İzmir Askeri Casusluk’ davasındaki delillerle ilgili, İzmir Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı bilirkişi raporunda çarpıcı tespitlere yer verildi. Deliller arasında gösterilen ve davanın kilit ismi Narin Korkmaz’ın evinde elde edildiği ileri sürülen beyaz renkli erkek iç çamaşırındaki DNA örneği, o dönem suçlanan sanıkların hiçbirisinin DNA’sı ile uyuşmadı.

DNA ORTAYA ÇIKARDI

İzmir Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı bilirkişi raporuna göre, davanın iki numaralı sanığı emekli Albay Coşkun Başbuğ ile diğer sanıklardan Bilgin Özkaynak, Narin Korkmaz, Safiye Köten ve Filiz Albayrak’ın evlerinden alınan iç çamaşırı, denizci şapkası, ilk yardım çantası, harddisk, flaş bellek, mouse, kitapçık gibi materyaller üzerinde DNA çalışması yapıldı. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan testlerde, materyallerden alınan DNA örnekleri, sanıklardan alınan DNA profilleriyle eşleşmedi.

AYNI KİŞİ Mİ YERLEŞTİRDİ?

Albay Coşkun Başbuğ’un Marmaris’teki evinde bulunduğu iddia edilen ve davaya delil olarak sunulan harddisk ile davanın sanıklarından Meryem Bağcı’nın Ankara’daki evinde ele geçirilen flash bellekteki DNA örnekleri de sanıklarla uyuşmadı. Ancak farklı iki ilde ele geçirildiği iddia edilerek deliller arasına konulan harddisk ile flash belek üzerindeki DNA örneğinin aynı kişiye ait olduğu saptandı. Bu tespit, iki delilin de aynı kişi tarafından yerleştirildiğinin güçlü bir ihtimal olduğunu ortaya koydu. Bu DNA’nın kime ait olduğu belirlenirse kumpasın bir ayağı daha ortaya çıkarılmış olacak.

KİME AİT, ARAŞTIRILACAK

Deliller arasında gösterilen ve davanın kilit ismi Narin Korkmaz’ın evinde elde edildiği ileri sürülen beyaz renkli erkek iç çamaşırındaki DNA örnekleri de incelendi. Yapılan incelemede DNA örneği o dönem suçlanan sanıkların hiçbirinin DNA’sı ile uyuşmadı. Bu iç çamaşırındaki DNA’nın kime ait olduğu, bunun kimler tarafından ve nasıl deliller arasında girdiği araştırılacak.

O DNA FETÖ'DEN ÇIKACAK

Sanıklardan emekli Albay Coşkun Başbuğ, davanın kumpas olduğunun artık tüm açıklığıyla ortaya çıktığını belirterek şunları söyledi:

“Marmaris’teki evimde bulunan harddisk ile Ankara’daki başka bir sanığın evinde bulunan flash belek üzerindeki DNA örnekleri aynı kişiye ait. İki farklı ilde delil bulduklarını söylüyorlar, ama aynı DNA örneğini bırakıyorlar. 2.5 yıl tutuklu kaldım. İddianamenin tamamı kişilerin özel hayatıyla ilgili günlük telefon konuşmalarından oluşmuş. Harddisk hariç hiçbir delil yok. Bu örgüt hiç mi bir araya gelmedi, hiç mi belge satmadı, hiç mi suçüstü yok, hiç mi para trafiği yok? Mahkeme tarafından bugüne kadar bana hiçbir soru ve suç yönlendirilmedi.

İddianame okunurken tüm salon ve okuyanlar dahil kızardı utandı, okutanlar utanmadı. İddianamede savcı, bir türlü yatak odasından çıkamadı. İddianamedeki tüm cinsel içerikli yazılar sapıkça ve iğrençti. Bu yazıları şüpheli dedikleri kişiler yazmadıklarına göre geriye bir tek ihtimal kalıyor yazanlar kumpası kuranlar. Bunu da yazabilmek için insanın iç dünyasının bu hislerle dolu olması lazım. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) operasyonlarında tutuklanan, tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan ya da kaçan bütün polis, savcı ve hâkimlerden DNA örneği alınmasını talep edeceğim. Çünkü bu disklerin hepsi oynanmış, sonradan yerleştirilmiş suni delillerdi. Bu raporlar da bunu mühürledi. Göreceksiniz bu DNA profili, FETÖ mensubu savcı ya da polislerden birine ait çıkacak.”