Cem Uzan, Zekeriya Öz’ün kendisine, “Cem Bey, bakın sağlığınız yerinde, her şeyden önce özgürsünüz. Bu özgürlüğün kıymetini bilin” dediğini iddia etti. Uzan, “Gittim, tehdit edilince kaçmaya karar verdim” diye konuştu.
Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuşan Cem Uzan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: 
Bir gecede hırsız kisvesi giydirildi
“Geriye döndüğümüzde, 2000 yılına, yani 2003 olaylarının öncesine gittiğimizde Uzan Ailesi, Türkiye’nin en varlıklı, en büyük grubuna sahip, en milli şirketlerinin sahibi olan bir aile… O yıl, Uzan şirketlerinin 46’ncı kuruluş şenliklerini yapıyorduk. 46 senelik bir gruptan bahsediyoruz. 2003 yılının Mayıs-Haziran aylarına geldiğimizde 40 bin kişi şirketlerimizden her ay maaş alıyor. Yani, en azından aileleriyle birlikte 200 bin kişi Uzan Ailesi’nden ekmek yiyor demektir. Hayır işleri, hiç kimse duymadan yapılıyordu. Yardımların asla reklamı yapılmazdı. Onbinlerce kişiyi çalıştıran, yüz binlerce kişiye yardım yapan Uzan Ailesi’ne bir gecede ‘Hırsız, sahtekar, çulsuz, dolandırıcı’ kisvesi giydirildi."
ABD ve cemaat işbirliği yaptı
“Bu nasıl oldu kim yaptı bunu?” sorusunu ise Uzan şöyle cevapladı: “Bunu yapanlar bugün çok net ortada. Bunu yapan, yaptırtan ABD şirketinin kullandığı sözde özel güvenlik şirketi çeteleri, bunların Türkiye’de kullandığı kimi kişilerdir. Fethullah Gülen’i de kullandılar. Fethullah Gülen’le ilgili bunu söylememin nedeni bugün gelinen noktadan dolayı değil. Fethullah Gülen aleyhine Star Gazetesi’nden haberler yayınlanıyordu. Amerikalılar’la Fethullah Gülen işbirliği içine girdiler. Kepez’e el konulması için hazırlığı yapanlar da Fethullahçı’ydı (Uzan, burada bir bakan ve bazı üst düzey yetkililerin isimlerini sıralıyor.) Cemaat üzerinden, ailenin servetinin yarısı yok ediliyor. Bir yazar (isim veriyor) kendi köşesinde ‘Ben gittim Başbakan Erdoğan’a, Kepez Elektriğe el koymaları için dil döktüm’ diyor. Erdoğan, yeni Başbakan. O günlerde devleti yeni tanıyor. Ne olduğunu ne olmadığını bilmiyor. ‘El koyun’ dediler koydu. Sonra bütünüyle bankaya hücum başlatılıyor. Ondan sonra da TELSİM ve diğer tüm şirketlere el konuluyor. TMSF, cemaat tarafından dizayn edildiği için 40 bin kişinin çalıştığı şirketler, 9 ayda Fethullahçılar’ın kontrolü altına geçiriliyor. Aşağı yukarı 12 ila 13 milyar dolar, Uzan Ailesi’nden çalındı.”
Bu kez de tanık olarak çağırdılar
O gün avukatlarıyla toplantı halindeydi (2009’da). Cem Uzan’ın cep telefonu çaldı. “Bilinmeyen” bir numara arıyordu. Cem Bey’in bu telefon numarasını sınırlı sayıda kişi biliyordu. Önce telefonu açmak istemedi. Bekledi. Telefon çalmaya devam ediyordu. Sonunda açtı, sinirli bir şekilde “Niçin bilinmeyen numaradan arıyorsunuz” diye çıkıştı. Karşısındaki kişi son derece sakindi. “Ben, Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nden polis memuru M.E’yim. 14 Şubat Salı günü öğleden sonra sayın C.Savcısı Zekeriya Öz, bir konuda tanık olarak ifadenize başvuracak. O saatte bulunmanız gerekiyor” dedi. Cem Uzan, “Tanık” olarak dinlenecekti.
Zekeriya Öz: Özgürlüğün kıymetini bilin
“Bir dakika bunları avukatıma söyleyin. Kendisine veriyorum” diyerek telefonu avukatı Şaylan Çığgın’a uzattı. Heyecanlanmıştı. Avukat, “Tamam, anlaşıldı. Tabii tabii o gün o saatte Cem Bey ile birlikte geleceğiz” dedi. Cem Bey, ne olduğunu, niçin çağrıldığını öğrenmek istiyordu. Avukatı, “Cem Bey, o kadar heyecanlanacak bir şey değil. Siz sanık değilsiniz, tanıksınız” dedi. Uzan’ı yatıştırmaya çalışıyordu. Cem Bey, bardağındaki sudan içti. Biraz rahatlar gibi oldu. Zekeriya Öz’ün tanık olarak ifadesine başvurması bile korku yaratmaya yetiyordu. Savcı Zekeriya Öz, değişik konularda Cem Uzan’a sorular sordu. Sorgunun sonuna gelindiğinde, “Cem Bey, bakın sağlığınız yerinde, her şeyden önce özgürsünüz. Bu özgürlüğün kıymetini bilin” dedi. İşte, o an alarm zilleri çaldı… 5.5 yıllık “Ev hapsi”nin sonuna gelinmiş ve yeni bir dönemin hazırlığı başlamıştı.