Davutoğlu, Katar'ın başkenti Doha'da Katar Üniversitesinde, "Turkey-Qatar Cooperation Regional Challenges, Broader Horizons" başlıklı bir konuşma yaptı.

İnsani trajedi yaşayanlara yardım eli uzatmanın, karşılıklı anlayış ve insanlık bilincini ortaya koyduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin nerede bir kriz olursa, yardıma koştuğunu ifade etti.

Bugünün en büyük insanlık trajedisinin sığınmacı krizi olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu krizin üstesinden gelme konusunda Türkiye'nin yanında bulunduğu için, Katar'a teşekkür etti.

Suriyelilerin acılarını paylaşmak gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Türkiye dünyada en çok sığınmacı ağırlayan ülke. Türkiye-Suriye sınırındaki Kilis'te yaşayanların yüzde 60'ı Suriyeli, yüzde 40'ı Türk vatandaşı. Milletimle gurur duyuyorum, üzerlerindeki ağır yüke rağmen ve şimdiye kadar kente birçok roket atılmasına, yaklaşık 10 kişinin ölmesine rağmen, Türkiye'nin hiçbir yerinde Suriyelilere, Araplara, yabancılara karşı bir protestoyla karşılaşmadık. Biz bunu, "ensar" kültürü diye adlandırıyoruz." diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birçok ülke sığınmacılara kapılarını kapattı ama Türkiye hiçbir zaman kapatmayacaktır. Kapılarımız onlara açık, çünkü kalplerimiz onlara açık." dedi.

Saraybosna, Marakeş, İstanbul gibi kentlerin hoşgörü ve çok kültürlülük sembolleri olduğuna dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, İslama karşı oluşan yanlış algıların düzeltilmesi için çaba harcanması gerektiğini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, "Dinler arası saygı bir yana, hem Müslüman olmayanlara, hem de farklı mezhepten Müslümanlara saygı duymayan DAEŞ terör örgütü ile karşı karşıyayız." ifadesini kullandı.

Asıl mücadele alanının, dünyada İslama dair yanlış algıların, Avrupa'daki İslamofobinin üstesinden gelmek olduğunu anlatan Başbakan Davutoğlu, "Şimdi çok taraflı bir zihniyet sorunuyla karşı karşıyayız. Okullarımızda, eğitim sistemimizde, kendi tarihimizi barış, uyum ve karşılıklı saygı tarihi olarak öğrenen yeni bir nesile ihtiyacımız var. Ben, bir Müslümanım ve dinimle gurur duyuyorum." değerlendirmesinde bulundu.

İslam dünyasının, İslam toplumlarına yönelik yıkıcı yaklaşımın nasıl ortaya çıktığı konusunda öz eleştiri yapması gerektiğini belirten Başbakan Davutoğlu, eğitim sistemini değiştirerek, tarihi yeniden yorumlayarak ve bugün başka bir şekilde kullanılan "cihat" kavramını yeniden yorumlayarak, bu soruna çare aranması gerektiğini kaydetti.

Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'na hitabında da Avrupa'da İslam'a yönelik yanlış algılara ve İslam karşıtı eğilimlere dikkati çektiğini anımsatarak, "Yeni bir felsefeye, yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Türkiye ve Katar, tüm bu değerlere önem veren iki ülke olarak bu konuda iş birliği yapabiliriz." diye konuştu.

Türkiye ve Katar arasındaki iş birliği için Türkiye'nin üzerine düşen adımları atacağını kaydeden Davutoğlu, "Türkiye ve Katar, daha iyi ikili ilişkiler için, daha iyi bir bölge ve hepimiz için daha parlak bir gelecek için, sonsuza kadar omuz omuza olacaktır." ifadesini kullandı.

- BAŞBAKAN SORULARI YANITLADI

Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin sınırlarına yönelen Suriyelilere ilişkin, yaşananların İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra karşılaşılan en büyük insanlık trajedilerinden biri olduğunu ve Türkiye'nin, ilk aylarda Suriyelileri inşa edilen sığınmacı kamplarında ağırladığını ancak sayı arttıkça, Suriyelilerin de şehirlerde kendi maddi güçleriyle yaşamak istediğini anlattı.

Bu durumda, Türkiye'nin, her şehrinde Suriyeliler için eğitim ve sosyal olanaklar sunmak gereğiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Kamplarda bu daha kolaydır, bugün size şunu söyleyebilirim ki kamplardaki çocukların yüzde 99'u, neredeyse tamamına yakını düzenli eğitim alıyor." dedi.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'ye daha önce gelen ve güvende olan Suriyelilere göre, hala Suriye'nin içinde olan ve yerlerinden edilenlerin daha zor durumda olduklarını belirterek, şunları söyledi:

"Sınırımıza yakın olanlar için, 10 kamp kurduk ve o kamplarda yaklaşık 150 bin Suriyeli yaşıyor. Onlara yiyecek, barınma ve ihtiyaçları olan her şeyi sağlıyoruz. Suriye'nin içinde, sınırımıza yakın 10 kamp kurduk. Ama onlar, rejimin, Rus uçaklarının ve DAEŞ teröristlerinin saldırılarına maruz kalıyorlar."

Türkiye'nin, Suriye'nin içinde, rejim kuşatması altındaki bölgelere de uluslararası kuruluşlar aracılığıyla yardım etmeye çalıştığını ifade eden Davutoğlu, "Günün sonunda, ülkede siyasi bir çözüm olmadıkça, teröristlerin ve rejimin mezalimi son bulmadıkça, bu insani trajedi devam edecek. Ama Türkiye, onları (halkı) korumak için her şeyi yapacak." dedi.

- "MEZHEPÇİLİK, DAEŞ KADAR TEHLİKELİ"

Başbakan Davutoğlu, Irak'taki son duruma ilişkin bir soru üzerine, "DAEŞ'ten bahsettiğimde, DAEŞ'i terörün, tehditin bir sembolü, bir prototipi olarak zikrettim. Mezhepçi milis güçleri de diğer terörist organizasyonlar kadar bu mezalimden, şehirlerin bölünmesinden, Irak'taki aziz kardeşlerimizin yaşadıklarından sorumludur." ifadesini kullandı.

En büyük tehdit olan mezhepçiliğin, İslam'ın temel değerlerine de aykırı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Mezhepçiliğe dayanarak şiddet uygulayan herkes, DAEŞ terörü kadar tehlikelidir." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin, Suriye için insani yardım konusunda her türlü adımı attığını aktaran Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ayrıca Suriye'deki ılımlı güçleri, ılımlı muhalefeti de elbette destekliyoruz. DAEŞ'e, rejime, Hizbullah'a, Rus uçaklarına, her türlü mezalime karşı mücadele veren Suriyelileri desteklemeye devam edeceğiz. Onlar kendi ülkelerinde onurlu bir yaşam elde edene kadar da yardım edeceğiz." diye konuştu.

- KİLİS'E DÜŞEN ROKET MERMİLERİ

Başbakan Davutoğlu, Kilis'e düşen roket mermilerinin ardından hükümetin alacağı güvenlik önlemlerine ilişkin soru üzerine de şu yanıtı verdi:

"Kilis'te vatandaşlarımızın can güvenliğini korumak için elbette her türlü tedbiri alıyoruz. Pazartesi günü istihbarat ve güvenlik birimlerimizle birlikte bir toplantı yaptık. Mevcut birçok önlem, yeni önlemlerle güçlendirilecek. Detayları paylaşmak istemiyorum ama, sınırlarımızı korumak için tüm tedbirleri alacağız."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye ve Katar arasında imzalanan "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Katar'da Konuşlanmasına İlişkin Uygulama Anlaşması"nın detaylarının sorulması üzerine, konuşlandırılacak asker sayısının iki ülke tarafından kararlaştırılacağını belirterek, "Bu, aslen bir istikrar ve dayanışmadır, herhangi bir ülkeye karşı bir askeri seçenek değildir. Bu, bir dayanışma sembolüdür ve karşılıklı iş birliği mekanizmasıdır." dedi.

Halkların birbirinin eserlerini okumaya ve birbirini anlamaya ihtiyacı bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, Katar Üniversitesine, Türk klasiklerinin Arapça'ya çevrilmesi, Arap klasiklerinin de Türkçe'ye çevrilmesi projesini önererek, sözlerini tamamladı.