BURSA’da, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı işbirliğiyle ile düzenlenen Uluslararası 8’inci Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkiler Sempozyumu başladı. İran İslam Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Ali Reza Bikdeli, Türkiye ve İran gençlerinin kültürel etkinliklerle bir araya gelmesi gerektiğini belirterek, "Tarihi ve mezhep farklarımız nedeniyle bir araya gelemeyeceğimizi' söyleyenler var. Bunun karşısında bir grup ise bunun olabileceğine inanıyor. Bizde bunu yaymak için çaba göstermeliyiz” dedi. 
Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı işbirliğiyle 8-9 Mayıs tarihleri arasında Osmangazi Belediyesi Ördekli Kültür Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası 8’inci Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkiler Sempozyumu başladı. Ana başlığı 'Türkiye ve İran’ın İslam Kültür ve Medeniyetindeki Yeri' olarak belirlenen sempozyumda, Türkiye-İran müşterek İslami sanat tarihi incelemesi, Türkiye ve İran kültürel ilişkilerinde yazılı mirasın rolü, İslam uygarlığının yeniden canlanmasında Türkiye ve İran’ın kültürel rolü, Türkiye ve İran ilişkilerinde irfan ve tasavvufun yeri ve Kadın mütefekkirler ekseninde Türkiye ve İran’ın kültürel şahsiyetleri konuları ele alındı. Sempozyuma, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof.Dr. Mehmet Metin Hülagü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof.Dr. Derya Örs, İran İslam Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Ali Reza Bikdeli ve Büyükelçilik Kültür Müsteşarı Halaç Monfared’in yanı sıra Türkiye ve İran’dan birçok araştırmacı katıldı. 
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Metin Hülagü, İran ve Türkiye’nin kadim ülkelerden biri olduğunu ve ilişkilerinin her zaman daim olduğunu söyledi. Osmanlı Devleti ve İran tarihinin ayrılamayacağını ifade eden Prof. Dr. Hülagü, 20’nci yüzyılda da birbirine benzer adımlar attığını belirtti. İki ülke arasında ciddi bir kültürel iletişimin olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hülagü, siyasetten de yakın olduklarını vurguladı.
"KÜLTÜREL İLİŞKİLERİ DE GELİŞTİRMELİYİZ"
Farsça konuşan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof.Dr. Derya Örs de, seminerlerin İran ve Türkiye halkının birbirini tanıması için iyi bir fırsat olduğunu söyledi. Prof.Dr. Örs, iki halkın ekonomik ve siyasi ilişkiler dışında birbirini çok iyi tanımadığını belirtti. Kültürel ve sosyal işbirliğinin de artması gerektiğini vurgulayan Örs, Farsça’dan Türkçe’ye, Türkçe’den Farsça’ya daha çok eserin çevrilmesi gerektiğini kaydetti.
"TARİHİ VE MEZHEP AYRIMINIZ VAR’ DİYORLAR"
İran İslam Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Ali Reza Bikdeli, İmam Humeyni’nin Bursa’da kaldığını bu yüzden İranlılar için önemli olduğunu dile getirdi. Bikdeli, kültürel ilişkilerin ekonomik ilişkilerden geri kaldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bütün dünya ülkeleri bu ilişkiler üzerine yoğunlaşıyor. Türkiye ve İran’da bunu yapmalı. Çok hassas dönemden geçiyoruz. Uluslararası ilişkiler İran ve Türkiye gençlerini etkileyecek. Geçiş döneminde yeni fırsatlar doğuyor. Kültürel ilişkilerimizi bu dönemde sağlıklı bir şekilde atmalıyız. Tarihi ve mezhep farklarımız nedeniyle bir araya gelemeyeceğimizi söyleyenler var. Bunun karşısında bir grup ise bunun olabileceğine inanıyor. Biz de bunu yaymak için çaba göstermeliyiz. Sempozyumlar dışında birbirimize gidip gelmeliyiz. Siyasetçilerin söylediği ‘400 yıl birlikte yaşadık’ sözünün dışında yeni şeyler söylemeliyiz. Bunun için kültürel eylem planları hazırlamalı, işbirliği yapmalı ve bunu yaymalıyız."
"GENÇLİĞİMİZ UYANDI"
İran'ın Türkiye Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Halaç Monfared ise, sempozyumun kültürel ilişkileri geliştirdiğini söyledi. Tarih boyunca iki ülke arasında iyi işbirlikleri ve çalkantıların yaşandığını anlatan Monfared, şöyle konuştu:
"Artık gençler ve halk uyandı. Biz İranlılar bölgede ve dünyada etkili bir rolümüzün olmasını istiyoruz. Bölgede tarihi etkinliğimizi üstlenmek istiyoruz. Türkiye’de bunu istiyor. Gençliğimizin bu günkü dünyada bazı talepleri var. Siyasi ve ekonomik anlamda gelişmek istiyor. Daha fazla demokrasi istiyor. Artık İran ve Türkiye halkı uyanmıştır. Biz İranlılar ve Türkler bir birimizi anlarsak, iyi ilişkilerde olursak hedeflerimize ulaşmadı birbirimize destek olabiliriz. Bölge halkı da bizden ders alır. Biz önder olmalıyız."
"BÖLGEDE MEZHEP VE ETNİK AYRIMCILIK YAPILIYOR" 
Bu tür sempozyumların İran ve Türkiye’nin diğer şehirlerinde de yapılmasını isteyen Monfared, tarihten gelen birlikteliğin iyi anlatılması gerektiğini söyledi. İran ve Türkiye’yi ciddi tehditlerin beklediğine dikkat çeken İran İslam Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçiliği Kültür Müşteşarı Halaç Monfared, “Bölgede bazı mezhep, etnik ırk ayrımcılıkları oluştuğunu görüyoruz. Bu büyük bir tehlike. Ülkemizin uyandığını gördüler. Bu yüzden yabancı ülkelerin tehditleri başladı. Bizi birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. Eğer uyanmazsak kötü şeyler yaşanabilir” diye konuştu. İran ve Irak arasında yıllarca yaşanan savaşları örnek gösteren Halaç Monfared, yıllarca şehirlerin, kaynakların, sermayenin dış güçlerin etkisiyle yok olduğunu belirtti.

SÇ,HT(FK/İD) (FOTOĞRAFLI)