Mustafa ERCAN/MERSİN, () - MERSİN Nükleer Karşıtı Platform, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulan Revize Edilmiş Akkuyu Nükleer Santrali ÇED Raporu’nun içeriğinin bilimsel olmadığını savunarak, ÇED süreci durdurulup Akkuyu nükleer santral projesinden derhal vazgeçilmesi için çağrı yaptı.
‘Revize Edilmiş Akkuyu Nükleer Santrali ÇED Raporu’ 2'nci kez Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulurken, Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Dönem Sözcüsü ve Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı Seyfettin Atar, raporun bilimsel olmadığını ileri sürdü. Akkuyu için yürütülen ÇED sürecinin Türkiye'nin taraf olduğu Rio, Bern ve Ramsar sözleşmelerine ve ÇED Yönetmeliğine aykırı olduğunu belirten Atar, ÇED sürecinin, anti demokratik ve hukuksuz bir şekilde devam ettiğini savundu.
İŞ VAADİYLE ZARAR GİZLENMEK İSTENİYOR
Formaliteleri yerine getirmek için hazırlanan revize raporun bilimsellikten yoksun, yanlış ve eksik bilgilerlerle donatıldığını, ülke gerçeğinden uzak ve ciddiyetsiz olduğunu öne süren Atar, raporda nükleer santralin bölgeye vereceği zararların, halka iş vaadi ve ekonomik kalkınma gibi bilimsel olmayan söylemler ile kapatılmaya çalışıldığını söyledi.
Raporda, depremsellik bakımından Akkuyu’ya yakın sadece Ecemiş fay hattının olduğunu ve hattın santrale zarar vermeyeceğinin yazıldığına dikkat çeken Atar, "Bilim adamları asıl zararın Akkuyu bölgesine yakın olan Kıbrıs Dalma Batma Kuşağı, Ölü Deniz Kırığı, Güney Ege Dalma Batma Kuşağı, Doğu Anadolu kırıklarının vereceğini, bu fay hatlarının hareketli olduklarını ve tarihte meydana getirdikleri 7.9 büyüklüğünde depremlerin ve tsunamilerin binlerce kişiyi öldürdüklerinin belgelendiğini açıklamıştır. Bu bilgiler ÇED dosyasında yoktur. Raporda Akkuyu'nun 'deprem bölgesinde olmadığı' ve 9 şiddetinde olabilecek bir depreme dayanıklı olacak, 20 ton ağırlığında ve 215 m/s hızda bir Phantom RF-4E uçağının çarpmasına dayanıklı gibi açık ve kasıtlı yanıltıcı ifadeler kullanılmıştır. Nükleer santrallerin güvenliği, uçak çarpmasına dayanıklılığı ile test edilemez. Buna rağmen, Japonya Fukuşima faciasını engelleyemedi. Faciadan sonra ülkedeki 54 santral kapatıldı. Japonya örneği nükleer santrallerin çok güvensiz teknolojilerin olduğunun bilimsel bir kanıtıdır" diye konuştu.
Raporda santralin, Akdeniz’in ikliminin sıcaklığı nedeniyle denizden günlük kullanılacak suyun buharlaşmasının sonuçlarının vereceği zararlar belirtilmediğini kaydeden Atar, şöyle devam etti:
ATIKLARIN 10 YIL SONRA NE OLACAĞI BELİRSİZ
"Günümüzde küresel ısınmanın bir nedeninin su buharının olduğu bir gerçekliktir. Akkuyu’ya 34 kilometre mesafede bulunan Göksu deltasının önemli bir bölümü endemik olan binlerce bitki ve hayvan türü yaşamaktadır. Göksu deltası santral projesi yüzünden çok zarar görecektir. Bu nedenle santral projesi Türkiye’nin taraf olduğu Ramsar, Bern ve Barselona sözleşmesine aykırıdır. İleri çevre teknolojilerinin dahi nükleer atıklara çözüm üretemediği, nükleer atıkların Akkuyu sahasında 10 yıl bekletileceği belirtiliyor. 10 yıldan sonra bu atıkların ne olacağına ilişkin yazılan bilgiler yeterli değildir. Dünyada bugün mevcut hiçbir nükleer teknoloji, atık sorununa kesin ve zararsız çözüm bulamamıştır"
Raporda nükleer santrallerin 'sera gazı emisyonuna sebep olmaması nedeniyle avantajlı bir konumda' olduğu yazılmış olmasının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Atar, sözlerini şöyle tamamladı:
" ÇED sürecinde Mersin halkının haklı taleplerine kulak verilmeli ve ÇED sürecinin yasal kurallara ve devletimizin imzaladığı ve yasa hükmünde olan Rio sözleşmesine uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir. Mersin halkı Büyükeceli Beldesinde yapılması planlanan nükleer santrale karşı çıkmaktadır. Bu nedenle bu iradenin karşısında içi boşaltılmış ÇED sürecinin durdurularak, Akkuyu nükleer santral projesinden derhal vazgeçilmelidir."

FOTOĞRAFLI