YARGITAY Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Türkiye'nin adı ne hukuk ne kanun devletidir. Türkiye bugünden itibaren polis devletidir" dedi.
Yargıtay Onursal Başsavcısı Kanadoğlu, Ergenekon davalarının avukatı Celal Ülgen'le Atatürkçü Düşünce Derneği Antalya Şubesi'nin Antalya Kültür Merkezi'nde düzenlediği panelde konuştu.
Sabih Kanadoğlu, "Paralel devlet, paralel yargı onun yanında şeyh, hoca, efendi eğer bunlar egemense Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasası askıdadır" dedi. Mevcut yargı sisteminin Türkiye'nin anayasal, demokratik hukuk devleti olarak tanımlanmasına müsaade etmeyeceğini savunan Kanadoğlu, "Biz anayasal devlet değil, sadece anayasalı bir devletiz. Savcı, hakim kararları polis tarafından uygulanmıyorsa Türkiye'nin adı ne hukuk, ne kanun devletidir. Türkiye bugünden itibaren polis devletidir" diye konuştu.
ÖNCE SAMİMİ İRADE
Kanadoğlu, gündemde olan yargılamanın iadesi konusunda ise gizli tanıklık kurumu aynen muhafaza edilir ve dijital verilerin geçerli delil olarak kullanımı kısıtlanmazsa sonuç çıkmayacağını kaydetti. Sabih Kanadoğlu, "Vesayet var diyorsanız, tarafsız bağımsız mahkeme kuramıyorsanız, nereye gönderirseniz gönderin sağlam adil bir karar çıkmayacaktır" dedi. Bu konuda öncelikli ihtiyacın samimi bir irade olduğunu kaydeden Kanadoğlu, “Siyasi iktidar o samimiyeti taşımıyor ise gevezelik neticesinde kalır, istenen de budur" dedi.
Sabih Kanadoğlu, iktidarın söz konusu samimiyeti taşımadığını belirterek, "4 bakan hakkında soruşturma ortaya çıkıyor. İkisinin çocuğu tutuklanıyor. İlk yaptığınız soruşturmayı kolluk olarak yürüten polis memurlarını soruşturmadan çekip başka yeri atıyorsunuz. Bu samimiyet ifadesi midir? Arkasından adli kolluk yönetmeliğini değiştiriyorsunuz. Böyle bir samimi iradeyle nasıl olacak?" diye konuştu.
VESAYETİN KAYNAĞI DEĞİŞİYOR
İktidarın yargıyı kendi vesayeti altına sokmak isteğini savunan Kanadoğlu, "Kendi vesayeti altına sokulan yargıda vesayet değişiyor ise yargı bağımsız mı oluyor?" dedi.
'YARGI ÇETESİNİN BAŞI POLİS'
Avukat Celal Ülgen ise bugün 'Yandım anam, yargıda çete var' diye bağıranların o dönem kendilerine kulak asmadığını, ellerinin tersiyle ittiğini belirtti. Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy, Oda TV davalarında yargı içinde bir çete olduğunu gördüğünü belirten Ülgen, "Çetenin başı polis. Polisin emrinde savcılar, savcıların emrinde yargıçlar var. Hiyerarşi tersine dönmüş. Polis hem savcının talepnamesini yazıyor, sonra da mahkemenin kararını yazıyor. İkisini birlikte savcı ve yargıca imzalatıyor" diye konuştu.
Celal Ülgen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da kullandığını belirttiği 'Yargı içinde çöreklenmiş çete var' sözünün kendisine ait olduğunu ve bunun üzerinden hakkında dava açıldığını kaydetti.
ÖNCE YARGI ÇETESİ BULUNACAK
Ergenekon davalarının avukatı Ülgen, yeniden yargılamaya ilişkin tartışmaları ise şöyle değerlendirdi:
"HSYK değişti mi, hayır. Yargı iklimi değişti mi, iktidar değişti mi, hayır. Çeteler ifşa edildi mi, bulundu mu? Hangi davayı nasıl etkiledikleri kamuoyuna anlatıldı mı, hayır. O zaman yeniden yargılamayla hiçbir şey yapamazsınız. Benim önereceğim, TBMM'de Araştırma Komisyonu kurulur, yargıya etki eden çete bulunur, dışarı atılır ve o zaman yargılamanın yeniden yapılması gündeme gelebilir."