Serpil KIRKESER / İstanbul, () Gazze'ye insani yardım taşıyan "Mavi Marmara" gemisine yönelik İsrail askerlerince düzenlenen saldırıya ilişkin, aralarında olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de bulunduğu 4 sanığın yargılandığı davada, 5 kişi 'müşteki' sıfatıyla ifade verdi. Mavi Marmara Gemisi'ne İstanbul'dan bindiğini söyleyen Recep Köse de "Oğlum olay tarihinde 6 yaşındaydı, okula başlamamıştı. Şimdi, oğlum silah oyunu oynadığında İsrail askeri olmak istiyor. Çünkü öldüren taraf İsrail'di. Karşı taraf olmak istemiyor. Yani kısaca benim oğlum ölmek istemiyor. Oğlumun bu yaşananları unutmasını istiyorum" dedi. 
İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nce adliyenin büyük salonun yapılan duruşma bazı mağdur ve müştekilerin avukatları hazır bulundu. Duruşmada, sanıkları İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil etti. Öte yandan Fransa, İngiltere, Güney Afrika, Tunus'un da aralarında bulunduğu 10 ülkede görev yapan avukatlar da duruşmaya katıldı. Müşteki sıfatıyla ifade veren ve Mavi Marmara Gemisi'ne İstanbul'dan bindiğini söyleyen Recep Köse de, gemide kaptan köşkünde kurulan canlı yayın ekibinde genel yayın yönetmenliği yaptığını söyledi. Olay günü İsrail askerlerinin ateş ederek gemiye yaklaştıklarını söyleyen Köse, "Olan biten her şeyi kameralardan izliyordum. Gemi de 3 kamera vardı ayrıca güvenlik kameraları da canlı yayın sistemine bağlıydı. Onun yanı sıra gemide bulunan 500 kişide cep telefonu vardı. Yani gemide kör nokta diye bir şey yoktu. Bütün bu görüntüleri peş peşe eklersek gemide kim ne yapmış çok net görülebilir. Olay anında uydudan düştük ve internet bağlantımızda kesildi" dedi.

"ŞİMDİ, OĞLUM SİLAH OYUNU OYNADIĞINDA İSRAİL ASKERİ OLMAK İSTİYOR"
"Kan kokusunu ilk defa bu kadar yoğun hissettim" diyen Köse, yaşanan o anın bir kaos olduğunu söyledi. Olaydan 4 yıl sonra ifade verebildiğini söyleyen Köse, "4 yıl önce bir oğlum vardı. Şimdi 3 çocuğum var. Benim ve ailemin psikolojisi bozuldu. Adalet istiyorum. Ya onlar, ya biz suçluyuz. O gün nasıl oradan kurtulmayı beklediysek, şimdi de adalet bekliyoruz. Oğlum olay tarihinde 6 yaşındaydı, okula başlamamıştı. Şimdi, oğlum silah oyunu oynadığında İsrail askeri olmak istiyor. Çünkü öldüren taraf İsrail'di. Karşı taraf olmak istemiyor. Yani kısaca benim oğlum ölmek istemiyor. Oğlumun bu yaşananları unutmasını istiyorum. Mahkemenizden bir çözüm bekliyorum. İsrail'den olaya ait görüntüleri istersek her şeyi net görebiliriz" şeklinde konuştu.

"DÖVÜLEREK TUTUKLANDIM"
Müşteki sıfatıyla ifade veren Ümit Sönmez, olay gününe ilişkin İsrail'in elinde görüntülerin olduğunu, İsrail'in görüntüleri göndermesi halinde gerçeklerin ortaya çıkacağını belirtti. Görüntülerin izlenmesi halinde kimin katil, kimin masum olduğunun açıkça görüleceğini söyleyen Sönmez, olay gününü de anlattı. İsrail askerleri tarafından darp edildiğini ve sağ omzundan yaralandığını söyleyen Sönmez, "Olaydan sonra şeker hastalığına yakalandım. Hala tedavi görüyorum. Bize bazen , 'İşkence gördünüz mü?" diye soruyorlar. Bizim yaşadıklarımız zaten işkence gibiydi. Dövülerek tutuklandım. Ayaklarıma tekme atılarak oturtuldum. Bize sorgu sırasında güvenlik görevlileri küfür etti. Yabancı aktivist kadınlar da dövüldü. Gemiye eşimle binmiştim. Arka güvertede helalleştik bir daha birbirmizi göremeyiz diye. Bülent Yıldırım başta olmak üzere bütün arkadaşlarımız saatlerce sorgulandı." Şikayetçi olduğunu söyleyen Sönmez, "Geminin üzerinde durup ateş eden İsrail askerlerinin yargılanmasını talep ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.

"SAĞ AYAĞIMDAN VURULDUM VE ÇOK KAN KAYBETTİM"
Müşteki sıfatıyla ifade veren Sadreddin Furkan da Gazze'ye yardım amacıyla giden Mavi Marmara Gemisine binmek için başvurduğunu anlatarak şöyle konuştu: "İsrail gemileri uzaktan görünmeye başladı ve saat 04.30'da iyice yaklaştı. Bu sırada müslümanlar da namaz kılmaya başladılar. 30-40 bot, gemiyi çevirdi. Askerler ateş ederek gemiye çıkmaya başladılar. Yarım saat uğraştılar gemiye çıkamayınca helikopterden ateş etmeye başladılar. Bu sırada gemiye inen İsrail askeri arkadaşlarımız tarafından etkisiz hale getirildi. Bu sırada arkadaşımız Cengiz Akyüz şehit oldu. Bu sırada sağ ayağımdan vuruldum ve çok kan kaybettim. 2 saat sonra İsrail askerleri gemiyi ele geçirdi. Gemiye binen İsrail askerlerinin suratında maske vardı. Ellerinde silah, yanlarında da eğitilmiş köpekler bulunuyordu. Daha sonra askerler kımıldayacak halimiz olmamasına rağmen yaralılara silah çekti. Daha sonra da hastaneye götürüldük. Hastanede iğne vurdular. Kendime geldiğimde çırılçıplaktım. Daha sonra bizi sorguya alarak "İsrail'e neden geldin, İsrailli arkadaşımızı dövmüşsün?" gibi sorular sordular. Ben de kimseyi dövmediğimi söyledim. Şu an bacağımı eskisi gibi kullanamıyorum. Şikâyetçiyim." Duruşma müştekilerin ifadesinin alınmasıyla devam ediyor.
(BB)