İZMİR merkezli olarak düzenlenen operasyonun ardından açılan 'gizli bilgi ve belge bulundurma' davasının en önemli sanıklarından, üniversiteli Narin Korkmaz’ın babası Atilla Korkmaz, davaya ve kızına yönelik suçlamalarla ilgili açıklamalar yaptı. Kızının ülkesine karşı suça karıştığının ispatlanması durumunda ömürboyu hapisle değil, idamla cezalandırılmasını isteyen Atilla Korkmaz, "Kızım asker hayranlığının kurbanı oldu. Onlara bir kumpas kuruldu, ama bunu kim yaptı bilmiyorum. Ben Fethullah Gülen’i tanıyan birisi olarak böyle bir olayın içerisinde olduğunu düşünmüyorum ama, aralarında hata yapanlar çıkmış olabilir. Bunları bulmak da devletin görevi. Kızımın ahlaken bir suçu varsa buna da onlar karışamaz" dedi.
Gizli bilgi ve belge bulundurma operasyonu, İzmir merkezli olarak 2012 yılının Mayıs ayında düzenlendi. Bu soruşturmada 357 sanık arasında en dikkat çekenlerden birisi, ilişkiye girdiği belirtilen subay arkadaşları tarafından askeri birliklere girmesi sağlanan, bu birlikler içerisinde rahatca dolaşıp hareket edebilen ve yine askeri üniformalarla fotoğrafları ortaya çıkan Narin Korkmaz oldu. Pamukkale Üniversitesi öğrencisi Narin Korkmaz’ın, bu ilişkilerini kullanıp şantaj gibi çeşitli yöntemlerle askeri gizli belgeleri elde ettiği, bunları davanın bir numaralı sanığı Bilgin Özkaynak ile kullandıkları ileri sürüldü. Davanın iki numaralı ismi olarak tanındı. Yargılanması halen Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10'uncu maddesiyle görevli İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Narin Korkmaz’ın, İzmir’deki Engelleri Aşanlar Derneği Genel Başkanı olan, görme engelli babası Atilla Korkmaz, süreçle ilgili açıklamalar yaptı.
'POLİSLER BANA TUTANAK İMZALATTI'
Derneğin genel merkezinde muhabirinin sorularını yanıtlayan Atilla Korkmaz, operasyon günü yaşadıklarını anlattı. Kızının Pamukkalle Üniversitesi’ni kazanıp Denizli’ye gitmesinin ardından, oturduğu daireye küçük kızının taşındığını kaydeden Korkmaz şunları söyledi:
"Eve gelen ve gözlerim görmediği için sivil olduğunu öğrendiğim polisler, arama yaptı. Ancak benim evimde suç unsuruna raslamadılar. Daha sonra üst katta oturan kızımın evine çıktılar ve burada arama yaptılar. Bu eve ne benim, ne de kızımın girmesine izin vermediler. Eve girdikten kısa süre sonra, polisler mutfakta birşeyler bulduklarını söyleyip, benim yanıma geldiler. Sonra da bunun tutanağını bana imzalattılar. O zaman dikkatimi çekti, kızım eve 9 ay gelmedi nasıl olur da bu malzemelerde toz yoktu. O anın şaşkınlığıyla bunu söyleyemedim. Sonra da zaten operasyon emrini benim yanımda verdiler ve aranan malzemelerin bulunduğunu söyleyip, gözaltıların başlanmasını istediler. Sonra da kızım gözaltına alındı."
'SUÇLUYSA İDAM ETSİNLER'
Kızının tutuklanmasının ardından soruşturmayla ilgili bilgi sahibi olmaya başladığını dile getiren Atilla Korkmaz sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kızıma yönelik çok ağır suçlamalara yer verildi. Ancak ben bunların hiçbirisinin  doğruluğuna inanmıyorum. Eğer kızım ülkesine zarar verecek bir oluşum içerisinde yer almış ise, öyle at hırsızlarına verilen cezalar gibi müebbet istemesinler. Onu direk idam etsinler. Ama kızımın suçlu olduğuna inanmıyorum. Onda küçüklüğünden beri subay, astsubaylara karşı hayranlık vardı. Arkadalarını hep onlardan seçerdi. Ben bu zaafının kullanıldığını düşünüyorum. Kızımın böyle ilişkileri olduğunu biliyordum ama, öyle askeri birliklere girip çıktığından, ya da öyle resimlerinin olduğundan ancak operasyonun ardından haberdar oldum" diye konuştu.
'AHLAKEN SUÇLUYSA ONLAR YARGILAYAMAZ'
Sadece okuyup önemli mevkilere gelmesini istediği kızına yönelik çok büyük suçlamalarda bulunulduğunu, ancak onun bunlardan hiçbirine karışmadığını, soruşturma dosyasındaki resimlerde ya da telefon görüşmelerinde suç unsuru bulunmadığını öne süren Korkmaz, "Kızımın şaka yollu da olsa Fatih Erbakan ile ilgili bir konuşması var, 'Onu ben istiyordum ama evliymiş' gibi. Ama bunlar, ya da diğer erkeklerle yaptığı konuşmalar suç değil. Kızımın ya da diğer kadınların, bu tür görüşmeler içerisine girmeleri ahlaken bireysel suçlar olabilir. Bunlardan dolayı kızım bu mahkemelerde yargılanamaz, ceza verilemez hatta 20 aydır tutuklu bırakılamaz" dedi.
'BİRİLERİ KUMPAS YAPTI, ONLAR BULUNSUN'
Kızının soruşturmanın önemli sanıkları arasında gösterildiği için bir süre daha tutuklu kalacağına, ancak ondan sonra serbest bırakılacağına inandığını anlatan Atilla Korkmaz şöyle konuştu:
"Bu olayda bir kumpas var. Ama bunu kim ya da kimler yaptı bilmiyorum. Ya kızımla ilişkisi olup ayrıldığı bir asker, içeriden polislere yardım edip böyle bir tuzak kurdu. Ya da polisler o belgeleri getirip bizim evde bulmuş gibi yaptı. Bunu bilemiyorum. Düşünsenize soruşturmanın önemli bir ismi kızım ile en önemli sanıklardan işadamı neden birbirlerini hiç görmemiş ve tanışmıyorlar. Bugün paralel devet deniyor. Ben 30 yıl önce Fethullah Gülen’i İzmir’de dinledim, sohbetlerine gittim. Onun böyle bir olaya karışacağına inanmıyorum. Paralel devlete de inanmıyorum. Ama bu cemaat içerisinde hata yapanlar çıkmış olabilir. Bunlar yapmış da olabilir. Bu 11 yıldır yoktu da şimdi mi ortaya çıktı. Bir kumpas var, bir tuzak var ama bunu kim yaptı. Onu da devletin bulup ortaya çıkarması ve yargılaması lazım. Tek bildiğim kızımın hiçbir suçunun olmadığı. Hatta bu kumpası kuranlar için beddua bile ediyorum."
İTİRAZI MAHKEME REDDETTİ
İzmir’deki mahkeme tarafından tahliye talepleri reddedilen sanıklar için, Bursa’da Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesiyle görevli 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçen hafta itiraz edildi. İtirazları inceleyen mahkeme, gruplar halinde toplam 39 kişi hakkında tahliye kararı verdi. Bu arada Narin Kormaz’ın tahliye talebi aynı mahkeme tarafından reddedildi. Davayla ilgili cezaevinde, 9’u asker 20 kişinin bulunduğu belirtildi.