Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Doğu ve Güneydoğu'dan gelen kanaat önderlerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki iftarda ağırladı. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
 Terör örgütlerinin ne bu ülkenin ne de bölgenin daha iyiye, daha güzele, daha hayırlıya kavuşması gibi bir amacı kesinlikle yoktur. Çoğunuz Güneydoğu bölgemizde yaşıyorsunuz. Allah aşkına, şu belediye hizmetlerinden memnun olmanız mümkün mü? Bunların derdi başka.
 Onlar eline geçen parayı nasıl dağa, Kandil'e nasıl ulaştırırım bunun gayreti içersindeler. Ama bugünler onların iyi günleri. Bunların bedelini ödeyecekler.
 Örgütlerin tüm derdi, Türkiye'yi zayıflatarak Türkiye'nin kendi vatandaşlarına ve bölgesindeki, dünyadaki diğer mazlumlara sahip çıkmasını, destek vermesini engellemektir. Çünkü tüm dünyada gücünü zulümden, çatışmadan, savaştan, kandan, acıdan alan karanlık bir ittifak vardır. Bu karanlığın gerisinde yüz yıllardır süren gizli, açık sömürgecilik düzeni vardır. İnsani ve iktisadi kölelik vardır. Bu ittifakın emrine girerek ülkemizi ve bölgemizi bu güçlerin taşeronluğu altında yönetmek isteyenler, topraklarımızı kurtarmak değil, sömürge haline getirmek, insanları özgürleştirmek değil, köleleştirmek peşindeler. İpleri aynı güçlerin elinde olan bu terör örgütler tavşana kaç tazıya tut diyeceğimiz basit bir oyunla coğrafyamızı acıya ve kana bulamayı sürdürüyorlar.
 DAEŞ içindeki yabancı teröristleri, bunların hangi ülkeden geldiklerini sizler de biliyorsunuz. Peki PKK, PYD içindeki yabancı teröristleri biliyor musunuz? Çatışmalarda öne sürdükleri cahil gençler ölürken bu işleri organize eden, kaynak sağlayan, araç gereç sağlayan, strateji belirleyen, zaman zaman fiilen çatışmalara giren o yabancıların ne işi var oralarda? Batı'nın değişik ülkelerinden gelenleri görüyorsunuz değil mi?
 Bir süredir terör örgütü de güdümündeki partide bölgedeki hadiseleri uluslar arası platformlara taşıyabilmek için uğraşıyor. Cizre ile ilgili bir kitapçık hazırlamışlar. Utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan devletin ilçeyi yakıp yıktığını, sivil vatandaşları öldürdüğünü öne sürüyorlar. Bölücü terör örgütü de Cizre'de de, Nusaybin'de de, Yüksekova'da da diğer ilçelerde de suçüstü yakalanmıştır. Yanınıza aldığınız ve aynı projenin birer aktörü olmanın ötesinde karşılıkları bulunmayan kuruluşlarla milleti de, dünyayı da kandırabileceğinizi mi sanıyorsunuz? O günler geride kaldı.
 Artık terör örgütüne ve uzantılarına karşı her alanı kapsayan topyekün bir mücadele yürütüyoruz. Elinde silahı olan karşısında güvenlik güçlerimizi bulacak, bunu böyle bilsinler. Hiçbir alan boş bırakılmayacak.

BETER GÜNLER BEKLİYOR
 Bugün Almanya'da olanları duydunuz. Fransa'nın ne halde olduğun görüyorsunuz. Amerika'da olanları gördünüz. Dünya farklı bir geleceğe doğru bir arayışın içersinde yürüyor. Terörü savunmak mümkün mü? Ama hep ne dedik, şunu özellikle söyledik; teröre karşı amansız bir mücadele sürdüren Türkiye'ye sessiz kalanlar şunu bilmelidir dedik. Bir gün bu terör bumerang gibi döner onları da vurur dedik. İşte buyurun, daha da bulur. Niye? Sen eğer teröristlere yataklık yaparsan, teröristleri vermen gereken yere vermezsen, onların cezalarını anında vermez, tam aksine onlara yataklık yaparsan, onlara mali destek verirsen, kapıların açar, onları paçavralarını AB'nin duvarlarına asmaya kalkarsan bilesin ki, bunlar iyi günlerindir, daha beter günler gelecektir. Biz yaşıyoruz. Biz damdan düştük, bunlar bunu görmedi.
 Dokunulmazlıkları kaldırdık. Ne diyordu terör örgütünün arkasında olduğu parti, 'Getirin dokunulmazlıkları kaldıralım' diyorlardı. Şimdi niye kaçıyorlar? Çünkü bu bir suçluluğun ifadesidir. Arabasının arkasında terör örgütüne silah taşıyanlar bu ülkede milletvekili olamaz. Tabutlarda silah taşıyanlar bu ülkede milletvekili olamaz. Sözde mezarlarda yargı ofisleri kuranlar bu ülkede samimi olamaz. Örgütün emrine girmiş olana siyasetçi görünüşlü elemanları çok yakında yargının önüne çıkacak, hesabı verecekler. Belediyelerle ilgili düzenlemeyi de Meclis kapanmadan çıkarmış olacağız. Belediyelerin de örgütünün birer şubesi gibi çalışmasının önüne geçmiş olacağız.
 Sizlerden ikinci ricam şudur: Bölgede yaşanan olayların gerçek yüzünü yurtdışında irtibatta olduğunuz, yurtdışından gelerek sizinle irtibata geçen ve sizin bizzat irtibata geçeceğiniz kişilere, kurum temsilcilerine aktarmanızdır. Biz devlet olarak bunu elbette yapıyoruz.

'BUNLAR GELECEK NESİLLERE SİNYALDİR'
Ankara'da Esenboğa Havalimanı'nda inşa edilen Yıldırım Bayezid Camisi dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı törenle ibadete açıldı. Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan törende konuşan Erdoğan, camiyi inşa ettiren TAV şirketine şahsı ve Türk milleti adına teşekkür etti. Bölgede caminin bir ihtiyaç olduğunu belirten Erdoğan, caminin içerde bin 500, dışarıda bin 500 olmak üzere 3 bin kişi kapasitesinde olduğunu bildirdi. Erdoğan, caminin etrafının da çimlendirileceğini belirterek, "Burası yemyeşil bir alan haline gelecek. Belki de piknik alanı haline gelebilir. Böyle güzel bir mekanda bunu görmek, yaşamak da bizlere ayrı bir mutluluk verecektir" dedi. Caminin bir Selçuklu-Osmanlı mimarisi sentezi olduğunu, modern mimarinin de göz ardı edilmediğini belirten Erdoğan, "Dünü dünde bırakmak yanlıştır. Onu bugüne taşımak ve yarınların da temelini atacak şekilde adımlarımızı atmak çok önemli. Çünkü gelecek nesillere bunların hepsi birer sinyaldir. Bu sinyali vermek önemli. Madde olmuş mana olmamış. Bunun hiçbir anlamı yok. Ama madde ile manayı eğer bir arada inşa eder yürütürsek işte o zaman gelecek nesiller çok daha güçlü olacaktır" diye konuştu. Erdoğan, caminin adını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ile istişare ettiklerini söyleyerek "İnşallah Yıldırım Bayezid ile anılan bir cami oluyor. Hayırlı olsun" diyerek açıkladı. Görmez'in dua yaptırdığı tören sonrasında Erdoğan, besmele çekerek caminin kurdelesini kesti. Öğle namazını camide kılan Erdoğan çıkışta sohbet ettği vatandaşların yaklaşan Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı'nı kutladı.