Balyoz Davası'nda yargılanan sanıkların avukatlarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın bir gazetede çıkan 'Kendi ülkesinin milli ordusuna, kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını, amaca ulaşmak için her yolu mubah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiği" yazısı üzerine yaptığı "yeniden yargılanma" talebi oybirliğiyle reddedildi. İstanbul 10. ağır Ceza Mahkemesi 11 sayfalık kararının sonuç kısmında, "Yargılanmanın yenilenmesini gerektirecek, yasal hiçbir neden gösterilmemiş olması nedeniyle CMK'nın 318. ve 319. maddeleri uyarınca kabulüne değer görülmeyerek oybirliğiyle reddedildi" denildi. Kararda, Başbakan Erdoğan'ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın gazetelere verdiği beyanların ve değerlendirmelerin yeniden yargılamanın yapılmasını sağlayacak şartları içermemesi nedeniyle kabul edilebilir nitelikte görülmediği belirtildi.
Aralarında emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli albay Dursun Çiçek'in de bulunduğu sanıkların avukatları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın bir gazetede çıkan 'Kendi ülkesinin milli ordusuna, kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını, amaca ulaşmak için her yolu mubah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiği" yazısı üzerine Balyoz Davası'nın yeniden görülmesi için İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe sunmuştu. Balyoz Davası'na bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yargılanma talebini karara bağladı. Yeni oluşturulan heyet tarafından verilen kararda, Aytekin Özanlı başkan olarak, Savaş Çelik ve Abdullah Öztürk ise üye hakim olarak yer aldı.
YENİDEN YARGILANMA TALEBİNDE BULUNAN SANIKLARIN CEZALARI ONANDI
Kararda, sanıklar Çetin Doğan, Engin Alan, Gürbüz Kaya, Dursun Çiçek, Abdullah Gavremoğlu, Bilgin Balanlı, Doğan Temel, Cengiz Köylü'nünde aralarında bulunduğu yeniden yargılanma talebinde bulunan 206 sanığın cezalarının Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği hatırlatıldı. Yeniden yargılamaya ilişkin CMK'nın ilgili maddelerine de detaylı olarak yer verilen kararda, "Sanıklar tarafından yargılama boyunca ileri sürülen tüm belgelerin komplo ürünü olduğu olduğu ve belgelerde yer alan çelişkilerin de bu komplonun sonucu olduğu iddiaları ile iligili olarak, -Ceza yargılamasının amacı olan maddi gerçeğe ulaşma ve gerçeğin şüphesiz biçimde ortaya çıkarılması çabaları kapsamında bu iddialar da değerlendirilmiştir. Sanıkların bu konuda somut, olgulara dayalı, tevsii tahkikata ilişkin bir iddiaları bulunmadığı gibi sanıkların tamamını hedefleyen makul bir sebep gerekli bir husumet de tespit edilememiştir. Çelişkiler konusu ise delillerin bütününü ve özellikle darbe hazırlıklarının güncelleneceğine ilişkin talimatları içeren belgeler kapsamında ele alınmıştır. Buna göre çelişkili olduğu iddia edilen belgeler de dahil olmak üzere tüm belgeler suç tarihinden ele geçirildiği tarihe kadar yaklaşık 7 yıl boyunca sanıkların ya da sanıkların bu çalışmaları devralmış dava dışı kişilerin elinde kalmıştır. Delillerin bütünü karşısında bu belgelerin aynı amaçla kısmen veya tamamen güncellenmiş olması mümkün görülmüştür. Netice itibariyle sadece ve sayıca çok az bazı dijital belgelere yöneltilen çelişki iddialarının, delillerin bütünü karşısında, bu komplo iddiasını haklı göstermekten çok uzak olduğu ve çelişkilerin kurgu eseri olduğu bir an için kabul edilecek olsa bile, bu durumun suçun kabul edilen sübutuna ve niteliğine etki etmeyeceği kabul edilmiştir" ifadelerine yer verildi.
SANIKLAR ALEYHİNDE KUVVETLİ DELİLLER BULUNMAKTA
Sanıklar aleyhinde kuvvetli delillerin bulunduğu ifade edilen kararda, "Sanıkların kendilerince hazırlanan bir darbe çalışmasında şu veya bu şekilde bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları yanlışlar ya da çelişkiler tüm dosya gözönüne alındığında teşebbüs edilen darbe suçunun sübutunu etkilememektedir. Sanıkların ve müdafilerinin yargılamanın başından beri ısrarla sürdürdükleri ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına değil de suçtan kurtulmaya yönelik davranışları kapsamında değerlendirilmiştir" denildi.
DELİLLERİN KOLLUK VE ADLİ MAKAMLAR ELİNDE DEĞİŞTİLMİŞ OLDUĞUNA İLİŞKİN İDDİA
"Dijital delillerin ele geçirilmesinden sonra kolluk veya adli makamlar elinde değiştirilmiş olduğuna ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığı açıkça anlaşılmaktadır" denilen kararda şu ifadelere yer verildi:
"Kolluk veya adli makamlarca bu delillerin ele geçirilmesinden önceki aşamaya delillerin bir kısım sanıklarda bulunduğu veya askeri mahallerin kontrollü evrak bürosu gibi ya da donanma Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma birimi gibi ilgili görevlilerden başkası tarafından girilmesi mümkün olmayan kısımlarda gizlendiği döneme münhasır kaldığı görülmektedir. Delillerin sanıklar dışındaki kimseler tarafından bu mahallere konulmuş olduğuna dair savunmalar dosya kapsamında ve hayatın olağan akışına aykırı görülmemiştir. Böylelikle de hukuka uygun deliller olarak hükme esas alınmalarının isabetli olduğu neticesine varılmıştır."
"AKDOĞAN'IN TANIK OLARAK DİNLENİLMESİ SONUCA ETKİLİ DEĞİL"
Başbakan'ın danışmanlarından Yalçın Akdoğan'ın da gündem olan sözlerine kararda yer verildi. 'Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir' şeklindeki açıklamasını 31 Aralık 2013 tarihinde ki yazısında "Bizim ifadelerimizde spesifik olarak bir dava veya soruşturmaya yönelik bir iddia ve farklı bir bilgi bulunmamaktadır. Kamu vicdanını yaralayan bir durum varsa, bir istifam, soru işareti, şüphe varsa müdafilere düşen meseleyi başka yerlere çekmek değil, bu iddiaları somut delilleriyle ortaya koymak olmalıdır. Siyasetçiye düşen ise kamu vicdanını ve efkarının tercümanı olmaktır. Siyaset algıları yorumlayabilir, ancak hukuk olgularla hareket eder." şeklindeki açıklaması nedeniyle mahkemece tanık olarak dinlenmesinin sonuca etkili olmayacağı ifade edildi.
Öte yandan Aralarında Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün gazetelere verdiği beyanların ve değerlendirmelerin yeniden yargılamanın yapılmasını sağlayacak şartları içermemesi nedeniyle kabul edilebilir nitelikte görülmediği belirtildi.
OY BİRLİĞİYLE REDDEDİLDİ
11 sayfalık kararın sonuç kısmında, "Yargılanmanın yenilenmesini gerektirecek, yasal hiçbir neden gösterilmemiş olması nedeniyle CMK'nın 318. ve 319. maddeleri uyarınca kabulüne değer görülmeyerek reddedine oybirliğiyle reddedildi" denildi. Öte yandan
aralarında emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy'unda bulunduğu 11 sanığın avukatı Hakan Tunçkol karara itiraz edeceğini belirtti.
CMK'NIN 318. VE 319. MADDELERİ ŞÖYLE:
Madde 318 - (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir. (2) 303 üncü Madde gereğince Yargıtayın doğrudan hüküm kurduğu hâllerde de hükmü vermiş olan mahkemeye başvurulur. (3) Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın verilir.
YENİLEME İSTEMİNİN KABULE DEĞER GÖRÜLMEMESİ NEDENLERİ VE KABULÜ HÂLİNDE YAPILACAK İŞLEM
Madde 319 - (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir. (2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur. (3) Bu Madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir. DİLEKÇEDEN
Öte yandan avukatlar yeninden yargılanma talebine ilişkin mahkemeye sunulan dilekçelerde genel olarak şu ifadeler kullanılmıştı: Yalçın Akdoğan 24 Aralık 2013 tarihinde yayımlanan yazısında 'Kendi ülkesinin milli ordusuna, kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını, amaca ulaşmak için her yolu mubah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiğini...' şeklindeki tespitlerde bulunmuştur. Sayın Başbakanda son dönemlerde yaşanan gelişmeler hakkında yasal olmayan yapılanmaların örgütlerin olduğunu ve komplolar ürettiklerini açıklamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının ve Siyasi Başdanışmanının söyledikleri mutlaka bir temele ve somut tespitlere dayanmaktadır." denildi. Dilekçede sanıklar hakkındaki infazın durdurularak, yeniden yargılanması talep edilmişti.
(BB)