TÜRKİYE'de geçen yıl 18 yaş altı ceza davası açılan çocuk sayısının yaklaşık 200 bin olduğunu belirten Prof. Dr. Bengi Semerci, "Suç işleyenler hep sokak çocukları ve yuva çocukları değil. Normal çocuklar da suç işliyor. Kimsenin çocuğu, benimki de dahil, bunlardan muaf değil" dedi.
Antalya'nın Serik İlçesi Belek Beldesi Cornelia Diamond Hotel ve Kongre Merkezi'nde,
Psikofarmakoloji Derneği tarafından 'Aklımız Beyinde' sloganıyla düzenlenen 5'inci Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi, Amerika, Kanada, Malezya, İtalya, Almanya, Yunanistan, İsviçre, Kırgızistan, Gürcistan, İsrail, Hollanda, İngiltere, Belçika, Hırvatistan, Rusya ve Türkiye'den bilim insanlarının sunumlarıyla devam ediyor. Bağımlılık, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, şizofreni, depresyon, kaygı bozuklukları ve ruh sağlığını olumsuz etkileyen birçok konuda paneller, konferanslar ve öğrenciler için kursların düzenlendiği kongrede, Türkiye'den 200, dünyadan 60'a yakın konuşmacı ve oturum başkanı görev alıyor. Kongrede, dünyanın önde gelen meslek kuruluşlarıyla 5 paralel salonda 1 konferans, 1 beyin fırtınası, 1 yuvarlak masa, 1 söyleşi, 17 ortak panel, 25 kurs, 6 uydu sempozyumu ve 26 panel gerçekleştiriliyor. Kongrede, tüm dünyadan 500'e yakın poster ve sözel bildiri sunumu yapılıyor. Kongrenin sabah oturumlarının ardından Kongre Başkanı Prof. Dr. Mesut Çetin, basın toplantısı düzenledi.
DEPRESYON DÜNYAYI TEHDİT EDİYOR
Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Kongre Başkanı Prof. Dr. Mesut Çetin, depresyon konusunda bilgi verdi. Dünya nüfusunun yaklaşık 5'te 1'inin depresyondan etkilendiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, depresyonun insanı etkileyen ve intiharla sonuçlanma riski olan önemli bir sağlık sorunu olduğunu kaydetti. Halen tüm dünyada 1970'lerden bu yana beyindeki 2 farklı sistemi etkileyen ilaçların kullanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Çetin, "2000'li yılların başında ise bu iki sistemin dışında beynimizdeki bir başka sistem üzerinden etki yapan ilaçlar üzerinde çalışmalar yapılmaya başlamıştır. Söz konusu ilaç ile diğer ilaçlarla tedaviye cevap vermeyen vakalarda birkaç saat gibi kısa bir süre içerisinde antidepresan etki elde edilmiştir" dedi.
KİMYASAL MADDE BAĞIMLILIĞI GİTTİKÇE YAYILAN KÜRESEL SALGIN
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temple Üniversitesi Psikiyatri Kliniği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alican Dalkılıç ise kimyasal madde bağımlılığının Türkiye'de ve dünyada yayılmaya devam eden bir küresel salgın haline geldiğini söyledi. Hayat boyu kimyasal madde kullanımı oranının 18- 22 yaş grubunda yüzde 44'e ulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Dalkılıç, Türkiye'de kimyasal madde bağımlılığının henüz Avrupa ve ABD seviyesinde olmadığı kaydetti. Prof. Dr. Dalkılıç, kimyasal madde üretici ve tüketici bölgelerinin ortasında yer alan coğrafi konumu sebebiyle Türkiye'nin kimyasal madde transferinin ana yolları üzerine bulunduğuna dikkati çekti. Türkiye'nin dünyada en çok kimyasal madde yakalayan ikinci ülke olduğuna işaret eden Prof. Dr. Dalkılıç, buna rağmen kimyasal madde kullanımını sadece güvenlik yöntemleriyle kontrol etmeye çalışmanın yeterli olmadığını belirtti.
İSTANBUL'DA LİSE ÖĞRENCİLERİN KİMYASAL MADDE BAĞIMLILIĞI VE İNTİHAR MEYİLLERİ
Sosyal Psikiyatri Amerikan Derneği Başkanı Prof. Dr. Andres Pumeirega ise İstanbul'da 2010 yılında 32 bin lise öğrencisi üzerinde yaptıkları intihar düşüncesi ve bağımlılık yapan yasa dışı kimyasal madde bağımlılığı konusundaki raporunu açıkladı. Çalışmanın İstanbul'daki toplam öğrenci sayısının yüzde 20'sine tekabül ettiğini ve düz lise, meslek ve Anadolu liselerini kapsadığını, rastgele öğrenciler seçildiğini söyleyen Prof. Dr. Pumeirega, "Kullanılan madde oranları ABD'deki kadar yüksek değil ama İstanbul'daki değişime işaret ediyordu. Alkol kullanım oranı yüzde 30, sigara yüzde 40, bağımlılık yapıcı kanun dışı esrar da dahil yüzde 13'e kadar çıkıyordu. Birden çok madde kullanan gençler var" dedi.
KİMSENİN ÇOCUĞU UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞINA UZAK DEĞİL, SUÇTAN MUAF DEĞİL
Psikiyatrist Prof. Dr. Bengi Semerci ruhsal sıkıntıların madde bağımlılıklarını, suç ve toplumsal sorunları beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Semerci, "Aynı sıkıntı suçla ilgili de var. Suç işleyenler hep sokak çocukları ve yuva çocukları değil. Normal çocuklar da yapıyor ama onlar karakola geldiğinde aileleri tarafından daha kolay geri alınabiliyor. Daha büyük suç işlediklerinde, cinayet gibi suçlarda, asıl büyük problem, geri dönüşü olmayan kaybedişler ortaya çıkıyor. Kimsenin çocuğu, benimki de dahil, bunlardan muaf değil" diye konuştu.
HER 200 BİN ÇOCUK HAKKINDA DAVA
Türkiye'de 2012 yılında 18 yaş altı ceza davası açılan çocuk sayısının yaklaşık 200 bin olduğunu ve her yıl 200 bin çocuk hakkında ceza davası açıldığını kaydeden Prof. Dr. Semerci, şunları kaydetti: "Çevresel faktörler suça karışmada önemli bir faktör. Yaşadığınız yerde suç kavramı çok normalize edildiyse suça karışmak kolaylaşıyor. İstanbul'da bazı bölgelerde suç işlemek iyi bir şey, önemli bir beceri, herkes yapamıyor. Yaşadığı çevre ve ailede bunu başka yapan varsa çocuğun ulaşımı daha kolay oluyor. Bir diğer faktör okul. 2- 3 bin çocuğa bir rehber öğretmen düşüyor. Bu da öğrencinin izlenmediğini gösteriyor. Çocuğun sıkıntılarının tespit edileceği yer okuldur. Riskleri belirlemeleri gereken yer rehber öğretmenlerdir ama sayıları çok yetersiz. Burada koruyamadığımız çocukları mahkemede de koruyamıyoruz."
30 Ekim'de başlayan kongre, 3 Kasım'da sona erecek.