Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ, () - TÜRK Mimar ve Mühendisleri Odası Birliği (TMMOB) Denizli İl Koordinasyon Kurulu, Denizli'de, 2 kişinin öldüğü 16 kişinin yaralandığı kazayla ilgili Büyükşehir Belediyesi'ni suçladı. 2014 yılı başına kadar taşeron şirket vasıtasıyla yürütülen kent içi ulaşımının belediyeyi geçmesine rağmen taşeron mantıkla sürdürüldüğü iddia edildi. 
Denizli'de dün Bursa Caddesi'ne giren, Büyükşehir Belediyesi'ne ait, Fatih Hakyemez'in kullandığı 20 BLD 92 plakalı yolcu otobüsü, önce Almanya'dan tatil için kente gelen 55 yaşındaki Yaşar Soyuçok yönetimindeki 35 HB 4425 plakalı otomobille çarpıştı. Kaldırıma çarpan ve sağ ön lastiği patlayan otobüs, ardından kontrolden çıkarak markete girdi. Araçta sıkışan şoför Hakyemez kaza yerinde, yolculardan Kevser Gürel de kaldırıldığı hastanede öldü. Kazada 16 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı.
TAŞERON MANTIK İDDİASI
TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu bugün yazılı bir açıklama yaparak, kazayla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi'ni suçladı. Yapılan açıklamada, 'Denizli Büyükşehir Belediyesi Otobüs İşletmesi Müdürlüğü'ne bağlı otobüsün yol açtığı kazada 2 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Çok sayıda vatandaşımız da yaralandı. Geçtiğimiz günlerde Bayramyeri Meydanı'ndaki ölümle sonuçlanan patlamanın sarsıntısını henüz atlatamadan, bu kazadan dolayı da üzüntü duyduk. Denizli kamu yönetim organlarının sorumluluk payının bulunduğu kesin olan bu kazanın uygulanmakta olan kent içi ulaşım sisteminden kaynaklandığına dikkat çekmek istiyoruz. 2014 yılı başına kadar taşeron şirket vasıtasıyla yürütülen kent içi ulaşımının, o tarihten bu yana Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülüyor olması, olayın gerçekte taşeron sistemi ile ilişkili olduğunu ortadan kaldırmaz. Mevcut taşıma sistemi halen aynı taşeron mantıkla devam ettirilmektedir. Çalışanların sözleşmeli statüsü başta olmak üzere ulaşım tamamen kar-zarar mantığı üzerine kurulmuş bulunmaktadır. Yakın zamanda yapılan kent içi ulaşım düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere bu mantık, çalışanların ve taşınan halkın sağlığı ve ulaşım refahı değil, otobüs işletmesinin ergonomik olup olmaması esası üzerine kurulmuştur' denildi.
HALKIN SAĞLIK VE GÜVENLİĞİNE ÖNCELİK ÇAĞRISI 
Belediyelerin temel görevinin hukuki ve tüzel kişilikli görevler dışında kalan, kent halkının sosyal yaşamını iyileştirme hedefine sahip olması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: 'Yapılan güzergah düzenlemesi, araç tayini, şoför yeterliği ve trafik düzenlemesi bu amaca uygun olarak örgütlenmelidir. Ne yazık ki son aylarda sık sık gündeme gelen Denizli ve başka kentlerde, belediye otobüs işletmesi araçlarının yol açtığı kazalar göstermektedir ki, uygulanan taşıma sistemi bu amacı gerçekleştirmekten oldukça uzaktır. Merkezi siyasi iktidarın yıllardır uygulamakta olduğu taşeron sistemi sorgusuz sualsiz bir sistemdir. Çalışanların başta sendikal hakları olmak üzere sosyal ve yasal hakları kısıtlanmakta, çalışma yaşamı bu sistemin kar olgusuna feda edilmektedir. Hız, az yakıt ve masraf, çok mesai, aşırı yolcu alımı, uzun mesafelere zaman sınırlamalı, ring sistemi ile ulaşım bu zihniyetin başlıca sonuçlarıdır. Bir şoför ve bir yolcu yurttaşımız bu kazada yaşamını yitirmiştir. Düşünün öylesi bir zorlayıcı çalışma koşulları ki, otobüsün şoförü bile bile kendini ölüme götürecek bir çalışma temposu ile görevini ifa etmeye çalışmaktadır. Burada sorumlu ne şoför nede olaya adı-aracı karışan kişi ya da kişiler değildir. Asıl sorumlu, yukarıda da belirttiğimiz gibi taşeron mantıkla sistemi yürütmeye çalışan yönetim organlarıdır. Sonuç olarak belediyeler eliyle yürütülen kent içi ulaşımda asıl önemli olan ulaşımı sağlanan halkın sağlık ve güvenliği olmalıdır. Yürütülmekte olan toplu taşıma sisteminin sorunları ortadadır. Mevcut sistem gözden geçirilerek bu amaca uygun olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Taşeron sistemine acilen son verilmeli ve çalışanlar acilen sendikalı ve güvenceli hale getirilmelidir.'