Eski Van Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekili Bahadır Sakaoğlu, "paralel yapının" hayatını kararttığını söyledi.

Sakaoğlu'nun Şemdinli iddianamesine karşı çıktığı için "paralel yapının" takibine alındığı iddia edildi. Bir arkadaşının kızını havalimanından alırken fotoğraflanan savcı, o fotoğraf üzerinden sürgüne gönderildiği belirtiliyor.

A Haber'de Sevilay Yükselir'in sunduğu %100 Siyaset programında HSYK seçimleri ve "paralel yapılanma" tartışıldı. Programa konuk olan Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek, Sakaoğlu'nun başına gelenleri böyle anlattı:

ŞEMDİNLİ İDDİANAMESİNE İTİRAZ ETTİ

"Şemdinli iddianamesini herkes biliyor. İddianameyi hazırlayan savcıyı herkes biliyor. Bu savcı (isim vermiyorum, dava açıyorlar) iddianaemyi hazırlıyor, Van Cumhuriyet Başsavcıvekili Bahadır Sakaoğlu bu iddianameyi imzalamak istemiyor. "Bu iddianamede çelişkiler, iftiralar var, böyle bir iddianame olmaz" diyor. 

Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Bu başsavcıvekili (Bahadır Sakaoğlu) bir arkadaşının kızını havalimanından alıp bir yere yerleştirmeye çalışıyor. Herkesin başına gelebilecek birşey. Arkadaşı rica etmiş kızımı havalimanından alır mısın diye. 

ARKADAŞININ KIZINI HAVALİMANINDAN ALIRKEN FOTOĞRAFINI ÇEKİP İFTİRA ATTILAR

Ne yapıyorlar biliyor musunuz? Sakaoğlu'nu o kızla beraber fotoğraflıyorlar, "yasak ilişki yaşıyor" diye 51 no'lu DVD'nin içine yerleştiriyorlar HSYK müfettişleri. Ve Sakaoğlu'nu Uşak'a sürüyorlar. Oraya düz savcı olarak atanıyor. Şimdi de Kars'a yolladılar. 1 kere daha yer değiştirme cezası alacak olsa meslekten atılacak. İstanbul'da başsavcıvekili olması gerekirken, Yargıtay'da, Danıştay'da olması gerekirken Kars'a yolluyorlar. Baskıyı görüyor musunuz? Peşini bırakmıyorlar. 2006 yılında gerçekleşmiş bir olayı bakın nasıl takip ediyorlar. 

Abdurrahman Şimşek'in bu açıklamaları üzerine, Savcı Bahadır Sakaoğlu canlı yayına telefonla bağlandı. Programa telefonla katılan Sakaoğlu şunları söyledi:

"2000 Yaz Kararnamesi'yle, ben isteğim dışında Van Özel Yetkili Başsavcıvekili olarak atanmıştım. Şemdinli İddianamesi denilen ve iki astsubay Ali Kaya ve Özcan İldeniz tarafından Umut Kitabevi'ne bomba atıldığı iddiasıyla linç edilen iki astsubayın dava dosyasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından ben oraya atandım bir önceki HSYK tarafından. 

Mevcut savcı arkadaşlarım, kendilerinin yıprandığını söyleyerek davanın 17 Ağustos'taki duruşmasına hazırlamayacaklarını ifade ettiler, ben hazırlandım. 6 sayfalık bir mütalaada bulundum. "Görevli mahkeme askeri mahkeme" dedim ve iki buçuk yıldır tutuklu olan astsubayların tahliye edilmeleri gerektiğini söyledim. 

TELEFONLARIMI HUKUKSUZ OLARAK DİNLEDİLER

Ne olduysa ondan sonra olmuş. Telefonların dinlenmeye başlamış. İzlenmeye başlamışım. Şemdinli davasında Sayın Sarıkaya'nın iddianamesinin aksi yönünde bir mütalaada bulunduğum için izlediler. 

Sayın Şimşek'in bahsettiği 51 no'lu DVD içerisine Van Havaalanı'ndaki görüntülerim sanırım onlara müneccim tarafından söylenmedi. Yani telefonlarım yasadışı olarak dinlendi. O tarihte şikayetçi dahi olmamıştım. 

ARKADAŞLARIMIN EVİNE FUHUŞ BASKINI YAPTILAR

Bununla da yetinmediler. 2009'un Şubat ayında bir gizli tanık yaratmaya çalıştılar Van Emniyet Müdürlüğü tarafından. Eski bir itirafçıyı para vaadiyle dönemin jandarma personeli hakkında ifade vermeye ikna etmeye çalıştılar. Tabi biz buna da engel olduk. 10 gün sonra çok yakın iki arkadaşım, sahte bir ihbarla fuhuş örgütü üyesi yapıldılar. Telefonlarım asimetrik olarak dinlendi. Her zaman rutin olarak gidip sohbet ettiğimiz eve çakma bir fuhuş operasyonu yapıldı. 

Ancak ben kendimi 6 yıldır ne mevcut kurula (HSYK), ne de önceki kurula izah edemedim."