İNSANLARI BİR MEYDANDA TOPLAYAN ATEŞ

 Kıyametin alâmetlerinden birisi de büyük bir ateşin çıkmasıdır. Bu ateş kıyametin en son alâmetidir. Artık bundan sonra kıyamet kopar.

• Bu ateşin çıkış yeri:

Bazı rivayetlerde bu ateşin Yemen’deki Aden’de bulunan kuyulardan çıkacağı geçmektedir. Bazı rivayetlerde ise Yemen’in güneyindeki denizden çıkacağı geçmektedir.

Şimdi size bu ateşin nereden çıkacağına dair hadisleri verelim:

1- Huzeyfe b. Useyd’den rivayet edilen hadiste Rasulullah (sav) kıyametin büyük alâmetlerini anlatırken şöyle buyurmuştur: “Alâmetlerin sonuncusu Yemen’de çıkıp insanları bir meydanda toplayan ateştir.”

2- Yine Huzeyfe’den gelen bir başka rivayette ise şöyledir: “Aden kuyularından çıkıp insanları bir meydanda toplayan ateş.”

3- İmam Ahmed ve Tirmizi, İbn Ömer (ra)'dan Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini rivayet ediyorlar. “Kıyametten önce Hadramevt’ten veya Yemen’in güneyindeki denizden bir ateş çıkacak, insanları bir meydanda toplayacaktır”

4- Buhari, Enes (ra)'ın şöyle dediğini rivayet ediyor: “Abdullah b. Sellâm müslüman olunca Rasulullah (sav)’e bazı sorular sordu. Bu sorulardan biri şu idi: “Kıyametin ilk alâmeti nedir?” Rasulullah (sav): “Kıyametin ilk alâmeti, insanları doğudan batıya doğru toplayan ateştir” diye cevap verdi”

Bu rivayetlerin bazısında ateşin, kıyametin son alâmeti olması, bazısında ilk alâmeti olmasını şöyle açıklayabiliriz: Son alâmet olması Huzeyfe hadisinde geçen alâmetlerin sıralama olarak sonuncusu olmasıdır. İlk alâmet olması ise artık kendisinden sonra dünyanın yıkılması ve her şeyin yok olması açısındandır. Huzeyfe hadisinde ise alâmetlerin her birinden sonra diğer bir alâmet başlamaktadır. Yani son alâmet, Sur’a üfürülmeden önceki ilk alâmettir. 

Bu ateşin bazı rivayetlerde Yemen’den çıkacağı, bazılarında ise doğudan çıkıp batıya doğru insanları bir meydana toplamasına gelince, buna şöyle cevap verilir:

1- Bu rivayetlerin arasını birleştirmek mümkündür. Ateşin Aden kuyularından çıkmış olması, daha sonra insanları doğudan batıya doğru bir meydanda toplamayacağı anlamını taşımaz. Başlangıçta Aden’den çıkar daha sonra yeryüzüne yayılır.

“İnsanları doğudan batıya doğru bir meydanda toplar.” Sözünden kasıt, doğu ve batıdan çıkması değil genel anlamda bir toplanmanın olacağını anlatmak içindir 

2- Ateş çıktıktan sonra ilk olarak doğudaki insanları toplamaya başlayacaktır. Fitnelerin daima doğudan başlaması da bu sözü desteklemektedir. Batıya ulaşmasına gelince toplanmanın olacağı yer olan Şam, doğuya göre batıl sayılır.

3- Enes hadisinde geçen ateşten kasıt, daima doğu tarafından çıkan ve ateşin tutuşduğu gibi tutuşan fitnelerin mecazi anlamı olabilir. Hatta o fitnelerde bir çok yer yıkılıp yakılmış ve harap olmuş, insanlar doğu tarafından Şam ve Mısır’a doğru yer değiştirmek zorunda kalmışlardır. Özellikle Cengiz Han ve daha sonrasında defalarca bu durum görülmüştür. Ayrıca Şam ve Mısır, doğuya göre batı sayılır.

Huzeyfe b. Useyd ve İbn Ömer hadislerindeki ateş ise mecazi değil gerçek ateştir. Doğrusunu Allah bilir.

• Bu ateş insanları nasıl toplayacak:

Bu ateş Yemen’den çıktıktan sonra yeryüzüne yayılacak ve insanları bir meydana doğru toplayacaktır. İnsanlar ise üç grup halinde olacaklardır:

1- Yiyecek ve binekleri bol olan, bu dünyadan doymuş ahiret hayatını özleyenler.

2- Bazen yürüyen, bazen de hayvana binenler. Bunlar bir deveye birden fazla kişi olarak binerler. Çünkü o gün hayvan sayısı azdır. Bununla ilgili hadis az sonra gelecek.

3- Ateşin önüne katıp her yönden toplanma yerine götüreceği insanlar. O insanlardan kim kaçmak isterse ateş onu yakar.

Bu ateşin insanları nasıl toplayacağına dair hadisler:

1- Buhari ve Müslim, Ebu Hureyre (ra)'dan rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyametten önce insanlar üç grup olarak toplanırlar. Birinci grup: Ahiret hayatını özleyen geride kalan dünya hayatından nefret edenlerdir. İkinci grup: İkisi bir deve üzerinde, üçü bir deve üzerinde, dördü bir deve üzerinde, onu bir deve üzerinde toplanırlar. Geri kalan grubu ise bir ateş toplar. Onlar nerede istirahat ederlerse o ateşte onlarla beraber istirahat eder. Onlar nerede geceyi geçirirlerse o ateşte beraber geceler. Onların sabahladıkları yerde onlarla beraber sabahlar. Onların akşamladıkları yerde onlarla beraber akşamlar.

2- Abdullah b. Amr (ra) Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini rivayet ediyor: “Doğu tarafında bir ateş çıkar ve insanları batıya doğru toplar. Onlar nerede geceyi geçirirlerse o ateşte onlarla beraber geceler. Onlar nerede dinlenirlerse o ateşte onlarla beraber dinlenir. O insanlardan geride kalan ve dökülenler olur. O ateş onları Şam’daki bir meydanda toplar.”

3- Huzeyfe b. Useyd (ra)'dan: “Ebu Zer (ra) dedi ki: “Ey Ğifaroğulları! Ayrılığa düşmeyiniz. Çünkü ben doğru sözlü olan Rasulullah (sav)’den şöyle işittim: “Kıyametten önce insanlar üç grup halinde toplanacaklar. Birinci grup: Binekli, karınları tok ve giyinmiş olarak toplanır. İkinci grup: Yürüyenler ve koşanlardır. Üçüncü grup ise, melekler onları yüzüstü süründürecek ve ateşin önüne toplayacaktır”. Orada bulunanlardan biri: “o iki grubu anladık. Peki yürüyenler ve koşanlar kimdir” dedi. Rasulullah: “Allah’ın arkalarından gönderdiği bir âfetle yürüyecekler ve koşacaklar. Öyle koşacaklar ki, onlardan birine kıymetli bir bahçeyi yaşlı bir deve karşılığında verecek olsalar, onu almak için duramayacaktır.” dedi”

• İnsanların toplanacağı yer:

Ahir zamanda insanlar Şam tarafında toplanacaktır. Bununla ilgili hadisler vardır:

1- Ahir zamanda çıkacak ateşle ilgili İbn Ömer’den rivayet edilen hadiste şöyle geçmektedir: “Biz: Yâ Rasulullah o an bize ne yapmamızı emredersiniz” dedik. O: “Şam tarafına gidiniz” dedi.

2- İmam Ahmed’in Hakim b. Muaviye el-Behrezi’den onun da babasından rivayet ettiği hadiste Rasulullah (sav)’in şöyle dediği vardır: “(üç kere) Siz işte şurada toplanırsınız. Siz işte şurada toplanırsınız. Siz işte şurada toplanırsınız. Binekli, yürüyen ve yüzüstü olarak” İbn Ebî Bukeyr şöyle diyor: “Eliyle Şam tarafına işaret etti ve şöyle dedi: “Siz işte şurada toplanırsınız.”

3- Tirmizi’nin, Behz b. Hakîm’in babasından, babasının da dedesinden rivayet ettiği hadiste, O Rasulullah (sav)’e şöyle demiştir: “Yâ Rasulullah! O an nereye gitmemi emredersiniz?” Rasulullah: “(Eliyle Şam tarafını işaret ederek) Şu tarafa” dedi”

4- İmam Ahmed ve Ebu Davut, Abdullah b. Amr’ın Rasulullah (sav)’den şöyle işittiğini rivayet ediyorlar: “Hicretten sonra bir hicret daha olacak. İnsanların en hayırlıları Hz. İbrahim’in hicret ettiği yere (Şam’a) hicret edenlerdir. Yeryüzünde insanların en şerlileri kalır. Arz onları dışarı fırlatır. Allah’ın zatı onları hoş karşılamaz. Büyük bir ateş onları maymun ve domuzlarla bir araya toplar. Onlar nerede dinlenirlerse o ateşte onlarla beraber dinlenir. Onlar nerede gecelerse o ateşte onlarla beraber geceler. Geride kalanları ve kaçmak isteyenleri ateş yakar.”

İbn Hacer diyor ki: “Süfyan b. Uyeyne tefsirinde İbn Abbas’tan şöyle rivayet ediyor: “Kim toplanma yerinin Şam tarafında olduğu konusunda şüphe içinde ise Haşr sûresinin baş tarafını okusun. Çünkü Rasulullah yahudilere: “Medine’den çıkın!” dediğinde, onlar: “Nereye çıkalım” demişlerdi. Rasulullah: “Toplanma yerine gidin” dedi

Şam tarafının toplanma yeri olmasındaki en büyük sebep oranın fitnelerin çıktığı ahir zamanda emniyetli ve güvenilir bir yer olmasıdır.

Nitekim Şam diyarının fazileti ve oraya yerleşmeye teşvik eden sahih hadisler vardır. Bu hadislerden bir tanesi İmam Ahmed’in Ebu’d-Derda (ra)’dan rivayet ettiği şu hadistir: “Ben uykuda iken, üzerine kitap konulan bir sütunun başımın altından taşındığını gördüm. Neredeyse onu beraberinde götürecek sandım. Gözlerimle onu takip ettim. O sütun Şam diyarına dikildi.

Taberâni, Abdullah b. Havâle (ra)’dan  Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini rivayet ediyor: “Miraç gecesi beyaz bir sütun gördüm. Sanki o meleklerin taşıdığı bir sancak gibiydi. Ben: “Siz ne taşıyorsunuz” dedim. Onlar: “Bu üzerine kitap konulan sütundur. Onu Şam diyarına koymakla emrolunduk” dediler.

Ebu Davud, senedi Abdullah b. Havâle (ra)’ya kadar uzanan bir hadisi Rasulullah (sav)’den şöyle rivayet ediyor: “Siz son zamanda üç grup olursunuz: Şam’da bir grup, Yemen’de bir grup ve Irak’ta bir grup” Abdullah b. Havâle dedi ki: “Yâ Rasulullah! Eğer ben o zamanı görürsem benim için hangi grubu seçersin” Rasulullah: “Şam grubuna katıl. Çünkü Allah’ın yeryüzünde seçtiği en hayırlı yerdir. Kullarından seçkin olanları oraya gider. Eğer Oraya gitmekten vazgeçerseniz Yemen’i seçin. Oranın havuzundan içiniz. Allah Şam ve Şam halkını koruyacağına dair bana taahhütte bulundu.”

Rasulullah (sav) Şam diyarı için bereket duasında bulunmuştur. Buhari’de geçen hadiste İbn Ömer (ra) Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini rivayet ediyor: “Allah’ım bizim Şam diyarımızı bereketli kıl. Allah’ım bizim Yemen diyarımızı bereketli kıl”

Ebu Ubeyye ise, Şam diyarının insanların toplanma yeri olduğunu kabul etmemekte ve şöyle demektedir: “Toplanma yerinin Şam olacağına dair Kur’an ve Sünnet’te ve de icma olarak bir delil yoktur. Bilakis Kur’an’da bunu çürüten âyet vardır. Allah şöyle buyurmaktadır: “O gün yeryüzü başka bir yer olur” (İbrahim: 48) böyle iken toplanma yeri nasıl Şam olur?!”

Buna şöyle cevap verilir: Bu konuda daha önce geçen hadisler toplanma yerinin Şam olduğunu açıklamaktadır.

Onu böyle konuşmaya iten şey, toplanmanın sadece ahiretteki toplanma olacağına inanmasıdır. Bu dünyada böyle bir toplanmanın olacağını kabul etmemektedir. Oysa ki, kıyametten önce bu dünyada da bir toplanma olacağına dair sahih hadisler vardır.

• Bu Dünyada Olacak Toplanma:

Hadislerde geçen kıyametten önceki toplanma bu dünyada olacaktır. Yoksa toplanmadan kasıt insanlar dirildikten sonra mahşerde olacak toplanma değildir. Kurtubî “haşr” kelimesinin toplanma manasında olduğunu açıklıyor ve bunun 4 çeşit olduğunu söylüyor: İkisi bu dünyada ikisi ahirette.

Dünyadakiler şunlardır:

1- Medine’deki yahudi kabilesi Benî Nadir’in Şamâ sürülmesi.

2- Kıyametten önce insanların Şam’da toplanmaları. Bu toplanma, hadislerde geçen büyük ateşin insanları toplamasıdır.

Bu toplanmanın dünyada olacağına dair alimlerin icması vardır ki, zaten hadisler buna delildir. Kurtubî, İbn Kesir ve İbn Hacer bu icmayı nakletmektedir.

Gazali ve Halîmi gibi alimler ise bu toplanmanın dünyada değil ahirette olacağını söylemişlerdir.

İbn Hacer, Mişkâtu’l-Mesâbih kitabını şerh edenlerden bazılarının toplanmanın kabirlerden kalktıktan sonra olacağını, bunu söylerken de şu delilleri ileri sürdüklerini belirtiyor:

1- İslam’da toplanma (haşr) denildiği zaman, özel bir delil yoksa bundan kasıt kabirlerden kalktıktan sonra olan toplanma anlaşılır.

2- Hadisteki gruplandırma da toplanmanın Şam’da olacağı isabetli bir görüş değildir. Çünkü hicret eden kişi, ya bir şeyi elde etmek için yada bir şeyden kaçmak için yada her ikisi için hicret eder.

3- Hadiste zikri geçen üçüncü grubu, ateşin diğerlerinden ayırt etmeden onları Şam tarafına doğru takip etmesi, uygun bir açıklama olamaz. Öyleyse bu toplanmanın herkesi içine alan ahiretteki toplantı olacağını söylemeden, o ateşin sadece bu dünyada mutsuz kişileri toplamak üzere onları önüne katıp sürükleyeceği hükmünü veremeyiz.

4- Hadislerden bazısı bazılarını tefsir eder. Beyhakî’nin Ali b. Zeyd-Enes b. Ebî Evs yoluyla Ebu Hureyre (ra)’dan rivayet ettiği hadis şöyledir: “Üçü binekli olarak, üçü yürüyerek ve üçü de yüzüstü olarak gider.” Bu hadisteki grublandırma Vakıa sûresinde geçen: “Ve sizlerde üç sınıf olduğunuz zaman” (Vakıa: 7) âyetine uygundur”

Onların bu delillerine şu şekilde cevap verilir:

1- Daha önce geçen sahih hadislerde büyük ateşin insanları toplaması bu dünyada olacaktır.

2- Vakıa sûresinde geçen grublandırma, hadiste geçen grublandırma olacağını göstermez. Hadiste anlatılmak istenen kasıt fitnelerden kurtulmaktır. Kim fırsatı değerlendirirse, arkasında bıraktığı yerden gideceği yer için kendine destek bulur, bol azık edinir. İşte bunlar hadisteki birinci gruptur. Güçleri tükenene kadar çabalayıp sonrada işin peşini bırakanlarda bunlara katılır. Bunlar ise ikinci gruptur. Meleklerin yüzüstü süründüreceği ve ateşin önüne katıp toplayacağı grup ise üçüncü gruptur.

3- Hadisler bir araya toplanırsa, bu ateşin ahiretteki ateş olmadığı anlaşılır. Bu ateş Rasulullah (sav)’in hadislerde bildirdiği kendine has özelliği olan ve bu dünyada çıkacak olan ateştir. 

4- Delil olarak aldıkları ve ravisi-sika olduğu tartışmalı-Ali b. Zeyd olan Beyhakî’deki hadis, toplanmanın bu dünyada olacağına dair bilgi veren hadislere ters değildir. Nitekim Müsned’tE, Ali b. Zeyd yoluyla gelen hadis şöyledir: “Yüzlerini taş ve dikenlere çarpmasın diye korurlar. Ahiretteki toplanma yeri ise dümdüz bir arazidir. İçinde iniş, çıkış, diken, tepe ve taş yoktur.”

Nevevi diyor ki: “Alimler şöyle demiştir: “Bu toplanma dünyanın sonunda kıyametten önce olacaktır. Sûr’a üfürülmeden önce. Buna hadiste şöyle delil vardır: “Geri kalanlarını bir ateş toplar. Onlarla beraber dinlenir. Onlarla beraber geceler, onlarla beraber sabahlar ve onlarla akşamlar

İbn Kesir ahir-zamanda çıkacak ateşin bu dünyada olacağı ile ilgili hadisleri delil olarak verdikten sonra şöyle diyor: “Bu hadislerin akışı, dünyanın sonunda bulunan insanların bir bölgede toplanacağını gösterir. Orası da Şam diyarıdır. .... Yemek, İçmek, hayvanların sırtına binenler ve diğer şeyler bütün bunlar, bu toplanmanın ahir zamanda olacağını gösteriyor. O ateş geride kalanları yakıp yok edecektir. Eğer bu toplanma Sûr’a üfürülüp dirildikten sonra olsa idi, ölüm diye bir şey kalmazdı. Yine Arasat meydanında hayvanlar, yemekler, içecekler ve elbiselerin olmaması gerekirdi

Ahiretteki toplanma (haşr) ise, hadislerde geldiği üzere mü’min ve kafirlerin hepsinin beraber yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz olarak bir meydanda toplanmalarıdır. Buhari İbn Abbas (ra) dan Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini rivayet ediyor: “Siz ahirette yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz dünyadaki sakatlıklarınız giderilmiş olarak mahşerde toplanacaksınız” Sonra şu âyeti okudu: “İlk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz.” (Enbiya: 104). “İnsanlar içinde en önce elbise giyecek olan İbrahim Halil (as)’dır.

İbn Hacer diyor ki: “(Bu dünyada) kendilerine kıymetli bir bahçe, yaşlı bir deve karşılığında verilmek istenilenler nerede, öldükten sonra yalın ayak ve çıplak olarak dirilenler nerede?!”

Bütün bu sözler toplanma yerinin kıyametten önce bu dünyada olacağını gösterir. Kim bundan farklı olarak düşünürse doğru olan görüşten sapmış olur. Doğrusunu Allah bilir.



1. Kıyamet alâmetlerine iman, gayba imandandır. Herhangi bir müslüman buna iman etmezse imanı tamamlanmış sayılmaz.

2. Kıyamet alâmetlerine olan iman, ahiret gününe olan imanın içindedir.

3. Rasulüllah (sav)’den gelen –mütevatir olsun, âhad olsun- hadislere iman etmek ve onları kabul etmek vacibdir. Onları reddetmek caiz değildir. İtikad konuları sahih hadislerle de isbat edilir, âhad hadislerle de.