30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonundan hiç bilinmeyen bir skandal ortaya çıktı. Skandalın baş kahramanı Gülben Ergen ile olan ilişkisiyle hayli popüler olan Habertürk'ün Genel Yayın Yönetmeni  Erhan Çelik... 
Gazeteciler.com'un özel haberine göre resepsiyonda Erhan Çelik, gazetecilerle sohbet eden Başbakan Ahmet Davutoğlu'na cep telefonunu uzatıp biriyle konuşturmak istedi. Ahmet Davutoğlu telefonu almak istemedi. Kaş göz işaretleri ile 'kim o diye' sordu ama Erhan Çelik ısrarla 'sizi tebrik edecek' diyerek telefonu Davutoğlu'nun eline verdi. 

TELEFONDAKİ DE BİLMİYORDU

Nezaketini bozmayan Ahmet Davutoğlu telefonu alıp konuştuğunda yanındaki gazeteciler şaşkın bakışlarla izlemeye başladılar. Zira telefondaki kişi kiminle konuştuğunu dahi bilmiyordu. Karşısındaki kişi 'kim olduğunu' sormuş olacak ki Davutoğlu'nun şöyle dediği duyuldu;

-"Evet ben Ahmet Davutoğlu’yum, resepsiyondayım”.

Telefonun diğer ucundaki kişi Davutoğlu olduğuna inanmayınca konuşma kısa sürdü. Ahmet Davutoğlu buz kesmiş bir halde telefonu Erhan Çelik'e iade etti. Şaşkınlığını da paylaşan Ahmet Davutoğlu, "Kim olduğunu anlayamadım, ben Suat filan dedi" diyerek durumu anlamaya çalıştı. 

TELEFONDAKİ KONUŞAN KİŞİ ŞAKA SANMIŞ

İddiaya göre Erhan Çelik, arkadaşına hava atmak için Ahmet Davutoğlu'nu telefonla konuşturdu. Hattın diğer ucundaki arkadaşının ise Habertürk'te çalışan başarılı gazetecilerden biri olduğu ortaya çıktı. Söylenenlere göre bu kişi 'Konuştuğu kişinin Ahmet Davutoğlu olduğuna inanmamış' ve bunun bir şaka olduğunu sanmış. 

Gazeteciler.com'daki haberin devamında Adnan Berk Okan olayın ayrıntılarını şöyle aktarıyor;

“Uzun adam” kim miydi?..
Söyleyeyim…
HaberTürk TV Haber Genel Yayın Yönetmeni Erhan Çelik’ti…
Peki…
Başbakan’a uzattığı telefonun karşı ucunda kim vardı?..
HaberTürk haber koordinatörü Suat Toktaş…
Ya da “Allah tarafından Toktaş vardı”…
Neden “Allah tarafından”?.. Çünkü nezaketi, centilmenliği ve saygılı konuşma tarzı olan bir meslektaşımızdır Suat…

Ya küfürlü konuşmaktan çekinmeyen, kendisine her zaman yapılan şakalardan birinin yapıldığını zanneden pervasız bir kardeşimiz olsaydı ne olacaktı?..

Söyleyeyim ne olacağını…

Sayın Başbakan’a belki de sinkaflı konuşacak ya da; “sen başbakan Davutoğlu isen ben de Cumhurbaşkanı Tayyip” diyecekti…

O anda “yerel” bir skandala dönüşen “gazeteci böbürlenmesi” o zaman uluslararası çapta bir büyük skandala yol açacaktı…

Geleyim sana Erhan…

Bu yaptığına ne demem gerektiğini ben de biliyorum, bu satırları okuyan herkes de biliyor…
Ama ben o sıfatı kullanmayacağım…
Ancak…
Yaptığının “münasebetsizlik” olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim…
Yahu kardeşim…
Sen kendini ne sanıyorsun?..
Bu ülkenin başbakanının asker arkadaşı olsan o denli münasebetsizlik yapma hakkına yine de sahip olamazsın…
Bir televizyon yöneticisi olarak, ülkenin başbakanına karşı bu kadar laubali olmamalıydın…

Hem kardeşim…

Alt kadronda görevli bir çalışanını Başbakan’la görüştürecek kadar kendisiyle samimi olduğuna inandırsan eline ne geçecek anlayamadım?...