Kurban Bayramı namazını İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü içerisindeki Fatih Ormanı Camisi'nde kılan Erdoğan, çıkışta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 
FIRAT KALKANI
Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından neler olacağına ilişkin bir soru üzerine, baştan itibaren enlem-boylam noktasında, 90-95 kilometre ile 40-45 kilometre gibi bir yüzölçümünde plan bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi: "Bu plan sadeceTürkiye'ye ait bir plan değildi. Sayın Başkan Obama, Sayın Putin, Sayın Merkel ile bunları görüştük, 'Bunu başaralım.' dedik. Hatta benim şu teklifim de kendilerine olmuştur. Bu bölgede eğit-donat çalışmalarını başlattık, ama yeterli değil. İkinci adım ne olmalı? Eğit-donat ile birlikte biz burada uçuşa yasak bölge ilan edelim. Uçuşa yasak bölge ile birlikte bir güvenli bölge hazırlayalım. Güvenli bölge dediğimiz nedir? İşte bu 90-95, 40-45 kilometrelik bu bölge. Bu bölge aynı zamanda bizim sınırlarımızı tehdit unsurlarından arındırma adımıdır. Budur, bunun böyle bilinmesi lazım. Bundan daha doğal, daha tabii ne olabilir."
Türkiye'nin Suriye'ye 911 kilometre bir sınırı olduğunu ve bu sınırın sürekli tehdit altında bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti
"Benim Kilis'teki kardeşlerim, sürekli niçin bu tehdidin altında yaşasın. Aynı şekilde Gaziantep niçin bu tehdidin altında yaşasın? Aynı şekilde Şanlıurfa'nın bazı ilçeleri niçin bu tehdit altında yaşasın? Bizim bir defa devlet olarak, hükümet olarak görevimiz öncelikle topraklarımızı, milletimizin bu noktada korkusunu, devamlı tehdit altında olmasını giderecek adımları atmaktır. Biz, biliyorsunuz hep sabır, sabır, sabrettik. Ama en son hatırlayın Gaziantep'teki o kına törenlerinde 56 vatandaşımız ki bunların 29-30'u 18 yaş altı gençler ve çocuklardı. Onların şehadetiyle, onların ölümüyle neticelendi. 100'e yakın yaralı o olayda... 14 yaşında bir canlı bombayla bunu yaptılar. Bütün bu olaylar olacak hala biz buna sessiz mi kalacaktık? Hala biz bunu değerlendirmeyelim bunun üzerine gitmeyelim mi diyecektik? Onun üzerine bizler de gerek kara harekatıyla oradaki ılımlı muhaliflere destek verdik ve ilk adımı Cerablus'ta attık. Ardından Rai Bölgesi'yle ilgili adımımız var. Bunun dışında da şu anda bizler yine bölgede gerek ABD, Koalisyon Güçleri, gerek öbür tarafta batıya doğru Rusya ile, dedik ki 'Burada sizlerle iş birliği yapabiliriz' yeter ki Türkiye tehdit altında olmaktan bir defa çıkması lazım. Çünkü sizler bir sınır ülkesi değilsiniz ama Türkiye burada bir sınır ülkesidir, dolayısıyla bu kararlı yürüyüşünü devam ettirecektir, ta ki bu tehdit sınırlarından, ortadan ayrılsın. Burada bir terör koridoru oluşturmaya gayret eden PYD var, YPG var, oraya sızan DEAŞ var. Biz bunlara karşı bu mücadeleyi vererek burayı biz bir terör koridoru olmaktan çıkartıp bir 'barış koridoru' haline getirmek, kendimiz için bir güvenli bölge haline getirmek zorundayız. Şu anda attığımız adımların hepsi de buna yöneliktir. Bu konuda kararlılığımız devam edecektir."
28 BELEDİYEYE KAYYUM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 belediyeye kayyum atanmasını şöyle değerlendirdi:
"Aslında bu tabii yeni bir şey değil. Bana göre geç atılmış bir adımdır. Daha önce bu adımın atılması gerekirdi. Bu benim daha önce de temennimdi. Onu da söyleyeyim. 'Niye?' derseniz, çünkü belediye başkanlığı yapmış bir insan olarak konuşuyorum, belediye başkanı seçilmek demek sizin her türlü tasarrufu yapabilmeniz anlamına gelmez. Siz kalkıp da bir belediye başkanı olarak veya bir belediye meclisi olarak terör örgütlerine destek veremezsiniz. Böyle bir yetkiniz yok. Siz sadece beldenizde veya bölgenizde sorumluluk alanınız içerisinde altyapı, üstyapı yatırımlarından tutunuz orada yaşayan vatandaşlara her türlü hizmeti vermekle mükellefsiniz, hendek açmakla mükellef değilsiniz. Hendek sadece atık su, içme suyu, ne bileyim bütün bunların yanında elektrik, doğalgaz, vesaire için açılır. Kalkıp da oralarda hayatı aksatmak için hendek açılır mı? Bunlar bütün devletin imkanlarını ne için kullandılar? Bu işler için kullandılar. Bu yetmedi, kendilerine devletten gelen desteği nereye gönderdiler? Dağa gönderdiler. Bütün bunlar ne oldu şimdi? Hepsi tespit edildi. Bu araçla, gereçlerle nerede, neler yaptılar bunların hepsi görüntülü olarak tespitte. Bunlar tnt taşıyorlar, öbür tarafta variller, yanlarında aygaz tüpleri, şu bu, vesaire gibi tüpleri taşımak suretiyle bölgede devamlı tehdit unsuru oluşturuyorlar. Bunların tespiti var. Bunu hangi belediye yapmışsa, bunun bedelini ödemek durumundadır. Şu anda tüm bunların tespitiyle birlikte de en sonunda artık hükümetimiz bu kararını aldı. Zaten yargı sonunda bütün bu suç duyurularına karşı tavrını koymuştur, yargı kararını vermiştir. Zaten bunların bir kısmı da tutukluydu ve bunlarla ilgili süreç, artık görevden alma ile başlatılarak buralara atamalar yapıldı. Çoğunda da valilerin üst koordinesinde ya vali yardımcıları ya kaymakamlarla buralarda yönetimler başlamış vaziyette. Temennim odur ki bu 28 belediye örnek bazı adımlar atmak suretiyle bugüne kadar oralardaki halka verilmemiş olan hizmet inşallah bundan sonra çok daha farklı bir şekilde verilmiş olur."
YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün kendi kullandığı araçla Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden geçtiği hatırlatılarak, köprüyü nasıl bulduğunun sorulması üzerine, şunları aktardı: "Tabii çevre düzenlemeleri devam ediyor. Çevre düzenlemeleri bittiği zaman çok daha güzel olacak. Hakikaten ülkemize, İstanbulumuza gerçekten çok farklı bir gerdanlık oldu, çok farklı bir ulaşım kolaylığı getirdi. Şu anda ağır vasıtalar bayramdan mıdır bilemiyorum ama belli saatlerde yoğunluk henüz yoktu herhalde. Çok çok rahat bir imkan var. Bundan sonra ağır vasıtaların falan Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya geçişleri Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde olduğu gibi olmayacak, çok daha rahat olacak. Hele hele bağlantı yolları tamamıyla bittiği zaman Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün İstanbul'a kazandıracağı çok şeyler var."
Erdoğan, Kurban Bayramı'nda İstanbul'da olacağını söyledi.