MALATYA'da 18 Nisan 2007'de  Zirve Yayınevi'nde 1'i Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesi olayı ve Ergenekon davasında 'gizli tanık' sıfatıyla sansasyonel ifadeler veren, 'Deniz Uygar' kod adlı İlker Çınar'ın, nüfus kütüğünün bulunduğu Mersin'in Tarsus İlçesi'nde izine rastlanamıyor.
Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarındaki karışıklık nedeniyle bir kez daha gündeme gelen ve Tarsus'ta Uluslararası Protestan Kilisesi Başpapazı ve Ruhani Lideriyken başpapazlıktan istifa edip İslamiyete döndüğünü açıklayan İlker Çınar'ın, Tarsus'ta 2005'te kurduğu Siyasi Misyonerliğe Karşı Güçbirliği Derneği'nin 2007'de kapatıldığı da ortaya çıktı. Bu tarihten sonra İlker Çınar ile eşi ve biri kız 2 çocuğunun da ortadan kaybolduğu öğrenildi. O tarihe kadar misyonerlikle ilgili seminerlere katılarak çalışmalar yapan Çınar'ın yakınları da Çınar ile ailesinin neden Tarsus'u terk ettiğini ve nerede yaşadığını bilmediklerini ileri sürdü.
İSLAMİYETE DÖNMÜŞTÜ
Tekrar Müslüman olduktan sonra Tarsus Müftülüğü'nden aldığı ihtida beratıyla Tarsus Nüfus Müdürlüğü'ne başvuran İlker Çınar, kimliğindeki 'Hıristiyan' yazısını sildirip, din hanesine 'İslam' yazdırmıştı.
Sık sık misyonerliğe karşı seminerler veren İlker Çınar, misyonerlerin asıl amacının bu ülkeyi bölmek olduğunu öne sürerek, "Ben bu oyunu bozacağım" demişti. "Misyonerdim Ama Kelime-i Şahadet getirip yeniden Müslüman oldum, ben hür irademle İslamiyet'i kabul ediyorum" diyen İlker Çınar, misyonerlik konusunda yazdığı "Ben misyonerdim-şifre çözüldü' adlı kitabı da yayınlanmıştı.
TSK AJANI DEĞİLİM, ABD'NİN ÖLÜM LİSTESİNDEYİM
Müslümanlığı seçerek misyonerliğe karşı mücadele başlatan İlker Çınar, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı istihbarat elemanı olduğuna dair çıkan haberleri 12 Haziran 2008'da Tarsus'ta yalanladı. Emekli Sandığı Mersin Bölge Müdürlüğü'nden 16.8.1992 tarihinde 706661XX sicil numarası ile 'Uzman çavuş' olarak kayıtlı olarak göründüğü ortaya çıkan İlker Çınar, iddiayı ileri sürenlerin bu iddialarını belgelerle, ortaya koyması çağrısında bulunmuştu. Yapılan haberle gündeme gelen iddialara cevap veren Çınar şöyle demişti:
"Bu iddiayı atan kişi kanıtlamak zorundadır. Eğer kanıtlamazsa yalancıdır. Benim hakkımda 'Provokatör' diyor. 'Uzman çavuş diyor' Bu kelimelerle hem ben yıpratılıyor, hem de devletimim güzide bir kurumu yıpratılmak isteniyor. Bu hoş bir şey değildir. Geçekten bu kelimeler Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Yüce Türk milletine karşı yapılmış bir hakarettir. Beni bir takım yaptırımlara ve olayların içine çekmek isteyenler. Özellikle Malatya ve diğer cinayetlerin içine çekmek isteyenler şunu bilmeliler, ben hiç bir zaman bu tür olayların içinde bulunmadığım gibi doğrulamadım. Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal, laik, demokratik ve hukuk devletidir."
MALATYA'NIN YOLUNU BİLE BİLMEM
İlker Çınar Malatya'daki Zirve Yayınevi olayından sonra değerlendirmelerde bulunarak, hiç kimseye inancından dolayı baskı ve şiddet uygulanamayacağını belirterek şöyle demişti:
"Bende buna karşıyım, ben bütün inananları Hıristiyan olsun, Müslüman olsun, Musevi olsun herkese sonsuz saygım vardır. Buradan bütün inanları kucaklıyorum. Ama din uğruna cinayetler işleniyorsa, özellikle ekoller savaşında cinayetler işleniyorsa ve bunu servis yapıyorlarsa bir takım kişilere, burada benim adımı kullanmamaları gerekiyor. Çünkü ben Malatya'nın yolunu dahi bilmem. Malatya'dan geçmedim. Malatya ile beni ilişkilendirmek isteyenler, bir yangın çıkarsa herkes yanar. Burada bir cinayet vardır, burada bir terör vardır."