ORSAM araştırmacılarından Oytun Orhan'ın hazırladığı "Suriye'de Kürt  Kuşağı Mümkün mü?" adlı raporda, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlerin Kobani-Afrin  bağlantısını sağlayarak bütüncül bir bölge oluşturma hedefini gerçekleştirme  ihtimali tartışıldı. 
 
 Telabyad'ı alarak, kontrollerinde bulunan Kobani ve Cezire arasındaki  bağlantıyı sağlayan Kürtlerin, Kobani ve Afrin arasındaki Azez'in ele  geçirmesinin önünde engeller olduğu belirtilen raporda, şu değerlendirme yapıldı: 
 
 "Azez'ın kontrolü için yapılacak operasyonların önünde iki engel söz  konusudur. Birincisi YPG'nin yerel halk arasından destek bulamayacak veya kontrol  ettikten sonra meşruiyetinin zayıf olacağı gerçeğidir. Ancak Arap çoğunluklu Tel  Abyad'ın ele geçirilmesinde görüldüğü üzere askeri alanda ilerledikleri sürece  halktan ciddi bir dirençle karşılaşmayacaklardır. İkinci ve daha önemli sorun,  Tel Abyad'da terör örgütü DAEŞ'e karşı verilen ABD desteğinin Azez bölgesinde  kime karşı verileceğidir." 
 
ABD hava desteği olmadan YPG'nin başarı şansının olmadığı iddia edilen  raporda, Kobani-Afrin arasındaki bölgenin bir kısmının Türkiye'nin de  desteklediği gruplar tarafından kontrol edildiği, bölgeye yönelik ABD hava  desteğinin Azez'in önce DAEŞ'in eline geçmesi, ardından DAEŞ'le mücadele  kapsamında Kürtlere destek verilmesiyle mümkün olacağı savunuldu. 
 
 Orhan'ın raporunda, ABD'nin DAEŞ'in kuzeyle olan bağını keserek kuzey  Suriye hattı boyunca "YPG'nin kontrolünde bir tampon bölge" oluşturmaya  çalıştığını ileri sürülerek, "Ancak tarihteki örneklerden de yola çıkarak  tampon/güvenli/uçuşa yasak bölgelerin sınırları uzun vadede kalıcı hale gelerek  yeni siyasal yapının oluşma sürecinde otonom/federal bölgelerin sınırlarına  dönüşmektedir" ifadesine yer verildi. 
 
Raporda, Kürtlerin hakimiyetindeki bölgelerde yaşayan Arap ve  Türkmenleri "ürkütmeyecek" söylem ve yönetim modeliyle otoritelerini  meşrulaştırmaya çalışacakları öne sürülerek, "Kürtler bundan sonraki süreçte  rejim, muhalifler ve IŞİD arasındaki sorunlardan faydalanarak ve kendi dar  hedefine odaklanarak fiili ya da uzun vadede anayasal bir Kürt bölgesi inşa etme  imkanına sahip olabilir" denildi. 
 
Türkiye'nin seçenekleri 
 
Bu gelişmelere karşılık Türkiye'nin "doğrudan askeri müdahale" ve  "müttefiklere daha yoğun destek" olmak üzere iki seçeneği olduğu savunulan  raporda, şunlar belirtildi: 
 
  "(Doğrudan müdahaleyle güvenli bölge kurma seçeneği) Burada müdahalede  bulunulacak alan IŞİD'in kontrolündeki Türkmen-Arap nüfusun yoğun olarak yaşadığı  Cerablus ile Afrin kantonları arasında kalan bölge olacaktır. Türkiye bu  bölgedeki IŞİD varlığına son verecektir. Türk ordusu, dost gruplar kendi  bölgelerini koruyacak düzeyde güçlenene kadar bölgede kalacaktır. Bu seçenek çok  riskli ancak başarı şansı yüksektir." 
 
Raporda, ikinci seçenek olarak bölgedeki müttefik unsurların daha  yoğun desteklenerek, gerektiğinde sınır ötesinden askeri destek vererek IŞİD'e  karşı ilerleme kaydetmelerinin sağlanması gösterildi. 
 
  Bu seçeneğin başarı şansının düşük olduğunun iddia edildiği raporda,  şunlar kaydedildi: 
 
 
"Türkiye her iki senaryoda sınırının belli bir kısmını güvence altına  almış olacaktır. Bundan sonraki süreçte de ortaya çıkan fırsatları kullanarak  tampon bölgeyi doğu ve batıya doğru genişletebilir. Bunun yanı sıra artık  sürdürülemez olduğu ifade edilen Suriyeli sığınmacı akımı konusuna da nispeten  bir çözüm bulunmuş olacaktır."