"Başörtüsünün en yasak olduğu günlerde başımızdaki örtüyü parantez içine alarak dayanışma dilini, dostluğu paylaştığım sosyal demokrat, liberal, sosyalist, feminist bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Lakin şunu da söylemek istiyorum. Neden tam da şimdi sorusu içimde hançerdir.

Londra-Pekin birbirine yaklaşırken, İngiltere 'helal tahvil' üretirken, bütün AVM'leri her akşam ısrar ve ısrarla başörtülüler doldururken...

'İyi tüketiciler' olduğumuzu cümle âleme ispat etmişken...

Başlığa gelince... Saygın iletişimci herkes on beş dakikalığına ünlü olacak demişti.

Bir gün herkes bir şekilde birkaç dakikalığına ya da saatliğine başını örtecek.

Hatta daha şık olmak daha güzel görünmek için başını sürekli olarak örtenler de olacak. Başörtülü olmak için diyet ödemek gerekmiyor. Başörtülü olmanın bonusları var artık. Kıyafetinizi olanca modern tarzda seçip; yüzünüzü kalıcı makyajlarla renklendirip; su geçiren ojeler ile tırnaklarınızı bakımlı hale getirip; 11 punto ayakkabılarınız; altınızda son model bir araba ile dolaşırken taktığınız başörtüsü ile 'fark' yaratmanız daha kolay.

'Marka kardeşliği' tekinsizliğinizi bertaraf edecek iyi bir sığınak. Korkmadan her mekâna girebilirsiniz artık.

Yiyecek ekmek, barınacak yer bulamayan göçmenlere, bir defa giyip bir daha asla yüzüne bakmak istemediğiniz gece elbiseleriniz ile infak eder, kan görmeyi sevmediğiniz için kurbanınızı çek olarak kestirir ve evet Müslümanlar her şeyin en iyisine layıktır anlayışı ile cenneti evvelinden dünyada yaşamaya başlayabilirsiniz.

Yani arkadaşlar! Kendimi de işin içine katarak söylüyorum ki...

Bir zamanlar başörtüsü ile mezun olamamıştık. Lakin korkarım ki ibadet niyeti ile başımızı örtmekte olduğumuz gerçeğini unutarak, 'hicap'tan 'mezun' olmak üzereyiz..."