İZMİR'de türbanlı öğrencilerin fotoğraflarını çekip, derslere sokmadığı iddiasıyla yargılandığı davada 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan ve hakkındaki karar Yargıtay tarafından onanan, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü eski öğretim üyesi Prof.Dr. Esat Rennan Pekünlü, avukatı Murat Fatih Ülkü aracılığıyla, “Adil yargılanma hakkı ihlal edildiği' gerekçesiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.
Davaya konu olay, 2011 yılı Mart ayında, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi binası girişinde meydana geldi. Matematik Bölümü öğrencisi Fatma Nur Gidal, Prof.Dr. Esat Rennan Pekünlü’nün özellikle derslere giriş saatlerini takip ettiğini, bölüm binasının kapısına geldiğinde karşısında dikilerek, başörtülü olarak okula girmesini engellediğini, ardından cep telefonuyla fotoğrafını çekerek hakaret ettiğini öne sürdü. Bu duruma peruk takarak çözüm bulmaya çalıştığını anlatan Fatma Nur Gidal, Prof. Dr. Pekünlü’nün "Perukla dahi giremezsin" diyerek kendisini engellediğini öne sürdü. Fatma Nur Gidal, avukatı aracılığıyla Prof.Dr. Esat Rennan Pekünlü hakkında "Eğitim- öğretim hakkının engellenmesi', 'Özel hayatın gizliliğini ihlal', 'Kamu görevinin sağladığı yetkiyi kötüye kullanarak hürriyeti tahdit', 'Kişinin huzurunu bozma', 'Ayrımcılık yasağını ihlal', 'Manevi işkence' iddiasıyla savcılığa başvurdu.
Savcılık, şikayet merciinin kendileri değil Yükseköğretim Kurulu (YÖK) olduğunu belirterek başvurunun oraya yapılmasını istedi. YÖK, Prof.Dr. Esat Renan Pekünlü'nün yargılanması yönünde karar vererek, dosyayı Danıştay'a gönderdi. Danıştay da Prof. Dr. Pekünlü’nün, sadece 'Öğrencilerin toplu olarak bulundukları binalara girilmesine veya orada kalınmasına engel olmak' suçundan yargılanmasına izin verdi. Yargılama aşamasında da Pekünlü'nün görevden alınmasına karar verildi.
Bu süreçte emekliye ayrılan Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü hakkında İzmir 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Yapılan karar duruşmasına tutuksuz yargılanan Prof.Dr. Pekünlü beraatini istedi. Prof.Dr. Pekünlü'nün avukatı Murat Fatih Ülkü, şöyle dedi:
"Türk hukuk sisteminde özellikle Anayasa ve AİHM kararları ile türbanlı olarak derse girilmesi yasaklanmıştır. YÖK eski Başkanı’nın sözlü beyanı bunu değiştirmez. Mahkemeye gelen Ege Üniversitesi Rektörlüğü yazısında da, hukuksal bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir. Müvekkilim sadece türbanla üniversiteye, derse giren öğrencileri tutanak ile tespit etmiştir. Bu bir suç değildir. Hiçbir öğrencinin eğitim hakkını engellememiştir. Beraatini talep ediyorum."
Hakim, sanığın, aynı fakültenin Matematik Bölümü öğrencisi Fatma Nur Gidal’ın, hukuka aykırı olarak eğitim ve öğretim hakkını engellediğini belirtti. Suçun işleniş şeklini, işlendiği yer, suç kastı yoğunluğu olduğunu dikkate alarak Pekünlü’ye önce 2.5 yıl hapis cezası verdi. Hakim, daha sonra sanığın duruşmalardaki iyi halini göz önüne alarak, cezasını 2 yıl 1 aya indirdi. Bu ceza paraya çevrilmedi ve ertelenmedi. Yargıtay Ceza Dairesi de yerel mahkemenin kararını onadı.
Avukat Murat Fatih Ülkü, verilen kararın haksız ve siyasi bir karar olduğunu belirtip Anayasa Mahkemesi (AYM) başvurdu. AYM, 23 Ocak 2014 tarihli kararında, eğitim ve öğretimi engellediği iddiasıyla mahkum olan Pekünlü'nün, 'Adil yargılanma hakkı', 'Kanunsuz suç ve ceza olmaz' ilkesi, 'Özel hayatın dokunulmazlığı' gibi temel haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle yaptığı başvuruyu “açıkça dayanaktan yoksun' gerekçesiyle reddetti.
AYM'nin başvuruyu reddetmesi ardından, Avukat Murat Fatih Ülkü, anayasayı uygulamak istediği için hapse mahkum edildiğini belirttiği Prof. Dr. Esat Renan Pekünlü'nün 'Adil yargılanmadığı' gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Avukat Ülkü, "Anayasa Mahkemesi, kendi içtihadından kaçıp vazgeçti. Ürkülen yerde hukuk, yargı yenilmiş demektir. Hukuk yenildi, yargı yenildi. Esen rüzgarlar, güç, iktidar kazandı" dedi.
AYM'nin ret kararı sonrasında Avukat Murat Fatih Ülkü, AHİM'ne başvurdu. Ülkü, başvuru dilekçesinde, şöyle konuştu:
"Halen yürürlükte olan Anayasa Mahkemesi’nin 3 kararına göre, bugün Türkiye’de, türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmesi, buna izin veren düzenlemeler ve uygulamalar anayasaya aykırı. Bu durumun eğriliği-doğruluğu ayrı bir konu. Hukuksal gerçek bu. Bugün Türkiye’deki uygulama, hukuka aykırı, fiili bir durumdan ibaret. Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, anayasayı, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak istedi diye, türbanla üniversitelere girmek isteyen öğrencileri uyardı ve tutanak tuttu diye, 2 yıl 1 ay hapis cezası almış, karar kesinleşmiştir. Hukuksal sürecin önümüze koyduğu bu sonuca inanamadık, inanmak istemedik, Anayasa Mahkemesi kendi içtihadına sahip çıkar dedik, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını kullandık. Anayasa Mahkemesi, öyle bir karar verdi ki, “Bu olayın benim içtihatlarımla ilgisi yok' dedi. Hatta 2008’deki üniversitede türbana izin veren anayasa değişikliğini iptal eden içtihadını, kararda sayamadı bile. Bu içtihadına değinmek bile istemedi, içtihadını yok saydı. Gelinen noktada, Türk yargısı; Anayasa Mahkemesi kararlarına inanan, bu kararların anlam verdiği anayasa hükümlerini uygulamak isteyen bir astronomi profesörünü cezaevine atacak olmanın yüküyle karşı karşıya. Şok edici bir sonuç. Anayasa Mahkemesi kararlarını ve anayasa hükümlerini uygulamaya çalışmak, hukuka aykırı sayılıyor, suç sayılıyor. Adil yargılanma hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi yerle bir edildi."
Prof.Dr. Esat Renan Pekünlü, hakkında kesinleşen karar nedeniyle cezasını çekmek üzere cezaevine girecek.

BK(AÖ/İD) (FOTOĞRAFLI)