CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yerel seçim sürecinde demokratik güçlerin rolü" konulu toplantı öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün internet yasasını onaylamasına tepki göstererek, “Parlamentonun iradesine gölge düşmüştür. Gölgeyi düşüren kişi de Sayın Cumhurbaşkanı'dır. Yasa önünüze gelirse, ya onaylarsınız, ya da tekrar görüşülmek üzere parlamentoya yollarsınız. 'Sıkıntılar var, doğru değil' diyip arkasından imzayı basacaksınız. Siz Cumhurbaşkanısınız verdiğiniz sözün arkasında duracaksınız. Cumhurbaşkanının hükümetle pazarlık yapmak gibi bir görevi yoktur." dedi















Kılıçdaroğlu, Gayrettepe'deki Point Otel'de "Yerel seçim sürecinde demokratik güçlerin rolü" konulu toplantıda sağlık çalışanları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu toplantı öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı.















HSYK başvurunuzun Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiği doğrultusunda bilgiler doğru mudur? Şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, “Bu konuda şu ana kadar bana ulaşan herhangi bir bilgi yok. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi neden reddedecek ki?" şeklinde cevap verdi. "TÜRKİYE DEMOKRASİ KONUSUNDA KAN KAYBEDİYOR"















MİT ile ilgili yasa teklifini değerlendirir misiniz? Şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, “Devletin baskısının hissedilmediği toplum demokratik bir toplumdur. Demokrasilerde yurttaşlar en az polislerle yüzyüze gelirler. Ama bizim gibi ülkelerde bugün içinde bulunduğumuz koşullarda gittikçe ağırlaşan bir devlet baskısı ile karşı karşıyayız. Devletin bürokratı Sayın Başbakan'dan izin almadan mahkemeye gitmiyor. Milletvekili zaten hiç gitmiyor. Çocukları gitmiyor, şehzadeler de gitmiyor. Böyle bir toplumu demokratik olarak görmeyi kabul etmek mümkün değildir. Türkiye demokrasi konusunda kan kaybediyor. Bir istibdat devleti oluşturulmaya çalışılıyor. İstihbaratın egemen olduğu, vatandaşın baskı altına alındığı bir toplum oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bir yurttaş olarak sadece ben değil, bu ülkenin aydınları da kaygı içindedir. Bu ülkenin sivil toplum örgütleri de kaygı içindedir. Avrupa Birliği yetkilileri de aynı kaygı içerisinde. Bütün çağdaş toplumlar Türkiye'de neler oluyor diye kulak kabartmış durumdadır. Bir dikta yönetimiyle karşı karşıyayız. Böyle bir yapıyı içimize sindirmemiz mümkün değil. Devletin Savcısı Cumhuriyetin savcısı değil, Recep Tayyip Erdoğan'ın savcısı gibi hareket ediyor. Mahkemeler korkudan karar veremiyorlar. Öyle bir yapıyı kabul etmek mümkün değil. Biz, demokrasi konusunda ağır bedeller ödemiş bir toplumuz. Siyasetçileri dar ağacına gönderdik. Şimdi yeniden makarayı tersine sarıyoruz. Hangi demokrasi anlayışı böyle bir yasayı meclise getirir. Bundan sonra her turlu baskı toplumun üzerinde kurulacaktır. Mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerin ses kayıtlarını yayınladık. Şimdi o ses kayıtlarını yayınlayanlara doğrudan müdahale ediliyor. Savcı neden yayınladınız diye çağırıyor. O savcıya kimin savcısı olduğunu sormak lazım. Sen Recep Tayyip Erdoğan'ın savcısı mısın? Savcı fezlekeyi imzaladığı andan itibaren artık o fezleke kamunun malıdır. Adı yolsuzluğa bulaşan bakanlara bakın, hala toplumun içinde geziyorlar. İstediğiniz kadar baskı kurun Cumhuriyet Halk Partisi olduğu sürece bütün baskıların üstesinden geleceğiz." dedi. HİÇBİR BAŞBAKAN DOĞRUDAN TELEFON EDİP YAYIN AKIŞINA MÜDAHALE ETMEDİ















Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: Parlamento kürsüsünü kullanacağız. Mitingler yapacağız. Bu iktidarın bütün kirli çamaşırlarını topluma göstereceğiz. Bütün yurttaşların bize güvenmesini istiyorum. Baskıcı hiçbir rejime izin vermeyeceğiz. İster Recep Tayyip Erdoğan ister bütün yandaşları olsun. Bu ülkenin aydınlarına da sesleniyorum. Sizin de sorumluluğunuz var. Bakın Amerika'da 80 aydın Obama'ya uyarı yapıyor. Bazı Barolar bir gazeteye tam sayfa ilan verdi. İlanın altında imzası olmayan barolar, yargıcın bağımsızlığını istemiyor musunuz? Yargı bağımsızlığını istemiyor musunuz? Sadece CHP mi ses çıkaracak toplumun her kesiminin ses çıkarması lazım. İşçi sendikalarının ses çıkarması gerekiyor. Medya üzerinde baskı var. Doğrudan Başbakan'ın telefon edip müdahale ettiği bir süreci yaşıyoruz. Böyle bir süreci tarihimizde hiç yaşamadık. Hiçbir başbakan doğrudan telefon edip yayın akışına müdahale etmedi. Demokrasi konusunda ciddi kaygılarımız var. Bir diktatör özentisi Türkiye'yi yönetmeye kalkıyor. Bunun diktatörlüğü sadece kendisine söker. Kendi yandaşlarına söker." "CUMHURBAŞKANI HÜKÜMETLE PAZARLIK YAPMASIN"















"Sayın Cumhurbaşkanına seslenmek isterim. Eğer o koltukta oturuyorsa, Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil edecekse bütün bu baskılar konusunda sesini çıkarmak zorundadır. Cumhurbaşkanlığı makamı bütün bu olup bitenlerin karşısında suskun durma makamı değildir. Türkiye Cumhuriyeti'ni, herkesi temsil ediyor. Bu toplumda aydınların kaygısı varsa aynı kaygıları dillendirmek zorundadır. Hükümetle pazarlık yapmak gibi bir görevi yoktur. Anayasada Cumhurbaşkanı'nın görevi bellidir. Görevleri arasında, hükümetle pazarlık yapmak yoktur. Parlamentonun iradesine gölge düşmüştür. Gölgeyi düşüren kişi de Sayın Cumhurbaşkanı'dır. Yasa önünüze gelirse, ya onaylarsınız, ya da tekrar görüşülmek üzere parlamentoya yollarsınız. 'Sıkıntılar var, doğru değil' diyip arkasından imzayı basacaksınız. Siz Cumhurbaşkanısınız verdiğiniz sözün arkasında duracaksınız. Cumhurbaşkanları bireysel koltuk peşinde koşmazlar. Ülke derin bir kriz yaşıyor. Türkiye'de güçler ayrılığı ilkesi artık bitmiş. Bunu ben değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı söylüyor. Bu koşullarda, Sayın Cumhurbaşkanı'nın hükümetle pazarlık masasına oturmasını doğru bulmuyoruz. 'Ben onaylayacağım, siz ikinci bir tasarıyı getirin' diyor. İkinci tasarı mecliste kabul edilmezse ne olacak. Hepimizin bu ülkeye karşı sorumluluğu var. Çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz var. Hep beraber daha güzel bir Türkiye inşa etmek işin yolumuz devam etmeliyiz. Daha özgür, refah düzeyi yüksek, hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir toplumu yeniden inşa etmek durumundayız. Demokrasimizin önünde aksaklıklar var, ama hiç kimse ümidini yitirmesin. Ne kadar yoğun bir baskı olursa olsun her türlü baskıyı aşacağız. Türkiye'nin bunu aşma gücü vardır." FOTOĞRAFLI (GK)