İdris TİFTİKÇİ / İSTANBUL, () TBMM Başkan vekili ve MHP İstanbul milletvekili Meral Akşener, partisinin Bakırköy Seçim Koordinasyon Merkezi'ni ziyaret etti.
Akşener ziyareti sırasında açıklama yaparak 30 Mart seçimlerinin sürpriz partisinin MHP olacağını düşündüğünü belirtti ve bunun nedeni olarak da şunları söyledi:

"Sayın Başbakan'ın Türkiye'yi çatıştıran, kutuplaştıran, geren üslubunun karşılığı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'nın serinkanlı, sağduyulu, birleştirici, istikrarı koruyucu üslubunun çok etkili olduğunu düşünüyorum. İstikrar kavramı önemli. Esnaf istikrar istiyor, genç istikrar istiyor, işçi memur istikrar istiyor. Çatıştıran, kutuplaştıran, taraflaştıran üslubun Türkiye'yi, Sayın Başbakan'ın bu üslubunun, bu dilinin Türkiye'yi yorduğunu gözlemliyorum. Vatandaşı, milletimizi yorduğunu gözlemledim. Buna karşılık Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin ve Milliyetçi Hareket Partisi mensuplarının; kardeşliği, kardeşlik hukukunu, Türkiye'de ki istikrarımızı koruyucu üslubu, tavrı, dikkatinin de milletimiz tarafından dikkatle izlendiğini ve bunun seçimlere yansıyacak bir ciddi unsur olduğunu düşünüyorum."

"UMARIM HERKES AKLINI BAŞINA ALIR"
Akşener Sayıştay Raporu ile ilgili ses kaydının sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Sayıştay raporlarına ilişkin muhalefet partilerinin, başta Milliyetçi Hareket Partisi olmak üzere grup başkan vekillerimizin, milletvekillerimizin Sayıştay Raporlarının Meclise getirilmesi, gözden kaçırılmaması gerektiğine yönelik uzun bir talep ve çalışma dönemi geçti. Her konuşmada Sayıştay Raporları geçti. Sayıştay Raporları dendiği zaman insan ne manaya geldiğini anlamamıştır, niçin önemli olduğunu anlamamıştır. Ama Sayın Canikli ve Sayın Doğan olduğu iddia edilen, o ses kaydında, o tapede görülüyor ki Milliyetçi Hareket Partisi'nin milletvekillerinin, başkanvekillerinin Meclis gündeminde Sayıştay Raporlarının niye kaçırıldığı, kaçırılmaması gerektiği konusundaki hassasiyetlerinin manası, şimdi bu iki konuşmanın, iddia edilen kişiler arasında yapılan konuşmada anlaşılıyor ki Sayıştay denetimlerinde bakanların, bakanlıkların önemli eksiklere, önemli hukuksuzluklara konu olduğu, bunlarında raporlarda belirtildiği, bunlarında meclise geldiğinde duman olunacağına dair bir ses kaydı var.
Orada MHP'nin, milletvekillerinin, Meclis grubunu oluşturan milletvekillerinin ne kadar haklı, milletin, vatandaşın hakkının, hukukunun korunması konusunda bir mücadele verdikleri anlaşılıyor. Çok yanlış şeyler oluyor Türkiye'de. Umarım herkes aklını başına alır."

"TEK BİR KİŞİNİN BURNU KANAMIŞ OLSA BUNUN FATURASI VE HESABI ELBETTEKİ İKTİDARA ÇIKAR"
HDP'nin seçim bürolarının protesto edilmesi ile ilgili olarak Akşener, şunları söyledi:

 "Vatandaşlarımıza çarenin sandık olduğunu, sandık dışı, demokrasi dışı, hiçbir tavrın Türkiye'nin hayrına olmadığını çok net bir şekilde bildirdiğini ve bu konuda da net ve açık bir biçimde, kuvvetli bir biçimde durduğunu hep beraber biliyoruz. Bütün tahriklere, bütün provokasyonlara rağmen kardeş kavgasına yol açabilecek herhangi bir provokasyonun içinde kesinlikle tek bir Milliyetçi Hareket Partisi mensubunun ya da ülkücünün olmayacağını, asla olmayacağını en üst makamdan, Sayın Genel Başkanımızın talimatlarıyla Türkiye uzun bir zamandır biliyor. Biz bu kararımızın arkasındayız. Sayın Genel Başkanımızın talimatının arkasındayız. Dolayısıyla MHP'liler açısından, ülkücüler açısından bu provokasyonların içinde tek bir mensubumuzun olmayacağını çok net bir şekilde buradan söyleyebilirim. Ama provokasyonların olabileceği iddialarının ciddiye alınması gerekir. Bunlar öyle sosyal medyada ya da çeşitli internet sitelerinde yazarak çizerek olmaz. Bu ülkenin başbakanı Sayın Erdoğan'dır. Yürütme yani İçişleri Bakanlığı, MİT, Türkiye'nin bütün istihbarat teşkilatları ve güvenlik güçleri Sayın Başbakana bağlıdır. Dolayısıyla böyle iddiaların sosyal medya da, çeşitli yazarlar, çizerler tarafından yazılıyor olmasının dışında, bu konuda en ciddi tedbirlerin alınması gereklidir. Bu tedbirleri alma görevi de Sayın Başbakan ve kabinesine aittir. Tek bir kişinin burnu kanamış olsa bunun faturası ve hesabı elbette ki iktidara çıkar. O nedenle güvenlik güçlerinin, istihbarat teşkilatlarının manşetlerle meşgul olmak yerine, Sayın Başbakan tarafından bu provokasyon iddialarının çözülmesi artı ortadan yani bu iddiaların gerçekleşmemesi için görevlendirilmesi gerekmektedir."

"TEAMÜL DEVLET SİSTEMİ İÇİNDE YOK"
Akşener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Muş mitingi için Kayseri'den giden çevik kuvvet ekipleri ile ilgili sorulan soruya şu değerlendirmelerde bulundu:
"Zaman zaman illerde yapılan çalışmalarda, deprem olur, çatışma ihtimali olur... Buralarda yakın illerden güvenlik görevlileri görevlendirilebilinir. Ama bir siyasinin mitingi sebebiyle ve o kişide hele bu ülkenin başbakanıysa, mitingi sebebiyle bir kaydırma olmasının doğru olmadığını, teamüllere uygun olmadığını biliyorum ben. Çünkü bir siyasi çalışmadır, Sayın Başbakan'ın konuşma yapacağı bir mitingdir. Ne olabilir ki öyle bir durumda? Ona yönelik bir teamül devlet sistemi içinde yok."

"ÇEŞİTLİ FARKLI ORGANİZASYONLAR İÇİNE GİRMEK GİBİ BİR TUTUMUMUZ SÖZ KONUSU DEĞİL"
Bir gazetecinin, "MHP'nin son dönemde cemaate yaklaşımı nedir?" şeklindeki sorusuna Akşener, şöyle yanıt verdi:
"Milliyetçi Hareket Partisi'nin genel tavrını, kurumsal kararını, Sayın genel Başkanımızın beyanları temsil eder. Dolayısıyla bizim genel başkanımızın beyanlarından ortaya çıkan tavır şudur; kurumsal tavır konuşulur edilir, Sayın Genel Başkanımızın beyanlarıyla o kurumsal tavır kamuoyuyla paylaşılır, vatandaşla paylaşılır. Türkiye'deki çeşitli gurupların yani 'cemaat' dediğiniz bir grup söz konusu. Ama buna karşılık pek çok dini hassasiyeti yüksek insanların bir araya gelerek oluşturdukları başka gruplarda var. Bu grupların mensuplarının elbette oy verecek. Sonuçta bireylerin oluşturduğu gruplar bunlar. Bütün siyasi partiler gibi bizde o oylara talibiz. Hepsinin oylarına yani Türkiye'de kim yaşıyorsa, doğudan batıya, kuzeyden güneye nerede kim varsa bu coğrafyada, bütün vatandaşların oylarına talibiz. Ama bu oyları alırken çeşitli pazarlıklar, çeşitli farklı organizasyonlar içine girmek gibi bir tutumumuz söz konusu değil. 'Alo Fatih'den dolayı öğrenildi ki, hepimiz gördük ki ciddi bir karartma uygulanmış bu güne kadar Milliyetçi Hareket Partisi'ne. Vatandaş diyordu ki; 'niçin sesiniz çıkmıyor, niçin hiçbir şey söylemiyorsunuz'. Anlaşıldı ki, altyazılarda ki çok makul bir sözlere söylemlere bile tahammül yokmuş. Bu nedenle tek tek şehir şehir, ilçe ilçe, belde belde sayın Genel Başkanımız geziyor. Bizlerde aynı durumdayız. Bütün oylara talibiz amam bir siyasi partinin gereken tavrı çerçevesi içerisinde talibiz."

"BİR PARALLE YAPI OLDUĞUNU 12 YIL SONRA FARK EDİYORSUNUZ"
Akşener Başbakan Erdoğan'ın 11 yıl boyunca Türkiye'yi yönettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Hatta 12. yıldayız. Fakat 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasından sonra anladık ki Türkiye'de bir paralel yapı varmış. Asıl sorgulanması gereken bu. Türkiye'de Başbakanlık yapıyorsunuz ama bir paralel yapı olduğunu 12 yıl sonra fark ediyorsunuz. Asıl sorunlu olan kısmı bu. Bu oluşan ve kullandığı dil, sorunlu bir dil. Çok ağır kelimelerle bir grup itham ediliyor şu anda. Siyasi partilerin kurumsal iletişimlerini, siyasi partiler yasasının kendilerine verdiği görevlendirmeler üzerinden yapmış olsalar, bu tür bir gerilimle, korku filmi seyreder gibi geçirdiğimiz bir dönemi yaşamazdık. 'Ne istediler de vermedik' diyor. Bütün bunlar baktığımız zaman aslında ilişkinin sorunlu olduğu ortaya çıkıyor. İnşallah bütün bunlar, bütün siyaset kurumuna ders olur. Milliyetçi Hareket Partisi'nin tutumu herkes tarafından fark edilir ve takdir görür."

İT (MK) (FOTOĞRAF)