Erzurum'da bir mobilya mağazasında çalışan 32 yaşındaki Emine Karataş'a tecavüz ettikten sonra eşarpla boğarak öldürmek suçundan tutuklanan Ahmet Topal hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu ve 27 yıla kadar hapis cezası istendi. Suçlamaları kabul etmeyen Ahmet Topal, "Kim ne derse desin, ben rahatım, vicdanım rahat" dedi.
METRUK BİNADA GENÇ KADININ CESEDİ BULUNDU

Olay, 5 Aralık 2013 günü merkez Yakutiye ilçesindeki Taşmescit Mahallesi Kuşbaz Sokak 33 numaralı metruk binada meydana geldi. Nafiye- Remzi Karataş çiftinin 6 çocuğundan biri olan Emine Karataş, Tahtacılar Caddesindeki iş yerinden ayrıldı ama Kars Kapı semtindeki evine varamadan kayboldu. Bir gün sonra metruk binada cesedi bulunan Emine Karataş, yapılan otopsinin ardından toprağa verildi. Karataş'ın ölümüyle ilgili daha önce aynı iş yerinden çalışan 24 yaşındaki evli 1 çocuk babası Ahmet Topal gözaltına alındı ve mahkemece tutuklandı. Emine Karataş'ın öldürüldüğü metruk bina mahalle halkının tepkisi üzerine belediye tarafından yıkıldı. Otopsi rapruna göre Emine Karataş'ın tecavüz edildikten sonra eşarpla boğularak öldürüldüğü belirlendi.

ANNEDEN SANIĞA BEDDUA

'Kasten öldürme' suçundan ağrılaştırılmış müebbet, 'nitelikli cinsel saldırı' suçundan 7 yıldan 12 yıla kadar, 'gece vakti yağma' suçundan ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Ahmet Topal, bugün ilk kez 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkarıldı. Duruşma salonuna getirilen Ahmet Topal'a genç kızın annesi Nafiye Karataş, "Sufatsız (yüzsüz), seni vurucun vura (beddua). Benim çocuğum kara toprakta yatıyor" diyerek tepki gösterdi.

"KESİNLİKLE BEN YAPMADIM"

Zorla alındığı gerekçesiyle ifadelerini kabul etmeyen Ahmet Topal, olay günü Emine Karataş'ın telefonla aradığını öne sürerek şunları anlattı:

"Beni aradı, iki kez de mesaj yazdı. 'Ne olur bana yardım et, çok borcum var' dedi. Babamdan para bulup gittim. Gittiğimde ağlıyordu. Parayı vermemi istedi. Benim de borcum olduğunu öğrenince cep telefonunu bana verdi. Metruk binaya gittiğimizde içeriden iki kişi çıktı. O, onları görünce hiç korkmadı, sanki tanıyordu. Ben korkup kaçtım. Kesinlikle ben yapmadım. O kadar cahil biri değilim. İş yerinden Emine Karataş'ın parasını çaldığım için kovulmadım. Patronumla kavga edince kendi isteğimle çıktım. Kim ne derse desin. Ben rahatım, vicdanım rahat" diye konuştu.

"KIZIMIN DAHA ÖNCE DE YOLUNU KESMİŞ"

Sanığın kızını daha önce de rahatsız ettiğini, yolunu kestiğini belirten anne Nafiye Karataş, "Kızımı daha önce de takip etmiş. Eve geldi sabaha kadar ağladı. 'Kaçırayım seni İzmir'e gidelim' demiş. Ben de işten çıkmasını istedim. Olay günü akşama kadar çalışıp işten ayrılacaktı" dedi.

TANIKLAR: POLİSİN İHMALİ VAR

Olay akşamı metruk binadan sesler duyduklarını anlatan 2 tanık Atilla Savaş ve Ömer Aytekin ise şunları söyledi:

"Eve giderken bağırma sesleri duyduk. Bir kaç defa 'kim var' diye seslendik. Polisi arayarak ihbarda bulunduk. Polis gelene kadar da bekledik. Polisler gelince 'Ne işiniz var bu soğukta gidin' diyerek bize tepki gösterdiler. Gösterdiğimiz yere bakmadan gittiler. Ertesi gün Cuma namazına giderken tekrar baktığımızda genç kızın cesediyle karşılaştık. Tekrar polisi arayarak bilgi verdik. Olaydan sonra kaç gün uyuyamadık. Bizim amacımız polisleri suçlamak değil ama ihmal var."

POLİSLER HAKKINDA MÜZEKKERE

Mahkemede tanık olarak dinlenen polis memurları Ü.T., K.Ö. ve H.S. diğer 2 tanıkla yüzleştirildi. Mahkeme heyeti sanığın tutukluluk durumunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi. Polis memurları hakkında ise tanıkların kendilerine sesin geldiği binayı gösterilmesine rağmen, içeri girmediklerinden dolayı görevi ihmal suçu oluşturulabileceği için Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasını kararlaştırdı.