ADANA'daki Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Harun Arıkan, Kuzey Irak'tan Adana'nın Ceyhan İlçesi'ne getirilen ve çeşitli tartışmalara yol açan petrole ilişkin anlaşmanın uluslararası hukuk kurallarına göre yapılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin büyüyen bir ekonomiye sahip olduğunu ve enerjiye ihtiyacı bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Harun Arıkan, bununla birlikte Rusya ve Azerbaycan gibi birkaç ülkeden gelen enerji kaynaklarına bağımlı hale geldiğini anlattı. Prof. Dr. Arıkan, "Türkiye, Rusya'ya enerji konusunda güvenememekte. Çünkü Rusya'nın daha önceki uygulamalarına bakınca, örneğin Ukrayna ile yaşanan krizde, enerji politikasını bir diplomasi aracı olarak kullanma eğilimini çok sıklıkla gösteriyor" dedi.
'İNCELENMEDEN YAPILDI'
Türkiye'nin bağımlılıktan kurtulmak için enerji çeşitliliğini arttırmak amacıyla farklı arayışlara girdiğini kaydeden Prof. Dr. Harun Arıkan, şöyle konuştu:
"Bu yüzden Irak'ın kuzeyindeki yönetimle, biraz da incelenmeden, hatta detaylı hukuki boyutu tartışılmadan bir anlaşma yapıldı. Bu da uluslararası hukuk açısından sakınca doğuran bir unsurdur. Çünkü uluslararası hukuka göre ancak 2 egemen devlet böyle bir anlaşmayı yerine getirebilir. Bu yönden yapılması gereken anlaşma, Bağdat hükümetiyle yapılması gereken anlaşmadır. Çünkü uluslararası hukuka göre herhangi bir itilaf olması durumunda, 2 ülke arasında imzalanmış olan anlaşmadan kaynaklanan sorunun çözümü bellidir. Bu anlamıyla taraflar anlaşmaya imza attıktan sonra kendini bir ölçüde daha güvencede hisseder ve bu anlaşma daha sürdürülebilirdir, çünkü bir yaptırım içerir. Ama Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki yönetimle yapmış olduğu bu anlaşmanın uluslararası hukuktaki yeri tartışmalı bir alandır."
'HUKUK AÇISINDAN SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL'
Irak'ın kuzeyindeki petrol gelirinin yüzde 17'sinin merkezi hükümete aktarıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Arıkan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bağdat yönetimi, Kuzey Irak yönetimine, 'Türkiye'ye petrol satmayın' derken uluslararası hukuk açısından haklıdır. Çünkü anlaşmayı yapması gereken hükümet merkezi yönetimdir. Irak merkezi hükümeti, kuzeydeki otonom yönetimin merkezden bağımsız hareket etmesini de istememektedir. Çünkü Irak anayasasına göre dış politikanın yönetilmesi ve anlaşma yapma yetkisi Bağdat hükümetinin elindedir. Ancak kuzeydeki İngiliz ve Amerikan petrol şirketleri, Bağdat rejimini de hiçe sayarak bazı anlaşmalar yapmıştır. Türkiye'de bir ölçüde bu şirket politikalarına güvenerek böyle bir anlaşma yapmıştır. Uluslararası hukuk açısından çok sürdürülebilir bir anlaşma değildir. Bu yüzden Türkiye, böyle bir anlaşmanın hukuki geçerliliğini devam ettirmesi için merkezi hükümeti sürece dahil etmelidir. Bunu yaparken de dengeli bir dış politika izlemelidir. Irak'ın kuzeyinde Türkiye'nin ekonomik olarak gücü görülüyor. Ancak Irak petrolleri, sadece kuzeyde değil. Diğer taraflarda da petrol var."