AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) tarafından düzenlenen "Gezi ve 17 Aralık Gölgesinde 2014 Türkiye Ekonomisi" konulu panele katıldı. Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisine FED'in etkisinin minimal olduğunu belirterek, "Türkiye ekonomisindeki esas etki, Gezi Parkı olaylarıyla birlikte başlayan ve en son 17 Aralık operasyonu ile birlikte gelişen süreçte ortaya çıkan etkilerdir ve bunlar doğal değil, yapay etkilerdir. Türkiye ekonomisinin gücünü azaltmak için ortaya konulmuş olan etkilerdir. Türkiye'nin küresel finans piyasalarından etkilenmesini de bir yerde bahane olarak, bu işin arkasına sığınarak bu işlerin yapıldığını söylemek isterim" diye konuştu. "CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ, TÜRKİYE'DE SİSTEMİ DEĞİŞTİECEK ÖNEMLİ GELİŞMELERDEN BİRİSİDİR"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Gezi olayları başlamadan önce Türkiye'nin borçlanma faizlerin 4.61 olduğunu kaydederek, şunları söyledi: "Tarihsel olarak, Türkiye'nin tarihinin en düşük noktasına inmişti. Ama maalesef bugün faiz neredeyse 11'ler seviyesine çıkmıştır. Döviz, Gezi olayları başlamadan önce 1.7404, bugün 17 Aralık olayları başlamadan evvel 2.47'ydi. Bugün geldiği nokta itibariyle 2.2468'dir" dedi. Gezi olayları ve 17 Aralık operasyonlarıyla birlikte Türkiye'nin 156.8 milyar liralık bir ekonominin değer kaybı yaşadığını kaydeden Kurtulmuş, "Kimin böyle bir kaybı ortaya çıkarmaya hakkı vardır? Bu milletin, fakir, fukaranın, yetimin hakkını, hukukunu böylesine ciddi bir şekilde zayi etmeye kimin hakkı vardır? Birileri istiyor ki, Türkiye bir panik içerisine, ekonomik istikrarsızlık içerisine girsin. Türkiye, bu ekonomik istikrarsızlıkla birlikte yönetilemez bir ülke haline gelsin. Polisi, yargısı, hükümeti, bakanlıkları ayrı telden çalan, kimsenin kimseyi yönetemediği bir Türkiye haline gelsin. Şimdi ikisi at başı gidiyor; siyasi istikrarsızlık isteyenlerle ekonomik istikrarsızlık isteyenler her türlü oyunun içerisinde oyuna devam ediyorlar" diye konuştu. Numan Kurtulmuş, çözüm sürecinin akamete uğramasını isteyenlerin olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:  "Önemli meselelerden birisi de, Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Bütün Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Türkiye'de bir takım olaylar olmuştur. Bütün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye'de hep Alicengiz oyunları oynanmıştır. Bu Cumhurbaşkanlığı seçimi ise, Türkiye'de gerçekten sistemi değiştirecek önemli gelişmelerden birisidir. Artık Cumhurbaşkanının kim olacağına kapalı kapılar ardında, siyasi elitler karar vermeyecek. Bundan sonra Türkiye'de Cumhurbaşkanının kim olacağına millet doğrudan doğruya oylarıyla karar verecek. Yine bir başka önemli mesele, Cenevre görüşmeleridir. Türkiye'nin bu Cenevre görüşmelerinde masada çok zayıf bir şekilde olmasını isteyenler Türkiye'yi bu süreçte ciddi bir şekilde köşeye sıkıştırmak istiyorlar." "VESAYET ODAKLARINA 'EYVALLAH' DİYEN HİÇBİR SİYASET AYAKTA KALMAMIŞTIR"
Demokratik meşruiyete inanan bir kişinin halkın oyundan başka bir vesayet odağını kabul edemeyeceğini söyleyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:  "Ne askeri, ne sivil, ne bürokrasi, ne işadamları, ne uluslararası, ne iç, ne dış, ne de yargı vesayetini hiçbir şekilde kabul edemez. Vesayet odaklarına 'Eyvallah' diyen hiçbir siyaset ayakta kalmamıştır. Demokrasinin önemli hususlarından birisi sivil toplumun gelişmesidir. Herhangi bir dindar ya da seküler cemaat ya da cemiyet, şu ya da bu şekilde toplumun daha ileri gitmesi için bir takım tezler ortaya koyabilir. Ama 'Hayır, ben devleti yöneteceğim, siyaseti kontrol edeceğim' derse, orada başka bir vesayet ortaya çıkmış olur. Buna da hiçbir demokratik meşruiyet sahibi hükümet rıza gösteremez. Dolayısıyla bu çerçevede geçmiş 10 yılın en önemli başarılarından birisi, bu bürokratik oligarşinin zayıflatılmasıdır. Tamamen kalktı diyemiyorum, ama tamamen kalkması da inşallah önümüzdeki süreçte gerçekleşecektir." SİYASİ PERSPEKTİFLE, MB'NİN ALDIĞI KARARLAR ARASINDA BİR UYUM OLMASI GEREKİR
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin önünde iki önemli mesele olduğunun altını çizerek, "Bunlardan bir tanesi cari açık meselesidir. Türkiye cari açığını ortadan kaldırmak için önce oynanan bu finanskapitalizmin ve içerideki bir takım çevrelerin oynadığı oyunlara dikkat etmek mecburiyetindedir. İkincisi ise, büyümenin, nitelikli büyüme haline dönüşmesi lazım. Türkiye, bütün dünyanın ciddi krizler yaşadığı bir dönemde büyümeyi sağladı. Ama çok net söylüyorum; bu son operasyonlar ve gelişmelerle Türkiye'nin büyümesi maalesef 2014'te bir miktar düşecek gibi görünüyor" dedi.
Merkez Bankası'yla ilgili sorulan soruya da Kurtulmuş, "Merkez Bankası'nın bağımsızlığını tartışmıyoruz. Merkez Bankası, dünyadki bir çok ülkede bağımsızdır. Ancak, şunu ifade etmek isteriz; Merkez Bankası'nın belki bazı fonksiyonları önümüzdeki dönemde konuşulabilir. Belki olması gereken, siyasi perspektifle, Merkez Bankası'nın almış olduğu kararlar arasında bir uyum olması gerekir. Çünkü, nihayetinde bütün bu ekonomik kararların hesabını verecek olan hükümettir. Bunu söylerken, Merkez Bankası siyasi bir kurum haline gelsin ya da bağımsızlığı ortadan kalksın demiyoruz" diye konuştu.