Ersin ERCAN/ ZONGULDAK, () - ZONGULDAK'ta gerçekleştirilen, 'Türkiye 19'uncu Kömür Kongresi'nin sonuç bildirgesinde, Soma'da 301 işçinin öldüğü maden faciası bir sistem sorunu olarak gösterildi. Taşeron işletmeciliğinde üretim ve karlılık belirleyici unsur olduğu için güvenliğin çok kolay feda edilebildiği vurgulanan bildirgede, 'Mühendislik bilim ve teknolojisi daha proje aşamasında güvenlik temel alınarak uygulanmazsa Soma faciasına benzer olayların yaşanması kaçınılmaz olacaktır' denildi.
MMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi'nce geçen 21-23 Mayıs tarihlerinde Zonguldak Dedeman Oteli'nde düzenlediği kongrenin sonuç bildirgesi açıklandı. Ana teması, 'Kömür Madenciliğinde Mekanizasyon' ve 'Termik Santraller' olarak belirlenen kongrede 43 bildiri sunulurken, Soma'da yaşanan facia ve madenlerde iş güvenliği konusu özel bir sunumla değerlendirildi. 1983'ten bu yana meydana gelen 19  toplu maden kazasında 655 işçinin hayatını kaybettiği hatırlatılan kongrenin sonuç bildirgesinde Soma faciasının katliam ve iş cinayeti olarak değerlendirildiği ve bir sistem sorunu olarak görüldüğü vurgulandı.
SİSTEM ELEŞTİRİSİ
Sistemin omurgasını oluşturan daha fazla kârı sürdürülebilir kılmak için tüm taşların döşendiği, çivilerin çakıldığı ifade edilen bildirgede, şöyle denildi: 'Kamuya ait ve kamu tarafından işletilmesi gereken madenler özelleştirme, kiralama (rödovans), hizmet alımı ve taşeron uygulamalarıyla özel mülkiyet, özel kâr ve kazanç konusu yapılmıştır. Yegane amacı kar olan özel şirketlerin amacı maliyetleri düşürmektir. Ve en büyük maliyet unsuru da işçi ücretleri ve işçi sağlığı iş güvenliği harcamaları olarak görülmektedir. Maliyetleri düşürmenin bir başka aracı da çalışma yoğunluğunu ve sürelerini uzatmaktır. Özel işletmelerde ve taşeron sisteminde bu unsurların hepsi kullanılmaktadır.'
Sistemin ana unsurunun hükümet, ilgili kurumlar ve işverenler olduğu belirtilen bildirgede şu ifadeler yer verildi: 'Gelinen noktada; siyasi iradenin kontrolsüz gücünü ve otoritesini arkasında hisseden eş, dost, akraba ve yandaşlardan oluşan türedi zenginler dizginlenemez bir azgınlıkla tüm değerleri çiğneme pahasına kârlarını daha da yükseltmek amacıyla ülkemizin doğal kaynaklarını talan etmişler ve güvenliksiz çalışma ortamlarıyla insanlarımızın hayatlarını hiçe saymışlardır. Ana unsurları hükümet, ilgili kurumlar ve işverenler olan sistemin payandaları ise başta kamu adına tarafsız yayın yapmakla sorumlu olan yayın grubu TRT olmak üzere beyin yıkama aracına dönüşmüş işbirlikçi basın, sarı sendika kavramına bile rahmet okutacak sendikalar, bu yapıdan beslenen sözde bilim adamları ve üniversiteler, kendi kimliğine yabancılaşmış kraldan çok kralcı olmuş teknokratlar ve bürokratlardır.'
SOMA FACİASI ÖNLENEBİLİRDİ
Bildirgede, Soma'da yaşanan olayın kömür yangını olduğu hatılatılarak, 'Bütün kömür ocaklarında karşılaşılabilecek bu olay öngörülebilir, önlenebilir ve kontrol edilebilir bir durumdur. Kömürün kendiliğinden yanmasını başlangıç aşamasında tespit ederek, tehlikeyi bertaraf etmek bütün kömür ocaklarında bilinen ve uygulanan bir yöntemdir. Kendiliğinden yanma ya da diğer yangın ve gazlarla mücadele konusu proje aşamasında başlar ve ocak bu parametreler dikkate alınarak tasarlanır. Bu parametreler her maden sahası için farklılıklar gösterir. Proje, bu verilerin doğru değerlendirilmesine bağlı olarak üretim ve güvenlik ile birlikte değerlendirilir ve her zaman güvenlik belirleyici etken olur. Yani güvenlik öngörülemiyor ve projelendirilemiyorsa üretim de projelendirilemez' denildi.
Bildirgede Soma'daki faciayla ilgili saptamalar ise şöyle yer aldı: 'Ocağın projesi, tasarımı, üretim planlaması ve havalandırma sistemleri bilimsel verilere uygun olarak düzenlenmemiş, kullanılan ekipmanlar da uygun niteliklerde seçilmemiştir. Bu konular gerektiği gibi denetlenmemiştir. Olayın başından itibaren kriz yenitim tam bir karmaşa ve panik ortamında bilinçsizce sürdürülmüş, Türkiye Taşkömürü Kurumu tahlisiye ekibinin koordinasyonu üstlenmesiyle bu durumun sevk ve idaresi normalleşmeye başlamıştır. Burada değinilen teknik konular sorunun ana kaynağı olan özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamaları unutulmadan değerlendirilmelidir. Aksi halde, işletmede çalışan ve 5'i meslektaşımız maden mühendisleri olan alt düzey çalışanlar da günah keçisi olarak suçlanacak, bu olay da mahkemelerin labirentlerinde kaybolup gidecektir.'
ÖNERİLER
Bildirgede taşeron, rödevans, hizmet alımı işlemleri ve özelleştirmelerin durdurulması istenirken, büyük havza geneline yayılmış kömür damarlarının işletilmesinde teknik açıdan 'Havza Madenciliği' uygulanması, kömür havzalarının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği bildirildi. Günümüzde Zonguldak ve Soma örneğinde olduğu gibi, büyük kömür havzalarının 5-10 yıllık ticari ömrü olan küçük sahalara bölünerek özelleştirildiğine işaret edilen bildirgede, 'Bu küçük ölçekli sahaları işleten firmalar ilk yatırım maliyeti yüksek projelerden kaçınmakta ya da bu yatırımları karşılayamamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik önlemler başta olmak üzere havalandırma, nakliyat gibi önemli konularda eksik yatırımlar yapmaktadırlar. Bunun sonucunda Soma'daki iş cinayetinde olduğu gibi telafisi mümkün olmayan durumlar ortaya çıkmaktadır' denildi.
Bildirgede ayrıca İş Kanunu, Maden Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilgili yönetmeliklerin yeniden yazılması, kömür sahalarının riskleri de içeren haritalarının çıkarılması, iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerine dayalı mevcut sistemin yeniden gözden geçirilerek radikal önlemler alınması, siyasi iradeden bağımsız İş Teftiş Sistemi kurularak uzman kadrolar tahsis edilmesi ve 13 Mayıs'ın maden şehitlerini anma günü olarak ilan edilmesi gerektiği belirtildi. Son düzenleme ile Maden Mühendisleri Odası'nın idari ve mali yönden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlanması da baskı olarak değerlendirilerek eleştirildi.

EE (EE/RT)