'Arif Erdem FETÖ'ye yüklü miktarda döviz götürdü' iddiası
Hazırlanan "futbolda şikede kumpas" iddianamesinde, uzun süre "imamlık" yaptığı FETÖ'den ayrıldığını iddia eden Alpsoy'un, "eski futbolcu Arif Erdem'in, Gülen'e yüklü miktarda döviz götürdüğü" yönündeki ifadesi de yer aldı
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) "futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede, uzun süre "imamlık" yaptığı örgütten ayrıldığını iddia eden Sait Alpsoy'un, "Türk Milli Futbol Takımı'nın 2002 Dünya Şampiyonası'nda 3. olmasının ardından cemaate yakın futbolcuların aldığı teşvik priminden bildiğim kadarıyla 200 veya 500 bin dolar bir araya getirildi. Arif Erdem, bu parayı götürdü, sundu. Gülen kabul etmedi. Sonrasında Arif Erdem'in Gülen'in yardımcısı Cevdet Türkyolu'na 'Ya bu parayı alırsınız, ya da ben bunu camdan dışarı savuracağım.' dediğini, bunun üzerine Türkyolu'nun da parayı aldığını, Gülen'in de bu durumdan memnuniyet duyduğunu Arif'e söylediğini biliyorum." şeklindeki ifadesine de yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fuzuli Aydoğdu tarafından FETÖ/PDY'nin "futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma sonucunda hazırladığı iddianamenin detayları ortaya çıktı.
İddianamede, örgütte uzun zaman ''imamlık'' yapan, örgüt adına futbol camiası ile temas kuran ve 2010'da yaşanan Mavi Marmara hadisesinde Fetullah Gülen'in söylemleri nedeniyle örgütten bağını kopardığını anlatan Sait Alpsoy'un, 26 Ocak'ta alınan ifadesine yer verildi. Sait Alpsoy ifadesinde, FETÖ soruşturması kapsamında haklarında dava açılan eski futbolcular İsmail Demiriz ve Uğur Tütüneker ile 2000 yılında tanıştığını, bu vesileyle yine hakkında FETÖ'den dava açılan eski futbolcu Arif Erdem ile daha sonraları da futbolcular Hakan Ünsal, Emre Belözoğlu ve Okan Buruk ile tanıştığını, bu kişilerle sohbet toplantıları yaptığını anlattı. 
Alpsoy, "Belli bir ekonomik güce sahip elit tabaka olarak adlandırılacak iş adamları ile sohbet toplantılarına geldiler. Bu toplantılar yine cemaatin bilgisi haricinde gerçekleşti. Oturmuş sohbetlerimiz 2000 yılında başladı, daha sonraki yıllarda TUSKON Başkanı Rızanur Meral ve soyadını hatırlamadığım çelik tencere firmalarından birinin sahibi olan Ahmet isimli şahıs da bu toplantılara dahil oldu. Ayrıca yine Bağdat Caddesi'nde inşaat işiyle iştigal eden 28 Şubat sürecinin karakterlerinden biri olan Ali Kalkancı'nın eşi Emine Kalkancı'nın babası tarafından kardeşi olan erkek de bu toplantılara katıldı. Bu şahıs paralel mensubu değildi." diye konuştu.
"Sohbetlere FB-BJK'den katılan olmadı"
Sait Alpsoy, örgütün İstanbul il imamı Ahmet Kara'nın, bu sohbetlerden haberinin olmasının ardından, iş adamları ve futbolcular ile sohbet etmenin şüphe doğurduğunu ifade ettiğini anlatarak, şunları söyledi:
"Samimiyeti artırıp ilerleyen tarihlerde kendime ait bir cemaat kuracağımı söyleyenler olmuş. Ahmet Kara'nın yardımcısı olan Soner isimli şahıs beni araştırmış, hakkımda dosya hazırlamış ve sunmuş. Genel yaklaşımlarından dolayı işin içerisinde para olmasından kaynaklı ben konulardan uzaklaşmaya başladım. Amacım tamamen diniydi. Bu sırada futbolcular ile sohbetlerin devam ettiği esnada İstanbul spor futbolcuları için de bir sohbet başlattık. Bu sohbete de Sarı İsmail önayak oldu. Sohbete katılan futbolculardan hatırladığım isim yok. Fakat Fenerbahçe ve Beşiktaş'tan katılım gösteren olmadı, ders de düzenlemedik. Zaten FB ve BJK'den cemaat adına kazanılmış kimse de yoktu."
Örgütten gizli yaptığı toplantılar nedeniyle Ahmet Kara tarafından cemaatten dışlandığını iddia eden Alpsoy, futbolcular ile yaşadıklarını da şöyle anlattı:
"Arif Erdem bir tarihte bana kız arkadaşı ile geldi, o bayan ile evlenmesinin uygun olup olmayacağını danıştı, aynı şey Emre Belözoğlu ile de yaşandı. 2006 yıllarında Emre Belözoğlu beni aradı, eşi ile imam nikahlarını kıymamı istedi, ben de evlerine gidip imam nikahlarını kıydım. 2009 yılında Emre Belözoğlu tekrar irtibat kurdu. Emre, cemaatten hiçbir hizmet alamadıklarını, bundan dolayı herkesin uzaklaştığını söyledi. Kendisinin teklifi ile cemaate bilgi vermeden kendisinin ayarlayacağı toplantılarda hocalık yapmamı istedi. Kabul ettim. Ancak cemaatin haberi oldu ki, Emre bir anda ortalıktan kayboldu, hiçbir sohbet yapamadık.
Türk Milli Futbol Takımı'nın 2002 Dünya Şampiyonası'nda 3. olmasının ardından cemaate yakın futbolcular aldığı teşvik priminden bildiğim kadarıyla 200 veya 500 bin dolar para bir araya getirildi. Ben bu paranın temsilci bir futbolcu vasıtasıyla bizzat Fetullah Gülen'e götürülmesinin daha uygun olacağını söyledim. Arif Erdem, bu parayı götürdü, sundu. Gülen kabul etmedi, sonrasında Arif Erdem'in Gülen'in yardımcısı olan Cevdet Türkyolu'na 'Ya bu parayı alırsınız, ya da ben bunu camdan dışarı savuracağım.' dediğini, bunun üzerine Cevdet Türkyolu'nun da parayı aldığını, Gülen'in de bu durumdan memnuniyet duyduğunu Arif'e söylediğini biliyorum."