AK Parti olarak 10 Ağustos'taki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için  istişarelerinin yoğun şekilde devam ettiğini ifade eden Erdoğan, "Biz bir  istişare partisiyiz. Her işimizi istişare ile yaparız. Bugüne kadar bunu böyle  yaptık" dedi. 
 
Erdoğan, geçen hafta milletvekilleriyle istişare toplantısı  gerçekleştirdiklerini, ardından gerçekleştirdikleri genişletilmiş il başkanları  toplantısında da istişareleri yaptıklarını, kanaatleri aldıklarını bildirdi.   Erdoğan, büyük kongre delegeleri, kadın ve gençlik kollarıyla bu hafta biraraya  geleceklerini, bu arada kanaat önderleriyle görüşmelerinin olduğunu ve olacağını  bildirerek, "Cumhurbaşkanımızla da aynı şekilde bu konuyu ele alıp  değerlendirmemizi yapacağız" dedi. 
 
CUMHURBAŞKANLIĞI ÇANTADA KEKLİK BİR OLAY DEĞİL
 
Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "bu işe iki  kişi karar veremez" dediğini ifade ederek, şöyle konuştu: 
 
"Sen mi vereceksin kararı? Biz bu kadar geniş bir istişare yapıyoruz.  Bu arada biz, Cumhurbaşkanımızla da böyle bir konuyu açık, net değerlendiririz.  Ondan sonra da bunun nihai kararını millet verecek. Bu kadar siyasetin acemisi,  bir çırak bu işlerden anlamıyor. Nihai kararı verecek olan millettir. Bu noktada  Cumhurbaşkanlığı çantada keklik bir olay değil. Millete gidilecek. Aday kim  olursa olsun. Nihai kararı millet verecek. Nedir bu telaşınız o zaman? Bakıyorsun  öbür tarafta CHP'nin genel müdürü, o da tutuşmuş. Zaten kendi içlerinde  birbirlerine girdiler. 'Pensilvanya ile neden bir araya geldiniz? Neden şöyle  oldu, neden böyle oldu?' Bunu görmediniz mi ya? Olacak olan buydu. Bunlar kime  yar oldu ki size yar olsun? Tek ceketle yola çıktı, şu anda milyarlarca liralık  dava açıyor. Sen bunların sadece harç ücretini nereden buluyorsun? Tek ceketi  vardı, herhalde şimdi ceketsiz kalmış vaziyette. Dava üstüne davalar açtı.  Tazminat davalarıyla herhalde ciddi bir rakam toparlayacak ve bu rakamlarla da  inşaatın kalan kısımlarını tamamlayacak. Böyle bir durum var." 
 
BUNLARI SAVUNACAK KADAR ALÇAKLAR
 
Başbakan Erdoğan, yaşanan dönem içinde yargının tüm kurumları  içerisinde olanlar ile Adana olayının ortada olduğunu ifade ederek, şöyle devam  etti: 
 
"Hala utanmadan sıkılmadan yazdıkları, çizdikleri ortadadır. Neyi  yazıyorsun neyi çiziyorsun? Sen bu ülkenin Başbakanını, Dışişleri Bakanını  dinleyeceksin, bakanların kendi aralarında yaptıkları konuşmaları dinleyeceksin;  bunu da kalkacaksınız, kendiniz dinleteceksiniz utanmadan sıkılmadan belge  diyeceksin. Ne belgesi, işte belge, ne belgesi? Kalkıp da şunu söyleyemiyorlar:  Bu ülkenin Başbakanı nasıl dinlenir diyemiyorlar. Bakanların kendi aralarındaki  konuşmaları dinlenemez diyemiyorlar. Adeta devletin kurumlarını bu noktada  kendilerinin dinleme seanslarının yapıldığı yerler haline getirdiler. Bunları  savunacak kadar alçaklar. Bunun savunulur bir yanı var mı? Utanmadan, sıkılmadan  köşelerinizde kapmışsınız, bir kalem oralardan yazıyorsunuz. Neyi yazıyorsun?  Sizin adalet anlayışınız bu mu? İnsanların mahremine girdiniz. Sizin din  anlayışınız bu mu? Nasıl girersiniz insanların mahremine? Bu denli bu işin  maalesef şu anda istikameti kaybolmuş ve istikametini kaybetmiş olan bu takım  şimdi elinden geldiğince artık son çırpınışlarını yapıyor. Biz bu işin  altyapısını, zeminini oluşturuyoruz ve gereği neyse yapacağız. Bunun için de  bütün milletvekili arkadaşlarıma A'dan Z'ye görev düşüyor. 
 
BENİM DE Genelkurmay BAŞKANI'NINDA
 
Siz milletin  vekilisiniz arkadaşlar. Bu millet yüzde 45.5'la meydanlarda ne dedi? Biz bunların  yolsuzluk yaftalarına inanmıyoruz, ama sizden bir şey bekliyoruz: Bu iftirayı  atanlara, bu müfterilere gereken cezayı vermeniz lazım. Bunların elinde - hep  söyledim- şantaj kasetleri var. Bu devletin en tepesinden en aşağısına kadar, kaç  kere söyledim. Cumhurbaşkanının da şantaj kaseti bunlar da var, benim de vardı,  Genelkurmay Başkanının da... Ama ben diyorum ki benimle ilgili varsa çıkıp  açıklayın, 'açıklamazsanız namertsiniz' diyorum. Şahsımla alakalı, aradıklarını  bulamadılar, bulamayacaklar. Benim bakanlarımla yaptığım görüşmeleri ancak  verebildiler. Veya eşimle, çocuğumla yaptıklarımı verebildiler. Veremeyecekler,  bulamayacaklar. Çünkü bunlarda o şeref yok. Geçen söyledim ya düşman bile bu  şerefsizliği yapmaz. Bunlar bunu yaptı. Bizim bu noktada aldığımız terbiye  farklıdır." 
 
HAŞHAŞİLERDEN TEMİZLEYECEĞİZ
 
 Başbakan Erdoğan, "Biliyorsunuz, Hazreti Ali düşmanı öldürmek için  yatırıyor; tam boynunu vuracak, düşmanı ona tükürüyor. Tükürdüğü anda Hazreti Ali  onu öldürmekten vazgeçiyor. 'Şu ana kadar seni inancımın gereği için öldürecektim  ama şimdi buna nefsim karışır diye seni öldürmekten vazgeçiyorum' diyor. Tablo  budur. Ama bunlar bunu göremediler ve vicdansızca hareket ettiler. Şimdi de  farklı gayretlerin içerisindeler. Ama biz de Ak Parti olarak elimizden geleni  yapacak ve bu devleti bu haşhaşilerden Allah'ın izniyle temizleyeceğiz" diye  konuştu. 
 
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
 
  
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin, "İstişareler  neticesinde adayımızı açıklayacak ve yolumuza kararlı şekilde devam edeceğiz"  dedi. 
 
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin de sonraki sürecin de Türkiye için  kayıp zamanlar olmaması açısından çok büyük hassasiyet içinde olduklarını  vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: 
 
"Gerek seçim öncesi 3. aylık dönem gerek seçim sonrasındaki dönem  Türkiye için, ekonomimiz için, çözüm süreci için asla bir belirsizlik süreci  olmayacak. 2023 hedefleri toplumun üzerinde ittifak ettiği hedeflerdir ve isimler  değişse bile bu hedeflerimiz baki kalacak. Bu hedeflere ulaşmak için tavizsiz  çalışacağız. Seçim öncesi ve sonrası için Türkiye'de belirsizlik  bekleyenler,  kaos bekleyenler hiç kuşkunuz olmasın hayal kırıklığı yaşayacaklar. Zira biz  isimlerle değil, ilkelerle hareket eden bir partiyiz. İsimler değişse de AK Parti  ilkeleri doğrultusunda geleceğe ilerleyecek, fitne ve nifakı yanına  yaklaştırmadan, yılmadan ve yıkılmadan dava taşını gediğine taşımaya devam  edecektir. Aday tespit sürecimiz ve sonrasına ilişkin kararlarımız ne şekilde  tecelli ederse etsin bundan Türkiye kazanacak, bundan milletimiz  kazanacaktır."