Adli Psikiyatr Prof. Dr. Gökhan Oral’a göre bazı insanlar bazı suçları tekrarlıyor. Sıkıntı şu ki, seri halde suç işleyenlerin tümü ustalaşıyor. Durdurulmazlarsa cinayetlere devam ediyorlar. Bu cinayet hayat biçimi oluyor ve onların kişiliklerini ayakta tutan bir sistem haline geliyor.


Yakalanmaları türlü nedenlerle, biraz daha kendine has güçlükler taşıyor. Bu da uzmanlaşmış ekiplerle çalışmayı gerektiriyor. Konu cinayet ve sebebi “meçhul” olunca insanlar galeyana geliyor ve “Ne oluyor, karşımızda nasıl bir canavar var?” sorusunun yanıtını aramaya başlıyor...

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Oral seri cinayet failleriyle ilgili bilinmeyenleri ve merak edilenleri anlattı. “Seri katil” yerine “seri cinayet faili” tanımının kullanılması gerektiğini söyleyen Oral, bu tanımlamanın da Amerikan kriminolojik deyimi olduğunun altını çizdi.
Oral’a göre seri cinayet failinin suç motivasyonu, derin psikolojik motivasyonlarla izah edilebilen ancak bildiğimiz standart suç motivasyonlarına uymayan bir güdü. Seri cinayetlerdeki motivasyon ilk anda anlaşılamıyor çünkü; görünüşte kıskançlık yok, para meselesi yok, aralarında bir husumet yok.

Yakalanmaları güç olduğundan ve aynı suçları işlemeye devam edeceklerinden seri cinayet vakaları toplumda infial yaratıyor. Belirsizlik hali insanları huzursuz ettiğinden bu tür hadiselerde cinayete bir izah bulma ihtiyacı doğuyor. Seri cinayetlerin farklı türleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Oral, şunları söylüyor
“Bunlara da seri cinayet faili diyelim mi, demeyelim mi diye düşünüyoruz. Mesela kitle katilleri ‘mass murder’lar var. Aynı anda ya da birbirine çok yakın süre içinde çok fazla insanı öldüren kişiler.

Okul basıyorlar, bizde daha sık görülen biçimi ise eski karısının evini basıyor, kayınbiraderini öldürüyor, kayınvalidesini öldürüyor, eski karısını öldürüyor sonra oradan çıkıyor başka bir yerdeki dükkâna gidiyor ailedeki herkesi -kendince bir intikam alma- öldürüyor. Onlar da kendine has bir seri cinayet faili formu. Genel olarak bu tür suçların aslında eskiden beri var olduğunu varsaymamız lazım

Kayıtlara bakıldığı zaman öyle olduğu sonucu çıkıyor ortaya. Seri cinayet faillerinin Amerika’da ortaya çıktığını düşünmek doğru değil. 17., 18. yüzyılda var. Literatüre girmiş tipler var; İngiltere’de ortaya çıkan Jack the Ripper (Karındeşen Jack) var. Muhtemelen o günkü sosyal ortam içinde böyle bir tanımlamaya gereksinim duyulmadan yakalanan canilerdi bunlar. Sonradan biraz daha dikkatimizi çeken bir konu oldu. Tarih boyunca muadili işlere rastlanır.”
BİZDE NİYE SERİ KATİL YOK?
Oral sıklıkla sorulan “Bizde niye seri cinayet faili yok, niye seri katilimiz yok?” söylemini de “yanlış bir inanç, tuhaf ama anlaşılabilir bir söylem” olarak nitelendirirken, şunları söylüyor: “Bizde eskiden beri var. Onlara eskiden “canavar” demişiz; ‘Kasımpaşa canavarı’, ‘Artvin canavarı’ ya da ‘Çivici’, ‘Kolici katil’ gibi isimler takmışız. Sadece seri cinayet faili dememişiz. FBI’ın bazı çalışmaları ve dizi haline gelmiş çalışmalar bu konuda toplumdaki merakı biraz daha tahrik etmiş olmalı.

SERİ SUÇ İŞLEYENLER USTALAŞIRLAR’
Bazı insanlar bazı suçları tekrarlarlar. Bu illa cinayet için söz konusu değildir. Bu durum cinsel suçlarda sık gördüğümüz bir şeydir. Örneğin pedofililer... Evden hırsızlık bile tekrarlayan bir suçtur. Polisiye ve bilimsel açıklaması budur. Tüm seri halde suç işleyenler ustalaşırlar. Yakalanmaları kendine has güçlükler taşır. Bu da biraz daha uzmanlaşmış ekiplerle çalışmayı gerektirir.

PSİKOLOJİK ÖZELLİKLER DEĞİŞKEN’
Prof. Oral, seri cinayet faillerinin psikolojik özellikleriyle ilgili merak edilen ve yapılan bazı genellemelerle ilgili de şu değerlendirmeyi yapıyor: “Psikolojik özellikleri değişkenlik gösterebilir. Benim çok tehlikeli bulduğum kelimeler, yorumlar var. Mesela ‘Bunlar genellikle anti-sosyal olurlar’ ya da ‘Bunlar aslında yüksek zekâlıdırlar’ gibi.
Pedofiller, seri tecavüzcüler veya seri hırsızlık yapanlar gibi diğer seri suçlar işleyen için de psikoloji ve psikiyatrinin tanım alanına giren kelimelerle durumu tanımlamaya çalışmak gayretimiz vardır. Ancak ‘Bunlar psikolojik olarak böyle insanlardır’ diye kestirip atmak çok tehlikeli ve yanlıştır. Akademik olarak ise neredeyse tümden yanlıştır.



Zorluğun nedeni şu: Ortalama müdahale istemi yani soruşturmadaki polisiye sistem ortama suçlar için dizayn edilmiştir. Onun için özel bir eğitim almanız gerekir. Aynı şey pedofililer için de geçerlidir. Sübyancılar da çok kolay yakalanmazlar. Çünkü kimse fark etmez. Yüzde 95-97 arasında bir orandaki suçu bu yöntemle yakalarsınız ama bazen yakalayamazsınız
DÜNYANIN HER YERİNDE AYNI’
Çalıştığımız ya da muayene ettiğimiz kişilerle ilgili kültürel farklılıklar dışında Birleşik Devletler ya da Fransa ve Belçika’daki şahsiyetlerden önemli bir ruhsal farklılıkları yok. Kültürel, eğitimsel farklılıkları var elbet ve bu normal. Psikopatı da var, zekâ düzeyi fazla olanı da. Madde kullanıcısı olan da var. Geçmiş öyküleriyle ilgili doğru bilgileri almamız çok zordur.”
TÜRKİYE’DEKİ SERİ KATİLLER VE CİNAYETLERİ
İLK KURBANI KARDEŞİYDİ
Kendisini “avcı”, öldürdüklerini “av”, gasp ettiği paraları da “av ganimeti olarak” nitelendiren Hamdi Kayapınar Kayseri’de 1998-2001 arasında 6 kişiyi öldürdü. Seri katilin 14 yaşındayken işlediği ilk cinayetindeki ilk kurbanı ise kardeşiydi

Hamdi Kayapınar yıllarca Hollanda’da işçi olarak çalışan, Türkiye’ye döndükten sonra da hayatını inşaat işçiliği yaparak kazanmaya çalışan bir babanın oğluydu. Yıllarca çalışmasına rağmen gerektiği kadar para kazanamayan baba, hıncını da 14 yaşındaki Hamdi’yi döverek çıkarıyordu.


Ama 4 yaşındaki diğer oğlunu ise kucağından indirmiyordu. Hamdi bütün bu olanlara son vermeye karar verdiğinde daha 14 yaşındaydı. O gün küçük kardeşini boğarak öldürdü; bahçedeki kuyuya attı. Cinayet ortaya çıktığında tutuklanıp ıslahevine gönderildi.