KILIÇDAROĞLU: "SİHİRLİ SÖZCÜK 'ÜRETMEK'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yeni bir ekonomik programa ihtiyacı olduğunu savunurken, "Bu programın birinci cümlesi 'önce üretim' olmalıdır. Türkiye üretmek zorundadır. Türkiye için sihirli sözcük üretmektir" dedi.
CHP İş Dünyası Diyalog ve Dayanışma Birimi'nin düzenlediği 'iş dünyası ve meslek örgütlerinin sorunları ve çözüm yolları' konulu toplantı Asya Termal Otel'de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıya genel başkan yardımcıları Erdoğan Toprak, Umut Oran, Sena Kaleli, Balıkesir Milletvekilleri Ayşe Nedret Akova, Namık Havutça, Haluk Ahmet Gümüş, İzmir milletvekilleri Mehmet Ali Susam, Alaattin Yüksel, CHP'li belediye başkanları ile birlikte ildeki çok sayıda sanayici ve işadamı katıldı. Ticaret Odası Başkanı Fahri Ermişler, Sanayi Odası Başkanı İsmail Uğur ve Ziraat Odası Başkanı Sami Sözat'ın da birer konuşma yaptığı yemekte önemli mesajlar veren CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimler, dersaneler gibi konularda da soruları yanıtladı. CHP'nin yıllarca iş dünyasına mesafe koyan bir parti gibi algılandığını ve bu toplantılara bu nedenle büyük önem verdiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yeteri kadar büyümediğini ve kalkınmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "OECD ülkelerini içeren bir araştırmaya göre Türkiye 36 ülke içinde kentlerin yaşama uygunluğunda, istihdamda, eğitim sisteminde, iş güvenliğinde son sırada. Biz büyüyor muyuz? Biz gelişiyor muyuz? Evet büyüyoruz, gelişiyoruz. Ama büyüme hızımız yüzde 4.8. Bizimle yola çıkan ülkelerde ise büyüme hızı yüzde 6.5. 1970'li yıllarda Türkiye, Yunanistan, İspanya ve Portekiz ile kıyaslanırdı. 2010'lu yıllarda ülkeler bizi geçti. Biz Güney Kore'nin, Brezilya'nın, Arjantin'inin, Meksika'nın da gerisinde kaldık" dedi.
DÜNYANIN EN PAHALI HURDALIĞI BİZDE
Türkiye'nin yeni bir ekonomi programına ihtiyacı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu programın birinci cümlesi 'önce üretim' olmalıdır. Türkiye üretmek zorundadır. Türkiye Avrupa'nın en büyük otobüs üretim merkezidir. Dört büyük firma dünyanın dört bir yanına otobüs ihraç eder. Ama biz gittik Hollanda'dan otobüs aldık. Tanesine bir milyon 200 euro ödedik. Hollanda dağı olmayan düz bir ülkedir. Otobüsü de ona göre üretmiş. İstanbul 7 tepeli. Aldığımız otobüsler yokuş çıkamıyor. Şimdi dünyanın en pahalı hurdalığı bizde. 75 bin metal işçisini kapının önüne koyduk. Hollanda'dan otobüs aldık, hesabını soran oldu mu? Hayır. Ben milliyetçiyim, siz de milliyetçisiniz. Benim işadamım üretiyorsa ben önce o işadamının malını almalıyım. Türkiye için sihirli sözcük; üretmektir. 'İşleyen demir pas tutmaz' diye güzel bir atasözümüz vardır. Ürettiğiniz andan itibaren bu toplum rahatlar, işsizlik azalır, ülkeye huzur ve barış gelir. Özgürlük ve demokrasi ortamında bunları yapmalıyız. Üniversitelerin önünü açmalıyız. Bunu yaparsak bilgi toplumunu yakalarız."
BUZDOLABI İLE ÖVÜNEN BİR BAŞBAKAN GÖRDÜNÜZ MÜ
Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünler üretmediğini ve sanayide uluslararası arenada sürekli gerilediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Siz dünyanın hiç bir ülkesinde 'buzdolabı ya da çamaşır makinası üretiyoruz' diye övünen bir başbakan gördünüz mü? Buzdolabı 1877'de, çamaşır makinası 1882'de icat edilmiş. Yıllar önce bulunan buzdolabı ile çamaşır makinası ile övünülmez. Amerika televizyonu bulan ülkedir, ama artık televizyon üretmiyor. Çünkü o başka şey üretiyor. Katma değeri yüksek üründen kastım budur" diye konuştu.
MHP İLE KOALİSYON OLUR MU?
Konuşmasının sonunda oyunu CHP'ye verdiğini söyleyen bir Demokrat Partili'nin 'MHP ile koalisyon ya da ortak aday gösterme çabanız olabilir mi?' sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Her siyasal parti kendi adaylarıyla seçime giriyor, bu da gayet doğaldır. Ama tabanda yurttaşlar özellikle yerel seçimlerde hangi adayı beğeniyorsa ona oy veriyor. Yani siyasal tercihler ikinci sıraya düşebiliyor. Geçmişte de böyle olmuştur. Bir aday çok niteliklidir. Diğer partilere oy veren pek çok kişi de bu adaya oy verebilir. Bu da demokrasinin güzel tarafıdır. Sonuçta insanların siyasal tercihlerine saygı duymamız gerekir."
BİR AKLIEVVEL DE ÇIKAR LOKANTALARI KAPATIR
Dersanelerin kapatılması ile ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Dersane eğitim sisteminin bir sonucudur. Üniversiteye bir milyon öğrenci alıyorsanız, iki milyon öğrenci başvuruyorsa sınav yapıyorsunuz. Sınavın olduğu yerde dersanede olur. Durumu iyi olan aile gider çocuğuna öğretmen tutar. Ortagelirli aile ne yapacak? Dersaneyi merdiven altına indirirsiniz. 'Ben dersaneyi kapatıyorum' derseniz bir aklıevvel de çıkar 'ben de lokantaları kapatıyorum' der. O da ticaret, bu da ticaret diyebilir. Bir aklıevvel çıkar 'kadınların başı örtülü bundan sonra biz de kuaförleri kapatacağız' diyebilir. Bunlara asla prim vermemeliyiz. Ticari hayat kutsaldır. Adam oraya emek harcıyor. 100 bin kişi dersaneler sayesinde akşam evine ekmek götürüyor. Siz derseniz ki 'ben öyle bir eğitim sistemi kuracağım ki dersanelere gerek kalmayacak.' O zaman bizde destekleriz. Yasakçı anlayışla 'ben dersaneleri kapatırım' derseniz o olmaz" diye konuştu.

Hilmi DUYAR-Coşkun YAMAN/ BALIKESİR, ()