Türkiye 19 Mart Cumartesi sabahı kara bir güne daha uyandı. Ankara’daki terör saldırılarından sonra örgütlerin hedefi bu defa İstanbul’un en kalabalık noktalarından biri olan İstiklal Caddesi’ydi.

TAKSİM'DE BOŞ BEBEK ARABASI

Bir canlı bombanın kendini patlatmasıyla dört kişi yaşamını yitirdi, 37 kişi ise ağır yaralandı. Ölen ve yaralananlar arasında turistler de vardı. Bir fotoğraf düştü sosyal medyaya. Olay yerinin tam ortasında duran içi boş bir bebek arabasıydı insanları “İyiyim, merak etmeyin” demeye utandıran.

ASYA BEBEK

Zaman ilerledikçe öğrenildi ki o bebek arabası Adana’dan ailesiyle birlikte İstanbul’a gezmeye gelen, henüz 2.5 yaşındaki Asya’ya ait. Asya’nın annesi ve babası da yaralanmıştı. Kendisinden dört yaş büyük ablası ise ailenin ayakta durmayı başaran tek ferdiydi, kanlar içinde ağlarken..

AMCASI POLİSLERE TEŞEKKÜR ETTİ

Asya’nın ablası Adana’ya götürüldü, kendisi Şişli Etfal Hastanesi’nde tedaviye alındı, yaralı anne ve babası da başka hastanelere sevk edildi. Olaydan iki gün sonra Asya’nın amcası, basın aracılığıyla bir açıklama yaptı. Asya’yı hastaneye yetiştiren polislere teşekkür ediyordu.

Amcanın anlattığına göre olay yerine gelen ilk ekip Asya bebeği görünce hemen kucaklayıp ambulans beklemeden ekip otosuyla hastaneye götürüyor. Amca İlker Başaran “Binlerce kez teşekkür ederiz, Allah onlardan razı olsun. Asya’nın hayatını kurtardılar” diyor.

KAHRAMAN POLİSLER

Asya’nın hayatını kurtaran o polisler İstanbul Emniyeti’ne bağlı Motosikletli Polis Timleri (Yunuslar) üyeleri. Milliyet'e konuşan kahraman polisler üç kişiler. Hayrettin, Aykut ve Hakan. Hayrettin evli ve çocuk sahibi, Hakan yakın zamanda baba olmanın heyecanını taşıyor. Onlara göre bu durumun ne polislik ne de çocuk sahibi olmakla ilgisi var. Tamamen insani bir refleks!

"YÜZÜ PARÇALANMIŞTI"

"Ben iki yıldır meslekteyim. Olay yeri gerçekten çok kötüydü. Biz 1-1.5 dakika içinde Şişli Etfal eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittik. Asya’yı teslim edip olay yerine döndüğümüzde ambulans daha yeni gelmişti. Arabayı ben kullanıyordum. Hayrettin abi bebeği alıp direkt Aykut’un kucağına verdi. Ağlıyordu Asya, hayatta kaldığının, bilincinin açık olduğunun göstergesiydi bu bizim için. Yüzü parçalanmıştı biraz.

"O ARABAYI TEKRAR O KADAR HIZLI SÜREMEM"

Şoför bendim ve ben nereye gidersem bebek oraya gidecekti. Osmanbey’den ters yöne girerek ambulans gibi Etfal’e götürdüm. O an Aykut “Yavaş biraz” diyordu bana ama yavaş süremedim, elimde değildi. Hız kesmeden ters yöne devam ettim. Bunlar çok anlık kararlar. Ben o arabayı tekrar o kadar hızlı ve güvenli sürmek istesem süremem.

"BAĞIRA BAĞIRA AYETEL KÜRSİ'Yİ OKUDUM"

Hani İstiklal Marşı’nı bağıra bağıra okursunuz ya, o an ben Asya’ya bir şey olmasın diye bağıra bağıra yedi-sekiz defa Ayetel Kürsi’yi okudum. O kadar çok bağırmışım ki gün boyu sanki boğazımda enfeksiyon varmış gibi sesim kısıktı, hiç çıkmadı. Asya’nın ablası ayaktaydı, üzerinde kan vardı ama yaralı değildi, ayakta durabiliyordu. İnşallah o da yaşı gereği olayı bir an önce unutur ve hayatına devam eder.

"O AN KELİMELERLE ANLATILAMAZ"

Meslekte 10 yılım bitecek. Üç yıl şark hizmetimden sonra yedi yıldır İstanbul’da görev yapıyorum. Taksim Meydanı’ndaki patlamada görevdeydim ama böylesini daha önce hiç yaşamadım. Olay yerine 150 metre uzaklıktaydık. İlk giden ekiplerdendik. O an anlatılamaz gerçekten. Oradaki bizim için en önemli şey bebekti. Bebek arabasında yaralı bir şekilde duruyordu. Bombadan fırlayan bir parça isabet etmiş muhtemelen.  Ambulansı beklemeden direkt ekip otosuna alarak hastaneye götürdük. 



İnsan çocuk sahibi ya da polis olduğu için bu refleksi göstermiyor. Aklına “Benim de çocuğum var, ilk onu alıp götüreyim” diye bir şey gelmiyor. Bu tamamen insani bir refleks. O bebek zaten, melek, günahsız. Hiçbir şeyden haberi yok. Yardıma muhtaç kişi o. Diğer yaralılara neyiniz var diye sorabiliyoruz, cevap alıyoruz ama bebek kendini ifade edemez. Biz Asya’nın sağlık durumunu takip ediyoruz. Annesi ve babası da başka hastanelerde tedavi altında olduğu için aileyle görüşemedik ama Asya yoğun bakımdan çıkar çıkmaz ziyaretine gitmek istiyoruz.

"ASYA'NIN YÜZÜ GÜNLERCE GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN GİTMEDİ"

İki yıldır meslekteyim. Olay yerine çok yakındaydık. Sesi duyup gittiğimizde karşılaştığımız manzara anlatılacak gibi değil. İnsanlar yaralı bir şekilde kan revan içinde yerde yatıyordu ama bebeği görünce çok kötü hissettim. Asya’yı kucağımda hastaneye götürdüm. Gidene kadar ağladı. Olay sonrasında günlerce yüzü gözümün önünden gitmedi. Ağlaması günlerce kulaklarımdaydı. 

Hastanede direkt kırmızı alana girdik ve doktorlara teslim edip çıktık. Olay yerine döndüğümüzde ambulans daha yeni gelmişti. O kadar hızlı gittik ki hastane çok sakindi, kimsenin daha yaşanan saldırıdan bile haberi yoktu. Asya bizi gerçekten çok etkiledi. Medyadan sağlık durumunu takip ediyoruz, yoğun bakımdan çıkar çıkmaz yanına gitmek istiyoruz. İyi olduğunu duydukça çok mutlu oluyoruz. Onun iyileşmesinde biraz da katkımız olduysa ne mutlu bize. "