Diyanet İşleri Başkanlığı, “Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet” temalı Kutlu Doğum programı düzenledi. Programda konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Milletimiz; kendi çocuklarına en çok onun ismini verir, birçok tören ve merasimler ona salat ve selam getirerek başlar ve biter, ülkemizi savunan askerlerimize ‘Mehmet’ adını verir, orduya ‘peygamberin ocağı’ adını vermiştir. O gün, yani peygamberimizin doğduğu gün; bizim milletimiz için her türlü sıkıntıdan çıkarken, milletin yeniden doğuşunu temsil eder. Bunun içindir ki milli mücadelenin sonunda açılan Meclis, miladi olarak Kutlu Doğum Haftasının ilk cumasına denk getirilerek, bütün yurtta indirilen hatimlerle, icra edilen Mevlid-i Şeriflerle açılır. Ayrıca o günlerde çıkarılan kanunla Veladet-i Nebi ile Hakimiyet-i Milliye bir kabul edilerek, aynı kanunla bayram olarak kabul edilmiştir” diye konuştu.

“Kutlu Doğum Haftası Mevlid-i Nebi’nin alternatifi değildir. Kutlu Doğum Haftası dini ve taabbudi bir gün ve hafta değildir. Kutlu Doğum Haftası, ilmi ve fikri bir haftadır” diyen Görmez, “Yani Resul-i Ekrem'i (sav) daha önce nasıl Mevlit programlarında anıyorsak, bu sefer Miladi Takvime göre anlama, onun rahmet mesajını bütün insanlık ile buluşturma çabası ve gayretinden ibarettir. Her sene millet olarak, ümmet olarak ve insanlık olarak muhtaç olduğumuz bir yönü üzerinde duruyoruz. 2011 yılında ‘Hazreti Peygamber ve merhamet eğitimi’ üzerinde durduk. 2012 yılında ‘Hazreti Peygamber ve insan onuru’, 2013 yılında ‘Hazreti Peygamber kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku’, 2014 yılında ‘Hazreti Peygamber din ve samimiyet’, 2015 yılında ‘Hazreti Peygamber ve birlikte yaşama ahlakı’ ve bu sene de ‘Tevhit ve Vahdet, insanlığı diriltmek için gelin birlik olalım, insanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım, insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım’ çağrısı ile milletimizin huzuruna çıkmış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İnsanlık bugün bir değersizlik ve değersizleşme girdabı içerisindedir. Bize değer kazandıracak yegane kaynak olan ilahi dini insanlar değersizleştiriyor. Değer üretmeyen bir dindarlık anlayışı hepimizi kuşatmış vaziyette. Onun getirdiği değerlerle insanın dirilmesi, insanın yücelmesi gerekiyor. Neden tevhit ve vahdet, neden bu sene Resul-i Ekrem’in hayatından hareketle tevhit ve vahdet üzerinde duruyoruz? Zira ülkemizde, coğrafyamızda, yurt dışındaki millet varlığımızla beraber üç sorunun cevabını aramaya çalışacağız. İslam’ın özü, ruhu, İslam medeniyetin ayakta tutan yegane iksir tevhit, neden müminler ve muvahhitler arasında vahdete dönüşmüyor? İman neden eman toplumlarını inşa etmiyor, neden güveni inşa etmiyor? İslam neden selamı, barışı gerçekleştirmiyor? Bu üç sorunun cevabı üzerinde bütün camilerimizde, salonlarımızda, ülkemizde ve coğrafyamızda durmaya çalışacağız.”