Bu davalann bin 500 kayıtlı mağduru varmış, hepsi kritik bazı kamu kurum ve kuruluşlannda bürokrat... Ne çektiklerini, Cumhurbaşkanı'na hitaben yazdıkları bir mektuptan öğrendim. Söyledikleri şu: Önce 'Casusluk suçunu işleyenlerin şantajına uğrayan mağdur' kategorisine sokulup fişlenmişler. Mesela 'fuhuşçu' denilmiş, başka yüz kızartıcı fiiller isnat edilmiş. Sonra da kâğıt üstünde oluşturulan mağduriyetleri kullanılarak şeytanın bile aklına gelmeyecek bir yöntemle gerçekten mağdur edilmişler. İşlerinden güçlerinden olmuşlar, alınlarına kara leke sürülmüş, eşe dosta karşı utandırılmışlar.  Herkes gibi ben de casuslukla suçlanan sanıklara odaklanmıştım. 400 kadar subay ve astsubayın akıbeti, haklarındaki iddialann saçmalığı, sahteliği veya düzmeceliği, delillerin tezgâhta üretilip üretilmediği, kumpas izlenimi veren tutarsızlıklar, 'ayarlasan üst üste gelmeyecek' garip tesadüfler vesaire...

Fakat dava dosyasındaki mağdurların durumunu sorgulamak hiç aklıma gelmemişti. Nasıl gelsin!... Daha bu çapta bir tertibi almazken akıl, bir de kurulan düzeneğin çift taraflı çalıştığı, sadece sanıkların değil, mağdurlann da kurban olarak seçildiği bir dava senaryosu kimin aklından, hayalinden geçerdi? Cumhurbaşkanı na yazılmışsa, o mektup benim elimde ne arıyor peki? E-posta adresime geldi, çünkü muhatabına elden benim ulaştırmam isteniyor. 'İstanbul ve İzmir Askeri Casusluk Kumpası Mağduru Bürokratlar Platformu adına bir grup mağdur ve aileleri' diye imzalanmış bir e-mektup. Fakat bilumum aracılık, arabuluculuk, laf ve mektup taşıma, yani tavassut taleplerini geri çeviriyorum yıllardır. Prensip meselesi, umanm anlayışla karşılarlar. Onun yerine, mektubun can alıcı bazı bölümlerini buradan aktarmayı öneriyorum. Bir nevi açık mektup olarak okunsun: "Sayın Cumhurbaşkanım; Bizler, kamuoyunda istanbul ve İzmir Askeri Casusluk Davaları olarak bilinen...

Paralel yapı tarafından sahte bilgi ve belgelerle oluşturulmuş kumpasta, çirkin, ahlaksız ve alçakça fişlemelerle mağdur edilmiş değişik kamu. kurum ve kuruluşunda çalışan bürokratlarız. ... Askeri Casusluk kumpasları, alçakça ve ahlaksızca binlerce masum bürokratı hem casus hem de fuhuşçu olarak tasfiye etmek ve itibarsız/aştırmak amacıyla oluşturulmuştur. Kamuoyu, bugüne kadar daha çok özgürlükleri ellerinden alındığı için asker sanıkların mağduriyetlerinden haberdar olmuş, ancak davada sözde mağdur olarak fişlenen bürokratlann mağduriyetleri ne yazık ki istenen ölçüde ilgi çekmemiştir. Değişik kurumlardan yaklaşık 1500 bürokratın fişlendiği kumpasta, kurumlann çoğunluğu ismi geçen bürokratları için hiçbir işlem yapmazken TÜBİTAK ile Hazine Müsteşarlığı. Merkez Bankası ve BDDK gibi ekonomi kurumlarında ismi geçen bürokratlara. mahkeme sonucunu beklemeksizin en hafifinden en ağınna kadar çeşitli disiplin cezalan verilmiş, bazıları görevden alınmış, hatta bazıları da meslekten ihraç edilerek adeta bir kıyım yapılmıştır. İdari yargıya başvuranların büyük çoğunluğu davaları kazanmış olmalarına rağmen, sadece Merkez Bankası bu kişileri görevlerine iade etmiş, Hazine Müsteşarlığı ise en ağır kıyımı yapmasına rağmen bugüne kadar ne göreve iade ne de iadeiitibar yapmış, hatta dava açanlan dışlayarak mobbing e maruz bırakmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanım; İstanbul ve İzmir askeri casusluk kumpaslarının deşifresi için size bağlı Devlet Denetleme Kurulu nu ivedilikle görevlendirip, öncelikle kumpaslann mağdurlarından başlayarak, soruşturmalan yapan müfettişler, cezayı veren amirler ve kurumlannda bu amirleri ceza vermeye zorlayan yönetici, disiplin kurulu üyeleri ve hukuk müşavirleri ile İzmir Cumhuriyet Savcısı 'nı kurumlara çağınp üst düzey yöneticileri iknaya çalışan birim amirlerinin detaylı olarak soruşturulması hususunu yüksek takdirlerinize arz ediyoruz..."  Gerçeğin ne olduğunu ortaya çıkarmayı, adli ve idari soruşturmalara bırakıyorum.