Esselame Sınır Kapısı yanında kurulan çadırlarda barınan çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu Suriyeliler, sivil toplum kuruluşları ve hayırseverlerin sağladığı yardımlarla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.
Ülkelerindeki iç savaşın ardından başta Halep olmak üzere değişik kentlerden gelen Suriyeliler, sınırın hemen ötesinde kurulan çadırlarda zor koşullarda yaşıyor. Olumsuz hava koşulları yaşam şartlarını daha da ağırlaşırken, sınır ötesindeki Suriyelilere en büyük desteği Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları ve hayırseverler veriyor.

Halep'in Azez şehri Esselame Sınır Kapısı yanına İHH İnsani Yardım Vakfınca 1,5 yıl önce oluşturulan çadırlarda çoğunluğu kadın ve çocuk yaklaşık 7 bin 500 kişi barınıyor.

Vakıf, havaların soğumasıyla zor günler geçiren Suriyelilere, sivil toplum kuruluşları ve hayırseverlerin desteğiyle günde iki öğün yemek veriyor. İHH personeli, ilk etapta günlük üretilen ekmekleri kasalara yerleştirerek kamyonlarla çadırlarda kalan Suriyelilere ulaştırıyor. Belirlenen merkezlere indirilen ekmeklerden temin eden Suriyeliler, daha sonra merkez mutfağa gelerek hazırlanan yemekleri getirdikleri kaplarla alıyorlar. Çadırlarda barınan Suriyelilere, yemeğin yanı sıra belirli periyotlarla ihtiyaca göre giyecek yardımı da yapılıyor.

İHH Esselame Sınır Kapısı sorumlusu Serkan Öktem, yaptığı açıklamada, kampta oluşturdukları mutfakla Suriyelilerin ihtiyacını karşılamaya çalıştıklarını söyledi.

Savaş mağdurlarına günde iki öğün sıcak yemek ulaştırdıklarını belirten Öktem, şartlara göre çadırlarda kalanların sayılarının artmasından dolayı ihtiyaç malzemelerini depoda hazır tuttuklarını ifade etti. Yetimhane Projesi kapsamında Suriye'nin iç kesimlerinde güvenli yerlerde kurdukları konteyner kentlerde de çalışma yaptıklarını anımsatan Öktem, hayırseverleri bu konuda yardıma çağırdı.

Havaların soğumasıyla ısınma amaçlı, odun, kömür ve mazot gibi yakıta ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Öktem, ayrıca, mont, ayakkabı, atkı, bere gibi kışlık elbiselerin de Suriyeliler için hayati önem taşıdığını kaydetti.

Zor koşullara rağmen çadırlarda yaşama tutunmaya çalışan Suriyeliler ise kendilerine sahip çıkan Türk hükumeti ve sivil toplum kuruluşları ile hayırseverlere teşekkür etti.

Özellikle kar yağışının ardından su sıkıntılarının arttığına işaret eden Suriyeliler, uluslararası kamuoyunu da kendilerine sahip çıkmaya davet etti.

En önemli ihtiyaç yakacak

Suriye'de ağırlaşan kış şartlarında bölgedeki en önemli ihtiyacının yakacak olduğu, barınma sıkıntısı çeken halkın yakacak yardımı beklediği bildirildi.

SİYAH (Samsun İnsani Yardım Hareketi) ve İHH İnsanı Yardım Vakfı tarafından Halep'in Azez bölgesine yardım götüren ekipler, bölgede sınır boyunca yetimhaneleri ve kampları ziyaret ettiklerini anlattı.

3 gün Suriye'de kaldıktan sonra 12 Aralık'ta Türkiye'ye dönen ekipte bulunan SİYAH gönüllüsü 43 yaşındaki İsa Arar, yaptığı açıklamada, bölgede elektrik, su ve ekmeğin olmadığını, ancak yardım kuruluşlarının ellerinden geleni yaptığını söyledi.

Mobil fırınlarda yapılan ekmeklerin halka dağıtıldığını açıklayan Arar, "Yürekler acısı bir durum var. Kar yağıyor. Bir iki gece kalalım dedik. Bir iki gece zor sabrettik. Acil yardım çalışmasına devam etmek gerekiyor. Orada soba yok, en büyük ihtiyaç yakacak. Gıda bir şekilde ulaşıyor ama en çok yakacak ve barınmaya ihtiyaçları var" dedi.

"Türkler ilk kardeşlerimiz"

Yardım götüren ekipte bulunan Turgay Kurtoğlu ise SİYAH ve İHH İnsani Yardım Vakfı işbirliğiyle bölgedeki halka atkı, bere, eldivenden oluşan bin 30 takım, 2 bin 500 çift çorap, 20 bin kilogramın üzerinde un ve 1825 koli bebe bisküvisi götürdüklerini anlattı.

"Çocukların hayalleri yok. Orada çocuklar ve aileler için en büyük nimet, günü kurtarabilmek" diyen Kurtoğlu, şunları kaydetti:

"Hepsinin ortak söylediği, 'Türklerin bu yaptığını biz hiç unutmayacağız. Bize tarih kitaplarında Osmanlılar yanlış anlatıldı. Biz Türkleri farklı bilirdik, ama bizim için artık Türkler farklı. Türkler ilk kardeşlerimiz. Bize Arap ülkelerinden bile bu kadar yardım gelmedi. Bize kimse bu kadar dokunmadı. Ama Türk kardeşlerimizden umut aşılayanlar oldu' diyorlar. Türkiye'den çok umutlular. Farklı Arap ülkelerinden yardım getirenler olmuş ama duramamışlar. Baş edememişler. Getirdikleri yardımları Türk yardım kuruluşlarına bırakıp 'siz bunları da kullanın' diyenler olmuş. Farklı ülkeden yardım kuruluşlarına neredeyse hiç rastlamadık."