CHP'nin ev sahipliğinde Hilton Otel'de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nın açılış konuşmacılarından olan Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu, Yunanistan'daki hükümetin güven oylamasına katılmak üzere Yunanistan'a gittiğinden toplantıya gecikmeli olarak katıldı. Saat 12.00 sıralarında toplantıya gelen Papandreu yaptığı konuşmada bir süre önce ABD'ye giderek, konferans verdiğini anlattı. Papandreu, "Çok soru aldım. 'Sosyalist olmak ne demek ve neden sosyalist oluyorsunuz?' diye sordular. 'Temsil ettiğimiz değerler, demokrasi, insan hakları, sosyal adalet, sürdürülebilir ve yeşil büyüme ile ihtilafların barışçıl çözülmesi' dediğim zaman çok alkış aldım. Bu temel değerler, küreselleşen ekonomide daha da zorlukla karşılaşıyor. Bireysel olarak, rekabetçi bir çabayla insanlar birbirlerini geçmeye çalışıyor" dedi.
"DEMOKRASİNİN İYİ İŞLEYEBİLMESİ İÇİN SORUMLU PARTİLERE İHTİYAÇ VAR"
Demokrasinin, pek çok cephede mücadele etmek olduğunu belirten Yorgo Papandreu, şunları söyledi:  "Birinci cephe, özgürlük mücadelesi; otoriter liderlere, diktatörlere karşı bir özgürlük hareketi. Tıpkı Suriye'de gördüğümüz gibi. İkincisi, demokrasiye geçiş dönemi; temel ilkeleri güçlendirmek, yeni bulunan özgürlükleri daha güçlü hale getirmek, yeni otoriterliği, dogmalığı, kökten inanışları bir kenara itmek ve vatandaşları özgürleştirmek. Üçüncü olarak demokrasiyi yeniden kurmaya çalışmak. Otoriter liderler, dini liderler, insanların temel ilkelerini gözardı ediyorlar, azınlık hakları gibi, kadın hakları gibi. Biz, Türk kadınlarının kendi hakları için yaptıkları mücadelede onlarla birlikteyiz, onları destekliyoruz." Papandreu, bir rapora göre, siyasi partilerin toplumlarda en çok yolsuzluk yapan kurumlar olarak görüldüğünü aktararak, "Demokrasinin iyi işleyebilmesi için sorumlu partilere ihtiyaç var. Partilerimiz daha kaynaştırıcı, dahil edici, şeffaf olmalı. Karar verme sürecine daha fazla insan katılmalı, yeni hareketleri, mesela Gezi hareketini de içine çekmeli" dedi.
"UMUYORUM Kİ, DİPLOMASİ MUZAFFER ÇIKACAKTIR"
Belçika Başbakanı Elio Di Rupo da konuşmasına, Haiyan tayfununun binlerce kişinin ölümüne neden olduğu Filipinler'de yaşananlardan dolayı üzüntüsü dile getirerek, başladı. Mali'de gazetecilerin öldürülmesini de kınayan Rupo, "Hiçbir şiddetin açıklaması olamaz. gazetecileri öldürmenin mazereti olamaz" dedi. Rupo, Avrupa'nın mali krizden sıyrılamadığını belirterek, sosyal güvenliğin yüksek olduğunu Avrupa üllkelerde krizin, sosyal güvenlik sistemlerinin yok edilmesi için bir bahane olarak kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi. Özgürlük taleplerini dikkate almak gerektiğini vurgulayan Rupo, şöyle devam etti: "Yüzyıl sonra ilk defa kimyasal silah kullanıldı. Şam'da kullanılan bu silahlar yüz yıl sonra daha da barbarca kullanıldı, sivilleri masumları hedef aldı. Bugün bir barbarlığın, zalimliğin sonu için, demokrasi, özgür bir toplum için mücadele verenlerin yanında olmalıyız. Her nerede acı çekiliyorsa biz de bu mücadeleye katılmalı, acılara son vermeliyiz. Umuyorum ki, diplomasi muzaffer çıkacaktır. Muhalefeti de selamlıyorum, Cenevre toplantısına katıldılar. Bu kriz bir başarısızlıkla sonuçlanmamalı. Bu süreç bütün bileşenlere bir araya gelme imkanı vermeli. Ortadoğu'da İsrail ve Filistin arasındaki barış müzakerelerine destek vermemiz gerekiyor. Gerçek çözüm isteyenlere bir destek olmalıyız. İran'da da ay sonunda önce umuyorum ki bir çözüm bulunur ve İran'ın nükleerleşmesinin önüne geçilir. İçimizdeki kişilerin tek başına tecrit olmuş eylemleri işe yaramaz, yetmez; sefaletle, fakirlikle mücadele, çevresel kaynakların korunması için hep birlikte mücadele etmeye devam edelim." "ARAP DÜNYASINDA DEMOKRASİ İÇİN MÜCADELE EDEN İNSANLARA DESTEK VERİYORUZ"
Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala da, önümüzdeki yıllarda izleyecekleri yolu tespit etmek için toplandıklarını ifade ederek,  "Demokrasi, insan hakları için büyük mücadele var bu bölgede. Biz 168 partiden gelen kişiler, demokrasinin mimarlayız. Bütün dünyadaki geçiş dönemine yardımcı oluyoruz. Arap dünyasında demokrasi için mücadele eden insanlara destek veriyoruz" dedi. Ayala, ortak amaca yönelik mücadele etmek için daha fazla insana ihtiyaç olduğunu belirterek, "Tahrir bir sembol haline geldi. Tunus'un caddelerinde aynı şey var. İleriye doğru gidecek tek yol demokrasidir. Geçiş döneminde diğer kişileri de fark etmemiz, onları da görmemiz gerekir. Mursi, Mısır toplumuna anayasayı empoze etmeye çalıştı ve arkasından bir askeri darbe geldi. Her ikisi de doğru yol değil. Doğru yol, ancak demokrasiyi yerleştirerek olur. İnsanlar bir arada barışı ve zorluklara rağmen demokrasiyi getirebilirler. Barış için güvenlik için iyi olan şey ne ise bir orada olacağız" diye konuştu.
TERCÜME SORUNU
Bu arada konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Ahmed el-Carba, konuşmasına başladıktan bir süre sonra salondan gelen tepkiler üzerine sustu. Salondakilerin tepkisinin Arapça tercüme bulunmamamasından kaynaklandığı ortaya çıktı. Bunun üzerine el-Carba'nın konuşması ardıl olarak çevrildi. Ahmed el-Carba, "Suriye'nin sesini duyurmak için buradayız. Sizler, bütün dünyada barış ve insanların özgürlüğünü savunan insanlarsınız. Birlikte çalışıyorsunuz. Ülkemizde diktatörlük rejimi var. Gayet iyi biliyorsunuz ki, bir savaş var Suriye'de. Burada bulunan sizler Suriye halkına yardımcı olabilirsiniz. 43 yıldan bu yana Suriye halkının özgürlüğü engelleniyor. Aynı aileden 150 kişi bizi yönetiyor" dedi.