Yeni Şafak Yazarı Tamer Korkmaz, şu sıralar hem içeride hem de dışarıda hangi taşı kaldırsanız altından çıkan Almanya'nın, 17-25 Aralık'tan Gezi olaylarına ve en son terör örgütleri ile olan bağlantılarına kadar suçüstü yakalandığı durumları hatırlatarak, Almanya'nın Türkiye'deki işbirlikçi medya kuruluşlarının da nasıl bu sürecin birer parçası olduklarını gözler önüne serdi.


Tamer Korkmaz'ın ''Cürmümeşhut'' başlıklı yazısı şöyle;

Kaçak Paralel savcılar Mister Öz ve Mister Kara ile ilgili olarak; Alman hükümetinin, Federal Meclis'teki “Sol Parti” milletvekilinin soru önergesine verdiği cevap mı, kara mizah şaheseridir:

“Federal hükümet, adı geçen kişilerin kaldıkları yerle ilgili herhangi bir bilgiye sahip değildir.” 
*
Evet, aynen böyle demişler! Biz de bu gibi durumlarda “Yalandan kim ölmüş?” diyoruz.
Frankfurt vilayetine yakın Hanau'daki Römerhof Oteli…

Ya da, Münih'e yakın Ulm kentindeki Inter City Oteli…

Veya Düsseldorf şehrindeki acayip lüks Hyatt Regency Oteli Almanya'da değil mi?
Paralelleri beslemeyi pek seven Almanya, bir başka deyişle “Yalan-manya” işte böyledir:
Kucak açarlar, kol kanat gererler, el üstünde tutarlar…

Bir diğer yandan da “duymadık, görmedik, bilmiyoruz” derler!
*
17-25 Aralık 2013 Paralel darbe girişiminden altı ay önce Gezi Kalkışması sahne almıştı:
Paralel Savcı Öz'ün, Türkiye'den kaçmadan kısa bir süre evvel “Gezi eylemleri esnasında PKK'nın sokağa dökülmemiş olmasına” içerleyen bir tweet attığını unutacak değiliz…

“Gezi'de PKK müdahil olsaydı, şu anda AKP hükümeti yoktu” demişti!
Mensubu olduğu Paralel Yapı, Kobani Kalkışması'ndan bu yana PKK terör örgütüyle ve örgütün “siyasi parti rolünde oynayan” uzantısı ile can ciğer kuzu sarması; dahası stratejik ortak!
*
Haçlı Siyonist İttifakı'nın “piyonu” olan ve Türkiye'deki Gladio'ya bağlı her iki örgüte de “kol kanat geren” devletler arasında Almanya'ya özellikle dikkat!
*
Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, Kai Diekmann'ın yönetimindeki Bildgazetesine “Türkiye'nin PKK'ya yönelik operasyonlarından endişeliyiz” diye konuştu!
*
PKK'lı teröristleri eğitmek için Kandil'e gönderilen…

Yedi Alman ajandan birisi olan Kevin Joachim, TSK'nın kısa bir süre önceki hava harekâtı esnasında öldürüldü!

Derin Almanya, bir defa daha “cürmümeşhut” halinde yakalandı!
Örgütte “Dilsoz Bahar” kod adıyla bilinen BND ajanının cenazesini Almanya'nın Karlsruhe kentine Türkiye üzerinden göndermek isteyen Alman makamları, yetkililerden olumsuz cevap alınca vazgeçmeyip yeni bir plan yapmışlar!

Joachim'in cenazesini “PYD saflarında çarpışırken ölen bir Alman” gibi gösterip; bir defa daha Türkiye'ye müracaat etmişler!

Numara sökmemiş; geçişe yine izin verilmemiş!

Türkiye seçeneğinden ümidini kesen Almanlar, ortada kalan cenazeyi Erbil'e naklederek bir çıkış yolu bulmuşlar…

BND ajanının cenazesi Erbil'den Viyana'ya, oradan da Karlsruhe'ye gönderilmiş!
*
PKK'ya eğitim veren BND ajanıyla alakalı bu habere başta Hürriyet olmak üzere Doğan Medyası neden gözlerini kapattı?

Aydın Doğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'le kankadır; Doğan Medyası da, Derin Almanya ile “enseye tokat”tır!

Ecnebi Hürriyet, Almanya hakkındaki derin mevzulara asla gir(e)mez! Alman ajanlarının PKK ile ilişkisi bir defa daha kanıtlanıyor; ama, Hürriyet'te tık yok!

Hürriyet mi? Bağımsız Müslüman Türkiye'ye karşı mücadele veriyor; bu minvalde Almanya'nın, İsrail'in ve ABD'nin safındadır! Logosunun sol tarafındaki Türk bayrağı mı? İşbu gerçeği; hasıraltı etmeye, perdelemeye yarıyor!
*
Birkaç ay önce, Okmeydanı'nda DHKP-C'ye yönelik operasyonda “enselenen” BND ajanıStephen Kaczynski ile ilgili fevkalade önemli habere de gözlerini sımsıkı kapatmıştı, yok saymıştı, Baronsal Hürriyet!

Doğan Medyası'nda, ihtimamla “ince ince” terör örgütü DHKP-C'nin ve PKK terör örgütünün destekçiliği yapılıyor!
*
İki terör örgütünün bir başka destekçisi “Kan” Dündar'ın Cumhuriyet gazetesi de, Kandil'e yönelik hava harekâtında öldürülen BND ajanı Joachim'le ilgili haberden köşe bucak kaçtı!

Yeri gelmişken, Cumhuriyet'teki Can'daşlara soralım:
Kandil'e gönderilen “Pis Yedili” kabilinden BND ajanları, oraya “izmarit” toplamak için mi gitmişlerdi?