oturma ve açlık grevi eylemi yapacaklarını söyledi.
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 23 Nisan'da düzenlenen pikniğe katılırken PKK'lılar tarafından kandırılarak dağa götürüldüğü öne sürülen Selahattin Eyyubi Anadolu Lisesi öğrencileri 15 yaşındaki H.G. ve F.A.E. ile 4 Nisan'da Abdullah Öcalan'ın doğum günü etkinliği için Adana'dan Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi'ne gittikten sonra dönmeyen H.T.'nin aileleri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde basın açıklaması yaptı. Aileler, küçük yaştaki çocuklarının kandırılarak götürüldüğünü belirterek, gönderilmelerini istedi. H.G. adlı kızın annesi Safiye G., şöyle dedi:
"Ben kızımı istiyorum. Kızımı getirsinler. Kızım daha küçüktür, bebek gibidir. Kızımı göndersinler. Herkese sesleniyorum; yalvarıyorum kızımı yollasınlar. Kızım daha 15 yaşında. 23 Nisan'da kızımı piknik diye karakol protestosu için götürmüşler. Oradan gerilla gelip kızımı götürmüş. 28 gündür canlı mezardayım. Kızımı  istiyorum. Bizi canlı mezara koşmuşlar. Götürüldüğü günden beri çok gezdik. Başvurmadık, gitmedik yer bırakmadık. Kızımı kandırıp dağa götürmüşler. Çocuk kaçırmak görülen bir şey değildir. Piknik düzenleyip kızı dağa göndermişler."
"ÇOCUĞUMA KIYIP BAKKALA GÖNDERMEZDİM"
H.G. ile aynı okulda okuyan ve 23 Nisan'da PKK tarafından dağa götürüldüğü belirtilen F.A.E.'nin annesi Mahfuze E. ise, oğlunun piknik amaçlı Lice'ye götürüldüğünü ve kadın PKK'lılar tarafından propaganda yapılarak, kandırılarak dağa çıkarıldığını söyledi. Çocuğunun gönderilmesini istediğini, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Abdullah Öcalan'a da seslenmek istediğini söyleyen gözüyaşlı anne şöyle konuştu:
"15 yaşındaki çocukların dağa gönderilmesini istemiyorum. Barışın bir an önce gelmesini istiyorum. Hiçbir anne ağlamasın. Çocuğumun Lice kırsalında olduğunu yerel kaynaklardan duyduk. Ama şimdi nerede bilmiyoruz. Çoğumuz lise ikinci sınıf öğrencisi. BDP'li tüm yetkililere ulaştık. BDP'liler bize cevap vermedi. Oğlumun sağlık sorunları var. Sol gözünde göz tembelliği var. Yüzde 80 sol gözü görmüyor. Vücudundaki kemikleri de zayıf. 15 yaşına kadar düşme sonucu kemikleri sürekli kırılıyordu. Çocuğum 15 yaşanda, ama ben onu bir bakkala bile göndermedim. Sadece eğitimine önem verdik. Çocuğumun sağlıklı olarak gönderilmesini istiyorum. 12 yaşına kadar üstü açılmasın diye yanımda yatırdım çocuğumu. Ama şu an dağlarda benim çocuğum. Bir an önce çocuğumun bırakılmasını istiyorum. Bütün çocuklar gelsin, barış gelsin hiçbir anne ağlamasın. Şu an nerede, ne yapıyor bilmiyorum. Ben çocuğuma ekmek almaya kıyamayıp gönderemezdim. Tüm devlet yetkililerine sesleniyorum. 15 yaşındaki çocuklar dağa gitmesen bu işe el atsınlar. Barış gelsin artık hiçbir anne ağlamasın. Bütün yetkililere yalvarıyorum. Abdullah Öcalan'a sesleniyorum lütfen barış bir an önce gelsin. Oğlumun bana geri gönderilmesini istiyorum. Dağlarda savaşmasını eline silah almasını istemiyorum. Bu konuşmalar burada kalsın istemiyorum. Onların yeri eğitim. Benim oğlum başarılı bir öğrenci Fen lisesi öğrencisi.Benim oğlumun yeri dağ değil, okul. Kalem. Bunlar dağa itmek amaçlı pikniğe gitmediler. Bir şekilde kandırıldılar. İkna edip götürmüşler. 3 tane çocuk geri gönderildi. Biz de bekledik. Geri göndersinler diye gönderilmediler. Demek ki onların torpili varmış. Bizim torpilimiz yok. Bundan sonra oturma eylemi yapacağız. Çocuğumu istiyorum. Gerekirse açlık grevine de gireceğim."
"TAKDİRLİK BİR ÇOCUĞUN DAĞDA İŞİ OLAMAZ"
Baba Selami E. de, çocuklarının gelmesini istediklerini ifade ederek, "Çocuğumuzun yeri okuldur, taktirlik bir çocuğun dağda işi olamaz. Elinde silah olamaz, olmasını istemiyoruz. Biz bugüne kadar aile olarak elimize silah almadık, silahlara karşıyız. Dedemizden kalan ruhsatlı silahı bile emniyete teslim ettik. Silah, kan ölüm bize göre bir şey değil. Oğlum bunu yapamaz, yapmaması lazım, geri gelmesi lazım" diye konuştu.
F.A.E.'nın 9 yaşındaki kız kardeşi Roza E. de, elinde tuttuğu ağabeyinin fotoğrafını göstererek, gözyaşları arasında abisinin bırakılmasını ve eve gönderilmesini istedi. Basın açıklaması için Adana'dan gelen Emine T. ise, 15 yaşındaki oğlu H. T.'nin 4 Nisan'da Öcalan'ın doğum günü nedeniyle Halfeti'ye götürüldü ve bir daha gelmediğini ifade ederek, "Ben çocuğumu istiyorum. Çocuğumun geri gönderilmesini istiyorum. Herkesten yardım bekliyorum. O yaştaki bir çocuğun yeri dağ değil, ailesinin yanıdır"diye konuştu.
"ÇOCUKLARIN ELİ KALEM TUTMALI, SİLAH DEĞİL"
Basın açıklaması sırasında, "23 Nisan'da götürülen çocuklarımızı geri verin", "15 yaşandaki çocukların siyasi düşüncesi olamaz" ve "Çocukların eli kalem tutmalı silah değil" yazılı pankartlar taşınırken, aileler adına hazırlanan ortak açıklama metni okundu. Açıklamada, 23 Nisan 2014 tarihinde Megam-Der tarafından çocuklarının piknik bahanesiyle Lice kırsalına götürüldüğünü ve PKK'ya teslim edildiği ileri sürülerek şöyle denildi:
"Çocuklarımız H.G. ve F.A.E. 15 yaşındadırlar. Bu yaştaki çocukların ulusal ve uluslararası hukuka göre, 'Kendi iradeleriyle karar verme' sorumluluğuna sahip değillerdir. bu husus bütün uluslararası sözleşmelerde imza altına alınmıştır. Nitekim HPG/PKK'nın 5 Ekim 2013 tarihinde imzalamış olduğu, 'Çocukların silahlı çatışmaların etkilerinden korunmasına dair taahhütname (Cenevre çağrısı)' kapsamında 18 yaş altındaki çocukların çatışmalarda yer almasını engellemek ve onları çatışmaların etkilerinden korumaya dair yükümlülükleri bulunmaktadır. Yine bu sözleşmeye göre, '16 yaşın altındaki çocuklar, hiç bir şekilde örgüte kabul edilmeyeceklerdir.' Çocuklarımız 16 yaşından küçüktür. Çocuk hakları bildirgesine göre bu yaştaki çocukların yeri, askeri eğitim kampları değil, ailelerin yanıdır. Bu nedenle PKK'ya ve sayın Abdullah Öcalan'a çağrımızdır; İmza attığı uluslararası anlaşmaya uymalı ve çocuklarımızı derhal serbest bırakmalıdır. 23 Nisan'da götürülen çocukların bir kısmını geri bırakıldığı gibi, bizim çocukların da serbest bırakılmasını istiyoruz."
Açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete de çağrı yapılarak, "Barışın ülkemize bir an evvel gelmesiyle çocuklarımızla birlikte dağdaki herkesin ailelerine kavuşması için gerekli çalışmaların yapılmasını istiyoruz. İnsan hakları kuruluşları sivil toplum örgütleri ve tüm kamuoyuna çağrımızdır; bu insanlık dramına sesiz kalmayın ve bu olayın takipçisi olun. Bizler H.G. ile F.A.E.'nin aileleri olarak buradayız. Çocuklarımız bizlere teslim edilinceye kadar da eylemlerimize devam edeceğiz"denildi.

FA,BB(GG/İD) (FOTOĞRAFLI)